Daha önce film yorumları yazdığım yerde, yazılarımdaki dili öven ve bunu neye borçlu olduğumu soran bir mesajla karşılaştım bir akşam. Mesajın sözcüklerinden karşımda kim olduğunu sezmiştim. Ona bir cevap yazdım.
Ve bir gün bir film yorumu yerinde şunlar yazıyordu: ''Başlangıcım; sadece bir “soru”ydu onunla… Söyleyişindeki içtenliğe ve sadeliğe saf bir ilgi duyduğum ve ona ait her metni okuyuşumda yüzümde tebessüme sebebiyet veren, ufak sırlarını paylaşmaktan zevk duyan o ”“güzel insan””a… Zaman önce, cümlelerinin arasında ”Into The Wild” diye bir film ismi okuduğum, benim “sevgili” arkadaşım adına …''
Yaşamım boyunca çok hediyeler aldım. Ufaklı büyüklü ödüller... Ama gözlerdeki ve cümlelerdeki içtenliğin, samimiyetin ve yüreklerin sıcaklığında sunulmuşların değerine, adet yerini bulsun ya da bir çıkar gözeterek verilmiş hiç bir hediyenin büyüklüğü ya da ekonomik değeri ulaşamadı.
Ve bir yazının önünde size adanmışlığa vurgu yapan satırların, o an itibariyle hiç yüzünü görmediğiniz, yüzünüzü görmeyen biri tarafından yapılmasının tadı doyumsuz.
Onu yazı tahtasına yazdığım şu sözcüklerle anlatmak isterim: ''Sitenin en ele avuca sığmazıdır kendisi, onun izlemeye çalışırsanız sizi tık nefes bırakır. Güzel sorar, güzel yazar... Hayata antenleri açık sanırdım kendimi... Onu tanıyınca yetmez olduğunu fark ettim. Felsefe demişim bir mesajımda, artık kurtulamazsınız dedi benden... Karar verdim devletin koruma programından yaralanıp, kimliğimi ve görünümümü değiştireceğim. Onun peşinden koşmak zor, o meraklı bir sevecenlikle inlerinize girmeyi başarıyor, ve çok da iyi yapıyor. Benim arkadaşım; ve ondan çok şey öğreniyorum, buna çok da seviniyorum. Eğer gününüz kötü geçiyorsa bir doz Captaiin yazısı okuyun, ağzınız kulaklarınızla buluşsun; içinize bahar doğsun.. Ama dikkat edin kapatmayı unutmayın, çünkü açık kalabilir!''
Ve sevgili Weltem'in yine onun yazı tahtasına yazdığı şu sözcüklerle devam etmek isterim: ''O bizim grubumuzun, hayat korkuları, okuldan kaçışları, kaptanlık hayalleri, otobüse binip insanları izleme hastalığı olan afacan yazarımız. Bazen kaleminden boyundan büyük laflar çıkarır ve beni nasıl hissetti bunu acaba, yoksa ben duygularımı kayıp mı ettim, neden aynı endişeler yok bünyemde diye bana beni sorgulatır. Bazen de gülümsetip; afferim kız sana, sen mutlaka bir şey olucaksın dedirtip kendimi iyi hissettirir. Varsın kaptan olamasın, kurulması zor hayaller kurmak bile varlığını anlamlaştırıyor onun..)''
Geçenlerde ''HOŞÇAKAL'' yazısını henüz blogda yayınlanmamışken okuduğumda, o an hissettiklerimi paylaştığım bir arkadaşıma ifade ettiklerimle noktalamak isterim yazıyı: ''Çok hoş, okuduğum ilk andan itibaren yüzüme bir gülümseme oturdu, göz uçlarıma da keyfin damlaları... Onda kendimi görüyorum; fırlama halini, duygusal derinliğini acayip seviyorum. Anarşist duruşunu, farkında ve hesaplanmış isyanlarını seviyorum. Yazıp oynamasını, hayatla eğlenmesini; onun büyümesini izlemeyi seviyorum.Çok iyi bildiğim bir senaryonun yeniden çevrimini izlemenin keyfi bu.''
Ve onun HOŞÇAKAL yazısıyla uğurladığı bir dönemden yeni bir çağa açıldığı bu gününü kutluyor. Bildiğim hayallerini gerçekleştirme yolunda başarıyla ilerleyeceğinden hiç kuşkum olmayan arkadaşıma yolun hep açık olsun diyorum
Doğum Günün Kutlu Olsun.
buraneros
İyi ki Varsın Captaiin; Ve Hep Ol; Ol ki Enerjin Işık Olsun Hepimize...
Mutlu Yıllar
La Paragas
31 Aralık 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder