Tanışma
Pazar günü küçük kahve dükkânından çıktıktan sonra ilk arada bulvardan ayrılıp sokakların tadını çıkararak trenlerin ortasından geçtiği bulvara ulaşıyor, ışıklardan karşıya geçiyor, ana caddeyi kullanmayıp yine bulvara paralel ve ters yönde yürürken ilk aradan sola dönüp yeniden iyi bildiğim sokaklara dalıyorum.
Bir kafe açılmış, geçen gün ana caddeden geçerken gözüme çarpmış, orada olmasına da pek anlam verememiştim. Yanaşınca, oldukça büyük dış alanında oturan kalabalık ki genelde orta yaş üstü insanlardı, bazı çözümlemeler yapmama imkan sağladı. Muhtemel ki dedim kahvelerden birinden ayrılan garson ya da ortak burayı açmış ve seven müşterilerini buraya çekmiş.
Beni cezbetmemiş olsa da bir gün gelmeyi istiyorum.
Benzinlikten geçip caddeden devam etmeyi düşünmedim. Sokakların tadına devam diyerek yürüyordum ki köşedeki emlakçı ama daha çok da komşu dükkân beni çağırdı. Şaşırdım. "Neden 100 metre ilerideki işlek cadde üzerinde değil de burada?" Çok hoş bir dekorasyon, minik totem, şık vitrin ve camlardaki yazılara bakarsam da önemsenmesi gereken özel bir nokta! Meraklandım. Gün pazardı ve kapalıydı.
Pazartesi günü gitmeyi düşünmedim. Salı sabahı alışveriş için dışarı çıktım. Fikrimde mekân yoktu. Sonra ne tetiklediyse beni sokağa kıvrıldım ve dükkândan içeri girdim. Zarif bir hanımefendi kalktı ve şaşırdığımı, sokakla bu hoşluğun ilişkisini ilginç bulduğumu, bu bileşkenin de ilgi ve merak duymama sebep olduğunu o nedenle girdiğimi açıkladıktan sonra, bazı bilgiler aldım. İnternette de var olduklarından söz edince de işe döndüğümde bir sayfaya ulaştım ki daha sonra bunun yanlış bir site olduğunu anlayacaktım.
Perşembe günü öğle üzeri evden çıktım. İşlerimi halledip söz konusu mekâna gittim. Bu kez diğer hanımefendinin yanında bir başka hanımefendi daha vardı. İnstagram hesaplarına zor da olsa ulaştığımı ama öncesinde odur sandığım sitenin; adı aklımda tutamadığım için yanlış hedef olduğunu anladığımdan falan da söz ettim. Sonra laf lafı açınca, bende izi olan bir şeyden bahsettim ve direk sordum. Yanıt heyecan vericiydi ama ücret de düşündürücüydü. Teşekkür ettim ve çıktım. Sonra memleketin halini de düşününce ve emeği göz önüne alınca fiyat bana makul geldi.
Hava çok güzeldi; fotoğraflar çeke çeke eve doğru yürüdüm. Artık bizim olmayan ama babamın diktiği çamların altını ve en uçtaki, sokak lambasını okuma ışığı yaptığım bankımı da tarihe bir kez daha not düşmeliyim, dedim ve cilveli güneş hazırdayken üşenmeden fotoğrafladım.
Eskiden bizim bahçemiz bu ağaçların dibine kadar uzuyordu ve sonrası kumluktu; kadim eve uzak kalsa da oraya masa atmaya bayılırdım. Sonra, bence çok doğru bir iş olarak yol geçirilince sınırlarımızı geri çektik ve bu ağaçlar artık kamuya hizmet eder oldu. Bense bankımı hiç terk etmedim. Hatta bir ara burayla ilgili bir fikir ürettik ancak hayata geçirmedik; çünkü üst geçit altlarındaki örneklerinin ne hale getirildiğini görmüştük.
Bugün cumartesi. Sevdiğim günlerden biri. Öğleden sonra dananın kuyruğu kopacak ve belki de bir hasret sona erecek. Şimdilik sadece dilimi ısırıyorum ve bu sabahın tadı için kitabımla kendimi dışarı atıyorum. İnce belli bardakta çay kesin, yanında ne olur ve nereye çökerim henüz bilmiyorum.
*Babamın ağaçları ve fikir.
Devam yazısı Çay Bredblok ve Hasret Senfonisi için buradan lütfen!
Son Okuduklarım 98
2 saat önce