Yıl 2005
Geliş
*... Ben boşlukları dolduruyorum...
Ama düşünüyorum da hayatımda ilk kez boşlukları olmayan bir adamı göreceğim. Babamdan sonra ...
Günlerden beri ilk kez bir sabaha heyecanla uyanacağım.
Ve günlerden beri ilk kez günün geldiğine sevineceğim.
Oraya geldiğimde yanılmayacağım ve yanıltmayacağım, bunu biliyorum. Ama tersi olsa bile zamandan çaldığım günler adına mutlu olacağım yine de.
İnceliklerim yüzünden oluşan kabalıklara müdahale edemedim. Ama asla ben olmaktan vazgeçmeyeceğim. Kendimle mutluyum.
Sonucu ne olursa olsun hep içimdeki çocuğun çizdiği rotada kalacağım.
Yine delice seveceğim. Yine kusturacağım sevgiden...
Yine sonsuz kere sonsuz güveneceğim. Yine yanılacağım...
Ama yolum bu...
Ve ben değişmeyeceğim.
Bir gün bir yerlerde bir adam bunu anlayacak. O gün gelene kadar ve o günden sonra da ben olmaya devam edeceğim.
İyi ki varsın. Ve keşke o adam sen olsan...
Belki de sensin kimbilir?
Bu bir rehavet değil, kapıp koyvermek de değil; bu sadece çocuk bir kadının içindeki bir istek... Bir umut...
Ama olmasan bile şu günlerde seni hissetmek yaşama tekrar tohum atmama sebep oluyor. Kimbilir, belki de çiçek açarım yeniden...
Ama bunun kokusu farklı olacak; çünkü, bu sefer toprağın verimli kokusunu hissediyorum...
Yıl 2005
Dönüş
*...
Sıradan hiçbir şey yaşanmadı bu iki gün boyunca...
Belki sıradanlaşsaydı; bu iki insan birbirine bu kadar yakın olmayacaktı.
Kesinlikle böyle .
Biz; hiçbir toplum kuralının ve hiçbir insan mantelitesinin alamayacağı ve anlamayacağı kadar insandık; ve asla hiç kimse bunu, o dört duvar arasında yaşanan tertemizlikleri, bizim kadar bilemeyecek. Ve asla da inanamayacak...
Sanırım dünya bunu gerçekleştiren insanların temiz ruhları sayesinde dönüyor.
Her şey için ve her şey adına ve daima sana minnettarım.
Ve yine: Her şey için ve her şey adına sana yürek dolusu teşekkür ediyorum.
İyi ki varsın ve daima olacaksın.
Bundan sonraki adımlar önemli...
Şimdi gelelim bu iki günün kadına kazandırdığına: ARTIK KENDİ DEĞERİMİ ANLAMANIN ZAMANI ...
2009 Sonu
2010'a 3 gün kala.
Mesleğinde yükseleceğini ve bu kadar ünlü olacağını ben biliyordum. "Falcı" ben miydim?:)
Ne dersin?;)
Mutlu Yıllar ...
Ve sonra...
Bir Kelebeğim Olmuştu'nun
giderken bana bıraktığı turkuaz bilekliğinin koyduğum yerdeki
sahiciliğine baktım. Onu yolcu ettikten sonra, eve döndüğümde klavyenin
başına oturup yazdıklarımın lezzetini ve sahiciliğini okudum bir kez
daha...
Ve sonra, birden, ameliyat sonrası kız kardeşte kalınmış bir
haftanın dönüşünde bilgisayarımı açtığımda, oğlunun öldüğü gece acısını
sığındıracak biri olarak beni görüp online bulamadığı MSN'ime döktüğü
sızıları hatırladım. Telefonla aradığımda, verilen ilaçlarla boğulmuş,
konuşamayacak kadar uyuşmuş sesinden ''canım dostum'' deyişini duydum.
* Sergey Rahmaninov hayranı Kelebeğin mektuplarından satır araları...
Büyütmek için suladığın bakımını yaptığın filizlendirdiğin babandan sonraki en genç fidanın tam senin istediğin gibi senin koşullarında ve sana en güzel meyveleri sunabilecek yetenek ve erdemde, değer bilenlerden olsun dilerim sevgilerimle.
YanıtlaSilO da teşekkür etti sevgili sufi:))
YanıtlaSilçok etkileyici. bazen yaşananların yoğunluğu yıllar sonra bile hissedilebiliyor. ne güzel...tabii bu güzellik son paragrafın yürek burkuculuğunu gideremiyor ne yazık ki...
YanıtlaSilTanıdığıma en sevindiğim insanlardan biri, anlattıkları, ve karakaterler üzerinden bir roman, hatta bir kaç roman yazılabilir. "Hayatım roman," diye bir söz vardır ya Sevgili Şule, işte bu tanışma ben için bu cümlenin somut hale gelmesiydi. Ve tüm bunlar içinde hayatla ilişkisi muhteşem bir karakter.
SilYazının ''lezzeti ve sahiciliği'' müthişti. En alta geldiğimde burkulan yüreğim Rachmaninov eşliğinde sızlıyordu artık. En başa gidip müzik eşliğinde ağır ağır okudum cümleleri bu kez. Tüm duyularıyla an'ı yaşamak böyle bir şeydi, inanılmazdı...
YanıtlaSilEn alt özünde 20 yıllık bir süreç; doğumla başlayan, çok zorlu bir süreç... Ve başlangıç, doğum, gencecik bir kadın, doktorun söyledikleri sonrası verilen bir karar, o kararın verildiği an, zorlu bir hayat ve final: İşte anne tam da budur dedirtir. Ve bunu ondan dinlemek kitler insanı. O annelik halini, sevgiyi ve tüm bunlara rağmen mutlu olunabilmesini göstermei açısından da esas duruşa geçirir insanı. Kimbilir belki ara ara hikâyeleştirerek yazarım Sevgili Zeugma. Aslında kalemi çok güçlüdür ama bunu yazmaz diye düşünürüm. Çıkmış ama mesleği ile ilgili teknik bir kitabı da vardır, bu da ben için yazmıyacağı konsunda, duygularını da bildiğim için bir referansdır.
SilBu gecenin okuma finalini yapmak için ne kötü bir seçim. Vurdu, titretti. Sahiciliği bir yana, her iki yüreğin kaleminin kuvveti... tarifsiz.
YanıtlaSilYüreğine dokunduğun her insan için "o adamsın" sen. O yüreğe dokunurken neysen hep öyle kalan "adam ama ne adam"
Bu yorumda kaldım dün okuduğumda, belki de o nedenle yorum yanıtlarını sabah bıraktım:) Şu son tırnak içindeki cümle bir ana götürdü, o yazıyı buldum, tabi ki diğer kişi vurgusunu da. Bir gün şuraya bir link bırakıyorum yapma ihtimalim olabilir ki aslında dizginlerimi zor tuttum:) İlerleyen günlerde bakacağım artık...
SilVay! dedim.. ancak bu satırları yazan ve en altına da böyle bir beste koyan kişi anlayabilir o "Vay" içindeki anlamı...
YanıtlaSilDaha fazla bir şey yazılamaz cidden... geceye bu eserler yürüyorum.
Bir an dinlemek geldi benim de içimden. Uykuya konçerto ile yürümek, masal tadında:)
Sil