16 Ekim 2025 Perşembe

Mahşerin Atsızları

Bir evvel zaman önce, şehrin merkezine yakın, kısmen kenar, orta gelir gruplarından ama yükselme döneminin başlarında ailelerin yaşadığı mahallesinde, mini mini insan yavruları dünyaya gelir. Henüz gözleri çapaklı yavrulardır bunlar ve henüz okullarının, öğretmenlerinin, sınıf arkadaşlarının kim olacağını bilmeleri ihtimal dışıdır, lakin ateş gibi çocuklar olacakları da belli gibidir. Şanslıdırlar, mahallelerinin insanları şahanedir. Yazları, hemen diplerindeki toprak alanda futbol turnuvaları yapılmaktadır; komşu mahallelerinin takımlarının katılımıyla birlikte...

Turnuva sonunda kazanan takıma turnuva takımlarının ortaklaşmasıyla elde edilen bütçe ile alınan kupa verilmektedir ve o kupalardan en büyüğünü bu satırları yazan bebenin, mahalle takımının antrönörlüğünü yaptığı amcasının takımı kazanır. Şenlik mahallededir, çok eğlencelidir ve o akşam şehir merkezindeki lüks bir pastanede kutlama yapılır; ödeme mahalle büyüklerinin imecesi ile elde edilmiş bütçedendir. Formaları ve şortları mahallenin genç kızları ve ablaları, ve teyzeleri kesip biçip dikmişlerdir. Elbette renk sarı laciverttir ve takımın adı da Rasattepe'dir.

O yaz turnuvalarının birindeki final maçında, toprak zeminli ve kısmen sola yatmış iptidai sahada, maç bitiminde bir kavga çıkar. Gençlerde adrenalin zirvededir, kavgayı ateşleyen kaybeden takımdır. Roman arkadaşlar ve diğerlerinden oluşmuş karma bir takımdır ve formaları çok hoştur. Sırtlarında numara yoktur, ama daha hoş bir şey vardır, her futbolcuda bir harf olmak üzere bu karma mahallenin adı yazmaktadır ve Roman arkadaşlarla karma mahallenin takımının adı Şendere'dir; takımlar da 7 kişiden oluşmaktadır; çünkü saha standart sahalardan küçüktür.

Kavganın bir kıymeti vardır! Kavganın kıymeti olur mu, olmaz elbette, tartışılır ama bu gençlerdeki adrenalin de yüksektir ve şiddetin genç ateşlerde ufak bir kıvılcımla çoğalması da mümkündür ve Rasattepe'nin kalecisinin adı Ateş'dir.

Velhasıl, kavga soğutulamasa da herkes mahallesine döner. Rasathane mahallesi sokaktadır. Enfes bir yaz akşamı bu orta gelirli mahallelinin çoluk çocuk, amca teyze, genç yaşlı insanlarını sokağa dökmüştür, eğlence zirvedir. Tam o sırada diğer mahallenin gençleri ve büyükleri mısır tarlalarının içinde görülürler ki mısır tarlaları bölmektedir bu yokuşu. Önce bir tedirginlik çöker mahalleye, endişe kavgadır. Mahalleli toparlanır, büyükler ön alır; kupa kazanmanın keyfi tavandır ve kıskandırıcıdır. Gençler kımıldamaya başlar, büyük bir kavga ihtimali de tavandır. Gençler az önce gülüp oynarken ve kutlama içindeyken mevzi almaya başlarlar. Kalabalık yaklaşır.

Ve işte o sırada bu yazıyı yazan çocuk dahil tüm mahallenin gözlerini yaşartacak ve yıllar geçse unutulmayacak bir an yaşanır... Çünkü: Gelen grubun ellerinde iki koca tepsi baklava ve bir buket vardır, bu enfes bir özür anıdır. Biraz sonra diğer mahalle insanları da davet edilir, Roman havalarıyla ortaklaşılır ve büyüklerin gözlerindeki damlalar farkedilir ve şu satırların yazarının minik dünyasında da hayatının en güzel anlarından biri yaşanır...

Aslında O çocuk bu yazıda kendi okul arkadaşlarından bahsedecekti, fotoğrafı hazırlamış yerleştirmişti, yazmaya başlayacağı anda birden tetiklendi. Kısa yazarım derken yazı uzadıkça uzadı. O yılların insan sıcaklığı unutulacak gibi değildi. Şu an kararsız, fotoğrafını yerleştirdiği ve hayal ettiğini yazmakla yazmamak arasında kaldı. Aslında daha çok okuru düşündü. Ruhen ve insan sıcağından bakınca iki farklı konuyu bağlamakta sıkıntı yoktu, ama okurun ki de candı. Sonuçta burada kesmeye karar verdi, fotoğrafın hikayesi de muhtemelen uzun sürecekti. Bu kez de blog alimlerine uydu, çünkü onlar uzun yazılar yazmayın diyorlardı!

Not: Yazıyla doğru orantılı bir şarkı paylaşmıştım, az önce ilkokul arkadaşlarımdan birinin ki hastalığı devam ediyordu, öldüğü haberini başkanımızdan aldım, o nedenle şarkıyı kaldırdım!

16 yorum:

  1. Allah rahmet eylesin arkadaşınıza. Bence uzun olsun yazılarınız severek okuyoruz. Hülya

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler Hülya, her iki cümle için ayrı ayrı.

    YanıtlaSil
  3. Insanlık nereden nereye dedim hatıranızı okuyunca... ve böyle olacağını söyleyenler haklıymış... Arkadaşınıza rahmet, size de başsağlığı diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocukluğumuza denk gelmiş olsa da o yılları yaşamış olmak muhteşem bir şanstı diye düşünüyorum, ne yazık ki o günlerin tadı geri dönemeyecek... Çok teşekkür ederim, dilekleriniz için.

      Sil
  4. Uzun yazılar candır, okumayı sevenlere ilaç gibidir, devam uzun yazılara. Arkadaşınıza da rahmet diliyorum, huzurla uyusun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Leylak Dalı Öğretmenim, arkadaşım için dilekleriniz için de ayıca teşekkürler.

      Sil
  5. Önce uzun uzun resmi inceledim. Bu öğrencilerin sınıfında yer almasını hangi öğretmen istemez dedim kendi kendime. Buraneros dostumuz soldaki üçlünün içindedir herhalde. Acaba papyon kravatlı olan mı?
    Blog alimleri uzun yazmayın deseler de. o uzunlukta daha nelerin olduğunu bilseler farklı bir tezi savunurlardı elbette.
    Sporcular centilmen olur. Başöğretmenimizin dediği gibi zeki. çevik ve akıllı olur. Atılgandırlar. Meşin top onları savaştan alır barışa yöneltir.
    Renkleri farklı olsa da haklıdan yanadırlar, özür dilemeyi, uzlaşmayı bilirler.
    Rasattepe, Şendere maçları sadece anılarda kalmasa ne güzel olurdu.
    Hastalıklar insanları esir almasa daha ne büyük başarılara imza atılırdı kim bilir... Yaşamla ölüm iç içe.
    Işıklar içinde uyusun o iyi insan. Allahtan rahmet diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Papyon kravatlı olan değil Makbule öğretmenim, o akşam minikler genç abilere özenip onlar gibi giyinmek istedik, gömleği desenli, ceketi düz renk olan benim. Papyonlu fotoğraf daha sonra ve sürprizli:) Uzun yazmaya elbette devam, üstelik seviyoruz ve düşünüyoruz ki minicik kırıntılarda çıksa yazılarımızın içinden birilerine faydaları olur diye düşünüyoruz. O maçlar biraz da zorunlu olarak kaldırıldı, o alan park ve bahçeler oldu, üstelik de hoş oldu. Futbol oynayacak sahalar artık bol, mahalle takımlarının yerini kulüp takımları aldı, çocuklar artık daha eğitimli yetişiyorlar. Onlarda bu oyuna başka türlü neşe katıyorlar. Zaman durmuyor öğretmenim, sürekli bir değişim, biz şanslıyız, çünkü hayatın her alnındaki değişimlerin tanığıyız, heybelerimiz dolu yani. Arkadaşım için rahmet dilekleriniz için de çok teşekkürler.

      Sil
  6. Başınız sağolsun. Arkadaşınıza Allah rahmet eylesin inşallah.
    Anıları dinlemek de okumak da bizim için enfes bir şeydir. Özellikle sizin kaleminizden... Blog âlimlerini fazla dinlememek lazım bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Eşfâ, dilerim rahmeti bol olur, iyi çocuk sağlam bir arkadaştı. Blog alimlerini dinlemiyoruz elbette, ama ufak göndermeler yapmayı da seviyoruz işte:) Elbette anılar... geçen hafta toplandığımızda mini mini birlerin yetişkin hali gibiydik ve gülmekten ölmüştük. Sonra malum olay ve üzüntü. Hayat devam ediyor, kıymetli olan Türkiyenin dört bir yanındaki sınıf arkadaşlarımızın aileye destek ve teselli dileklerini iletmeleriydi.

      Sil
  7. başınız sağolsun Buraneroscuğum. fotoğrafa bakınca sağdan ikincinin sen olacağını düşünmüştüm. makbule öğretmene verdiğin yanıttan anladığım, yanılmamışım galiba, değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çokkk teşekkürler Şule, evet yanılmamışsın:)

      Sil
  8. Başınız sağolsun, mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil
  9. O yılların insan sıcaklığı, doğallığı unutulamaz. Zamanın hükmüne direnir...
    Başınız sağolsun. Kıymetli arkadaşın nurlar içinde yatsın, mekanı cennet olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, cenneti fazlasıyla hak edenlerdendir kendisi...

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

mucanberk@hotmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP