21 Aralık 2008 Pazar
HOŞÇA KAL …
masal kokan battaniyeler altında düşlere dalma çağını geçmiş ama hala saçlarımı süt mısırı ördüğüm yaştayım...
uzaktan sevmeleri sevmek sanacak kadar ve hilesini görmezlikten gelip aynı sevdaya aynı kuvvetle sarılabilecek kadar aptal ve abuk tekrirleri ahenk sanma yaşımdayım...
rakamlarımı devrediyorum.
yeni bir yaşa değil yeni bir çağa açıyorum kucağımı
ufak bir kız oturuyor dizime
parlak gözlerini görüyorum
ve kız büyüyor...
büyüyorum..
onun masumiyetinin yanında canavar duruyor her şey
her şey susuyor o bakınca..
ismini soruyorum
isimsizliğine büküyor boynunu...
isimsizliğim...
benim şu başka yüzlere bürünme ,başka isimlerle başka bedenleri giydiğimi sanma anlarım...
başka isimleri aldığımda hep bir kendimi kandırma hali ve yine isimsizliğim...
aşklarım...
hayali sevgililerle aldattığım sevgililerim...
bir bankta ya da sakin denizlerin güneşli sahillerinde yanıma yanaşma çabaları,onların...
her seferinde saf kız modlarım,
ortada hiçbir şey yokken gülmelerim ve hoşlarına gitmesi...
arkadaşlarım...
patikalarından geçtim ben onların...söylenecek de çok söz birikmedi öyle...hepsini çok sevdim.
şiirler biriktirdim haznelerime ve olur olmadık zamanlarda okudum her birine ...
gözlerinde çatlak bir şair ve çoğu kez şakadan başkası değildim...
annem…
paylaşılacak bir şey olsa söylerdim elbet ve sende her seferinde sorgulayan gözlerle bakmazdın.
Yürüyüşünden konuşmana değin hayranlık duymazdım sana…
Ve güzel kadın! Ağlayacağın mektuplar yazmazdım…
Kimseler bilmiyor
Sende bilmiyorsun…
Bir teni seviyorum bir dokuyu bir ak yüzü seviyorum bir kokuyu seviyorum ben…
Küpelerini ve daha çok kolundaki aksesuarların şıngırtısını seviyorum
Ve ev içi adımlarından tanıyorum seni
Çok kez sen olmayı seviyorum...
Babam…
Şimdi bir bilse…:)
Yeni bir yaşa değil yeni bir çağa açıyorum kucağımı.
Şimdi bir kırık hayal bırakıyorum bu yaşımda.
öfke korku ve arzu bırakıyorum
Tüm sevmelerimin kombinesini alıp dokunulmaz ve erişilmez kılıyorum onları
Saklıyorum gün görmeyen kafeslerimde…
Çoğu kez haklı saydığım kendime kızıyorum.
kendimce ilan ettiğim acımazsız katillere; ve tabiatımın temizliğine inandığım zamanları topluyorum.
ayrılıklarımı bölüyorum…
dönüyorum.
dönmek kaçınılmaz böylesi zamanlarda.
Buradan bakıp hepsine ayrı ayrı gülümsüyorum,çoğu kez “işte bu” diyip seviniyorum,keşkeleri ve belkileri siliyorum fikrimden,bir bohça hazırlıyorum kendime ve çağıma gömüyorum hepsini,izsiz…
kezzaplı günlerim,hep sorduğum ve hep cevapsız kalan sorularım,imanım,yeminlerim,sözlerim,rollerim,hep tereddütle hep sıkıntıyla hep korkuyla içtiğim pencere önü sigaralarım,nikotinli ellerim,yakalanmalarım ve aka bindeki yalanlarım,olur olmadık zamanda yüz boyamalarım ve ayna karşında geçirdiğim onlarca saat,harçlıklarımın birikintisi içmelerim…
isimsizliğim…
ve hoşçakal sevgili 17 im.
Müzik, Damien Rice'ın 0 albümünden The Blower's Daughter adlı şarkıdır.
Etiketler:
captaiin'in Jurnali
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilçok içten bir yazıydı, yüreğine sağlık... :)
YanıtlaSilGidene gülegüle var da, gelene hani HOŞ geldin?
YanıtlaSilBir 17'den böylesi duygular, yaşanmışlıklar ve birikimler...
YanıtlaSilMerhaba derken dünyaya, sanki 20'lerle seslenmiş...
Tebrikler hayatım...
Yüreğine, beynine ve masumiyetine...
Sevgiyle kal...