"Kaset yıllarını hatırlar mısınız?" diye sorsam, muhtemel ki belli bir yaşı geçmiş, üstelik ruhen yaşlanmayan birçok genç, üstelik bir yandan devrim şarkıları söylerken bir yandan da bugünle kıyaslanmayacak nefasetteki -her ulustan- şarkıları dinliyor, sonra da neredeyse her ortamda, coşkuyla dans ettikleri her etkinlikte, bağırdan koparcasına şarkılara eşlik ediyor, marşların yanı sıra o güzel şarkıları da yüreklerinde açtıkları odalara yerleştiriyorlardı.
Müzik listeleri hazırlamak, sonra o listelerle kaset kayıdı yapan dükkânlara koşmak, sonra verilen saatte gidip onları teslim almak; sanırım dünyanın enn keyifli işlerinden biriydi.
Bizim yıldızımız Selçuk Abi'ydi. Hemen okulumuzun, şanlı 19 Mayıs Lisesi'nin, çıkış kapısının karşısında küçük bir dükkandı. Ama daha önemlisi kayıt cihazları idi: Stereo kayıt yapabilen ve bunu marka cihazlarla yapan ve ayrıca kendisi de bir müzisyen olan, şahane iletişim kurulabilen, bilinen ve yakın çevresinin kullandığı adıyla, Timpa Selçuk.
Onun bizim akrabamız olan insanlarla aynı binada oturduğunu, biz ortaokuldayken derslerimize gelen ve şehrin en güzel sarışınlarından olan eczacı Gönül adlı hanımefendi ile nişanlı, daha sonra da evli olduğunu öğrenmek muhteşemdi.
Bazen rastlaşırdık, elbette sohbetin dibine de vurur, eski günleri de anardık... Sonra rahatsızlandığını öğrendim ve çok nadir olmaya başladı rastlaşmalarımız. Bugün birden aklıma geldi, aslında bu yazıyı tetikleyen ve yazmama sebep bambaşka bir şeydi. Youtube üzerinden müzik dinliyordum, o, bu, şu derken; Karlar düştü önüme... İşte o zaman, dedim ki kendime, Sen fazla derinleşmeyen bir Selçuk Abi yazısı yazmalısın...
Kaset torbalarım balkondaydı, yüzlerce kaset içinde ağırlık Timpa etiketli olanlardaydı. Bu logo o yıllardan bakınca bir modernlik nişanesiydi ve havalıydı. Elbette alınan boş kasetlerin Sony olması da... Ahh o listeleri hazırlamak... Başta Hey olmak üzere dergileri taramak, Sezen Cumhur Önal'ın, Şebnem Savaşçı'nın ve İzzet Öz'ün programlarından şarkı aşırmak ve onları listeye eklemek şahaneydi. Elbette benim plaklarım ve kasetlerim arkadaş partilerimizin olmazsa olmazıydı. Ve elbette gidenlerin gelmemesi, dinler getiririmlerin beyhude olması, o güzel yılların birer nişanesiydi.
Sonra özel radyolar, sonra televizyonlar, bilgisayarlar türeyince, plakların ve kasetlerin o güzel yılları, romantizmi, insan güzellikleri ile birlikte yok olmaya başladı. Telefonlar neredeyse tüm diğer dinleti aletlerinin yerini aldı ve bugünlere vardık.
Şimdi gelirsek bu yazının asıl sadedine: Selçuk Abi, tam adıyla Ali Selçuk Gürdal, şehirdeki yakın çevresinin deyişiyle Timpa Selçuk; Adamo'nun Car Je Veux adlı şarkısına Türkçe sözleri yazan, bir televizyon programında aynı sahneyi paylaştığı Akrep Nalan'ın Karlar Düşer adıyla seslendirdiği şarkının söz yazarıdır.
Ve, benim nadir güzel söylebildiğim bir başka şarkı, Her Yerde Kar Var, büyük usta Salvatore Adamo tarafından da bizim dilimizle, alttaki 17 dakikalık klipin 9 dakika 38 saniyesinde de rastlanacağı üzere Türkçe... ve elbette muhteşem yorumlanmıştır. Sonrasında ise Selçuk Abi'nin sözlerini yazdığı Karlar Düşer, bu kısa konser kaydında yer bularak hem Türkçe hem de Fransızca olarak yine büyük sanatçı Adamo tarafından taçlandırılmıştır.
Ters yüz
16 dakika önce
Bir şeye ulaşmak için emek sarf etmek, tatlı tatlı çabalamak ve sonucunu görmek. Sanırım günümüzde eksik olan bu. Bu arada benim kasetlerim Yeni Türkü'ler, Zülfü'ler, İlhan İrem'ler... Olduğu gibi duruyor, atmaya kıyamam :)
YanıtlaSilAtmaya kıyamıyorum ben de, tarihe miras bırakıyorum:)
SilYıl 1991 yaş daha 12, bir şarkı dinlemiş vurulmuşum. İlk defa kendi beğenilerim söz konusu. Öncesinde annem babam ne dinlerse onu sevmişim, onlar da iyi dinlemişler ki kulağım o yaşta hassaslaşmış.. Ama şarkının ne adını biliyorum, ne grubunu.. Sadece melodi aklımdan çıkmıyor, kazınmış!
YanıtlaSilBursa'da ünlü sönmez çarşısı vardı heykelde, türlü sahaf, kitapçılar. 12 yaşında bir çocuk için çok karanlık bir han, biraz korkuyorum tabii ama gidiyorum. Kaset dolduran abiler var, biraz utanıyorum, ben diyorum bir şarkı arıyorum. Hangisi diyor abi, ufacık tefecik bir kız çocuğuna oldukça yumuşakça, dostça. Ona güvenip başlıyorum söylemeye :)) Adam öyle çok gülmüştü ki :)) Tamam demişti anladım ben, akşama gel kasetini al. Akşama koşa koşa heyecanla gittim, kasetimi alacağım ama kaset karışık! Birsürü şarkı koymuş içine ve benim yelkenler iniyor ama diyorum hani benim şarkım. Diyor ki, sen dinle bakalım bu kaseti, bakalım var mı içinde :)
O gece defalarca dinledim şarkımı ve ogün bugündür de ne zaman dinlesem eşlik edecek kadar çok seviyorum hala... 30 seneden fazladır. Şarkı Enjoy the silence idi, Depeche Mode.
:)
Farklı yaşlarda olsak da söz ettiğin yaş yıllarındaki heyecanlarımız ve ruh hallerimiz aynı:) Kasetcilik başka bir heyecandı, elbette öncesinde plaklar. Dephece Mode da canlardandır:)
SilBayılırım karışık kasetlere! Ama ondan daha çok sevdiğim şey radyoda en sevdiğim şarkı çalınsın diye beklemek ve çalınca delicesine sevinmek :)) Kolaya kaçıp Youtube'tan dinleyince aynı sevinci yaşamıyor insan kesinlikle. Radyoda şans eseri denk gelmek bambaşkaydı!
YanıtlaSilEskiden sevgililer için yapılırdı karışık kaset. Ben de lisedeyken karışık bir CD hazırlamıştım hoşlandığım çocuk için. Ama ona vermeye cesaret edemedim. CD çalarımı okula götürüp hergün dinliyordum. Bir defasında "Ne dinliyorsun? Kulaklığın tekini versene ben de dinliyim " demişti. Şarkıyı hemen başa almıştım ve beraber dinlemiştik. Asla unutamadığım anlardan biridir :)
Radyo yılları başka, özellikle akşam kuşağındaki yayınlar, tabii ki istek programları ve Polis Radyosu ve Meteoroloji'nin radyosu... Onların kısa dalga yayınları ile dinlemek güzeldi çünkü TRT'nin nitelikli müzik konseptinden kaçanlar, arabesk dahil o iki radyodan dinlerlerdi. Karışık kasetler baş tacıdır:)
SilBende de çok kaset var. Tam bir tutkundum. Candan Erçetin ve Kenan Doğulu kasetlerine başa sara sara dinlerdim. Ve babamın-dedemin dolusuna kasetini saklıyoruz hala.
YanıtlaSilDemek ki kasetçiler biribirimize benziyoruz, onları saklıyor olmak, onları sevmek başka türlü bir güzellik:)
SilMerhabalar.
YanıtlaSil1978'li yıllarda ilçemizde ilk bant kayıt stüdyosunu ağabeyim açmıştı. Gece gündüz istek listelerine göre, iki kaset dolum cihazında kaset doldurmaya yetişemiyorduk. O zamanlar hızlı dolum sistemi de yoktu. Hala bir ayakkabı kutusu dolu kasetleri hatıra olarak saklıyorum.
O yıllarda İ.Tatlıses, İ. Altınmeşe, B.Ersoy, F.Tayfur, Ş.Ay, O.Gencebay'ın vb. 45'lik ve uzun çalar plaklardan kasetlere dolum yapıyorduk.
Güzel ve nostaljik bir paylaşım olmuş. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar,
SilSizin bant kayıt stüdyonuzu biliyorum, yazmıştınız ve oradan okumuştum. Her yer aynıydı, şehrimizde kayıt için liste bıraktığımızda çoğu zaman ikinci ya da üçüncü güne sıra geliyordu, beklemek zordu ama kasete kavuşuncaki duygu da muhteşemdi. Tabii ki telif yasası çıkana kadar her şey güzeldi. Sonra plak yapımcıları da durumu fark edince kendi sanatçılarının kasetlerini çıkarmaya başladılar ve kayıt yaptırdığımız yerler korsan sayılmaya başladı. Sonrasında da plak şirketleri elinden çıkan kasetler, kendi listelerimizi hazırlayıp kayıt yaptırdıklarımızın tadını veremedi ve güzel bir dönemin de ne yazık ki sonu geldi.
Çok teşekkür ederim ben de... Çok keyifli bir yorumlaşma oldu benim için, o dönemi yeniden yaşamak güzeldi.
Dileklerlerinize çok teşekkür ediyor, bilmukabele diyorum.
Selam ve saygılarımla.
Kaset çağına karlar düşmeden bir zamanlar taş plaklar da altın çağını yaşamış bu ülkede. Bir kitap kurdu kitap okurken, kulaklar da payını alırdı ruha işleyen güzel seslerden. Tangoları annemden, sanat müziğini, türküleri babamdan, ablamızdan, opera aryalarını abimden dinledikçe kaliteli müziği her yerde arar olduk.
YanıtlaSilKuşaktan kuşağa aktarılıyor güzel şeyler. Münir Nurettin'i, Ruhi Su'yu, Şecaattin Tanyerli'yi, Neşet Ertaş'ı tebessümle andım.
İlk arabamız Anadol'un ön gözündeki seçilmiş kasetlerimiz, kısa-uzun ne çok yolculuğumuza eşlik etmiştir. Kasetler bitince radyodan TRT Sanatçıları eşlik ederdi yolculuklarımıza.
Çok haklısınız; eskimeyen değerler yaşam savaşı verse de, bir yerlerden bir yol bulup yeniden can buluyorlar hassas ruhlarda.
Teşekkürler uğraşılarınıza, karları küreme çalışmalarınıza.
Taş plakları da hatırlıyorum, onlar da başka bir tatttı. O zamanın nesli anne babalara, amcalara, dayılara, halalara sahip olmak da çok hoştu.. ve tabii ki benim babannem. Onların müzik zevklerine göre her çeşit şarkıcı, şarkı ve plak girerdi eve. Babannem muhteşem bir kadındı ve o Manço severdi. Plakları plakçı vitrinlerine düşer düşmez babanneyi haberdar ederdim, ondan parayı kapar plakçıya koşardım Makbule Öğretmenim.
SilAma Murat Çobanoğlu babannem için başkaydı, onun içli türkülerini dinlerken çoğu zaman gözünden yaşlar akardı, o zaman bu göz yaşlarına pek anlam verememiştim. Sonra anladım, dedemin yokluğuydu göz yaşları.
Söz ettiğiniz kıymetleri radyolardan, plaklardan dinlemek bambaşka bir keyifti elbette ve müzik her yerde idi. O zamanlar belediye otobüsleri yoktu şehrimizde, şehir içi taşımacılığı taksiler ve minübüsler yapardı ve hepsinde araçlar için yapılmış plaklar olurdu. Hatta bir seyahat esnasında babamın arabasındaki pikaptan şarkılar dinleye dinleye giderken mola verdiğimiz bir yerde, arka camın önünde kalan plaklar güneşin sıcağından düzgünlüklerini kaybetmiş, yüzeyleri inişli çıkışlı bir şekil almıştı. Halam onları ütüyle düzeltmeye çalışmıştı gideceğimiz yere vardığımızda, tabii ki olmamıştı:) Vehasıl, özellikle biz çocuklar için plak yılları, o yıllara ait pek çok şey gibi muhteşemdi:)
Ben de çok teşekkür ederim, yorum demeye dilimin varmadığı bu hoş sohbet için:))
Çok keyifle okunan ve nostaljik akışa götüren nefis bir yazı olmuş Sevgili Okul Arkadaşım. :)
YanıtlaSilEşzamanlı izdüşümlü yazılarımız ayrıca gülümseme vesilesi. :)
Çok teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım:)
SilGülümsüyorum:)
Ev kaset ve CD dolu, benim aldıklarım ve oğlumun aldıkları. Şimdilerde kıymete binmiş sahaflarda iyi fiyata alıcı buluyormuş. Gençliğimde hiç karışık kaset yaptıramadım çünkü teybimiz yoktu. Teypli arkadaşlarımıza şarkı sipariş verirdik. Ama Ankara İl Radyosu'nun tiryakisiydik, özellikle istek programlarının. Sonra Şebnem Savaşçı ve Yavuz Aydar. Yıllar sonra Yavuz Aydar'ın arkadaşımın ablasıyla evli olduğunu öğrenmiştim. Annem de gün boyu Polis Radyosu dinlerdi. Kulağımda hep incecik sesiyle Yıldız Tezcan: "Şimdi ağlıyorum sahil yolunda/Bekliyorum seni Sarayburnunda".
YanıtlaSilAz çoktur değil mi? Daha mutluyduk sanki...
Yavuz Aydar'ı unutmuşum öğretmenim, yazmanız çok iyi oldu. Tarihe mal olacak yazınsal ortaklaşmalarımız ve bireysel yazılarımız açısından. Yıldız Tezcan ayrıca... Biz genelde ailenin gençlerinin izinden gittiğimiz için, pop, rock dinlerdik, yerli yabancı ayrımı yapmazdık ama saçlarımızı The Beatles stili kestirmeye bayılırdık:)
SilNe güzeldir karışık kaset doldurtmak, sonra o heyecanla beklediğin kasedi alıp eve gidip dinlemek :) özene bezene hazırladığım listeye sadık kalmadan kafasına göre şarkı ekleyip silmişti bir seferinde kaset dolduran ağabeyimiz (bizimki de lisenin yakınında bir dükkandı). Çok üzülmüş ama sonra eklenen şarkıları da ayrıca sevmiş, yeni şarkıcılar tanımıştım sayesinde :)
YanıtlaSilListeyi ben o nedenle uzun tutardım Şule, çünkü bir kaç kez sayıyı kasetçi tamamlayınca onun eklediklerinden memnun kalmamıştım ve çözümü o şekilde bulmuştum. Sonra olmuş kasedi almaya gidip de her eve döndüğümde hiçbir zaman mutsuz olmadım:)
SilŞahane anlatılan o güzel zamanların bitiminde doğmama rağmen ucundan kıyısından yetişmiş olmam büyük şans. Küçüklüğümde dedemleri her ziyaretimizde mutlaka arabasında oturur, zaman geçirirdik. Benim sebeplerimden biri, arabasında eski kasetlerini saklıyor olmasıydı. Günlük hayatımda görmediğim bu kasetleri büyük merakla takardım teybe. Sanki ilk defa dinliyormuş gibi tavır takınırdım her seferinde. He bir de kullanılmayan boş ya da bozuk kasetler vardı evde. Onlarla da hiç acımadan parçalar takar, oyun oynardık. Sony'nin bu kadar kıymetli olduğunu bilsem yine parçalar mıydım bilmiyorum tabii.
YanıtlaSilŞimdilerde ise küçük bir pikap ve birkaç plak alma hevesim var. Yaşım küçük olsa da ruhum eski zamanlara aitmiş gibi. 😌
Ve bu uygulamanın en sevdiğim yanlarından birisi; geçmişin seçkin ve güzel müziklerini, müzisyenlerini tanıma fırsatı bulmam.
Yaşadığınız dönemin nostaljisini çok iyi aktarmışsınız. Okurken büyük zevk aldım. Kaleminize sağlık. 💛
Aslında kuşak farklarımız olsa da durumu belirleyen aile büyükleri oluyor her zaman. Her birimiz için geçerli bir durum bu. Eğer öncekiler ve seçimleri nitelikli olmazsa gelen kuşaklarda iyi beslenemiyor bu anlamda. O nedenle ben kendimi hep şanslı olarak kabul etmişimdir. Bir kira evde 8 nüfus yaşıyorduk, hala, babanne, anne, baba, dede ve minik yaşlarda üç çocuk. Gençler, yani amcalar ve dayı ise İstanbul'da üniversite öğrencileri, abla özlemimizi de gideren hâlâ ise kız enstitüsünde öğrenci ve o bizimle, okulda öğrendiği enfes pastaları yapıyor ve bizim abla boşluğumuzu da harikulede dolduruyor; mesela üst tarafta bir yorumda söz ettiğim The Beatles saçlarım onun eseri, hakeza gittiğim konserler de onunla... Onların varlıkları ve müzik zevkleri ile ev halkının müzik zevkleri sentezlenince bu biz çocuklar için muhteşem bir özgürlük demek oldu. Ve müzik zevkimiz şahane bir şekilde genişledi. Bu elbette giyimden, okuduğumuz kitaplara kadar olumlu gelişmeler elde etmemize vesile oldu. Bunun yanı sıra ekonomisi ufak, kira bir evde oturan ailede büyümüş çocuklar olarak bize muhteşem bir dünya görüşü ve birliktelik duygusu kattı. Tırnaklarla kazıyarak büyümenin ve aile olmanın ne demek olduğunu öğrendik. Ve tüm bunlarda haddimizi bilerek, kayifli bir hayat yaşamamıza vesile oldu.
SilBen de senin olgun yorumunu okurken çok zevk aldım, belki de yüzden bu yanıtı keyifle yazdım:)
Ve teşekkür ederim sana:)
Çok nostaljik ve keyifli bir yazı olmuş elinize sağlık:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:)
YanıtlaSilKesinlikle güzel zamanlardı, 90'lı yıllar da... Ama 70'li yılların bu günlere aktardıkları ve bıraktıkları anılar ve izler için daha bir başkaydı diyebilirim. Plaklar çağı kapanmaya başlamış, yerlerini kasetler almıştı, sonra onların çağı da geçti CD çağı başladı ve şimdi müzik her yerde, üstelik ulaşmak için fazlaca bir uğraş da gerekmiyor. Ben de çok teşekkür ediyorum...:)
YanıtlaSilkarışık kaset doldurduğumuz o günler çok heyecanlıydı:) günümüzde her şeye çabuk ulaştığımız için o heyecanlarda yok oldu...
YanıtlaSilKesinlikle haklısın, plaklarla birlikte kasetler de yok oldu, kaldık radyolarla başbaşa:)
SilSelçuk abiye selam olsun. Karlar Düşer şarkısına öyle güzel sözler yazmış ki bugünlere gelip hâlâ dinlenebiliyorsa bu büyük bir başarıdır. Ve şarkısı daha çok uzun yıllar yaşayacaktır kanımca.
YanıtlaSilKaset çağı...Günümüzün gençlerinin bilmediği çağ... Ancak o çağda yaşayanların bildiği, tattığı, özümsediği, hatırlarken gülümsediği çağ...Yazarken burnum sızladı. :)
Kasetlerim, nostalji sandığımda saklanıyor. Yazınızı okurken aklıma ilk Boney M grubunun kasetini bangır bangır dinlerken ki halim geldi. Hey gidi günler hey! :)
Şahane ötesi bu paylaşım için gönülden tebrik ediyorum sizi. Güzel anılar biriktiren nostaljimiz hiç bitmesin. :)
Selçuk Abi adına çok teşekkürler. Burnumuz sızlasa da ne şans ki o günleri görüp yaşamış insanlarız. Bu yorumun hoş bir işlevi oldu Nazlı hanım, Boney.M... Bir sonraki müzik yazımda -sizin altını çizmiş olmanız sayesinde- onlardan ve bir albümlerinden söz edeceğim. Çok teşekkürler:) Biz kuşağı var oldukça sanırım nostalji bitmeyecek:)
Sil