12 Ekim 2024 Cumartesi

Bizim Mahallede Bir Akşam Ve...

Geçen hafta,

günlerden pazar...


Enn sevdiğim kadınla bir mekânda takılalım bu hafta sonu düşüncemiz var. Neresi olsun konusunda ân itibariyle seçim yapmış değiliz.

Tercihi ona bırakmış durumdayım.

Sonra, bir vakitte telefonum çalmış mı yoksa ben onu aramışım da ulaşamamışım mıyı hatırlamıyorken, cevapsız arama mesajını görüyorum sabit telefonda ve geri arıyorum.

Onun önerisiyle eş zamanlı olarak bir vaoww sesi çıkıyor içimden, ama sessizce. Karar çok şaşırtıcı, ve gülümsetici,

çünkü!



Bu sabah uyanıyorum. Gün erken, biraz sonra kahvaltıyı aradan çıkarmayı düşünüyorum ve iki dilim kızartılmış tam buğdayın arasına haşlanmış ve dilimlenmiş yumurtayı yerleştirip, üzerine de dilim kaşar ve dilim salam ekliyorum.

O halde çay.

Çalışma odama geçiyor, bilgisayarı biraz geri iteliyor, onun boşluğuna da tabağımı ve çay fincanımı yerleştiriyorum. Ufak ufak atıştırırken de blog yazılarına göz atıyor, yeni yazılara yorumlar yazıyorum ve tam o sırada Fransız'ın cam korkuluğu ile cam kapı arasındaki, bulunduğu yerden kurtulmaya çalışan, çoookkkkk tatlı bu minik kuşu fark ediyorum. Benzer durum çok yaşandığından ve bizim çatı her çeşit kuşa ev sahipliği yaptığından, gülümseyerek yerimden kalkıyor, Fransızın tek kanadını açıyor ve etrafı seyretmekteyken artık çırpınmaya başlayan ve korkuluktan bir çıkış yolu bulamayan ve varlığımla da ekstra telaşlanan miniği yakalıyor ve uçuruyorum.


Geçen Hafta Pazar

Enn sevdiğim kadın arıyor, günün en güzel, ruhları dürtükleyen saatleri. Yer seçimi için benim tercihimi soruyor. Bir iki yer söylüyorum ama son karar onun. Cehennemin dibi dese kabulümdür. Ve bombayı patlatıyor.

"Disco Burger'e ne dersin?"


Hımmmm...

ne derim acaba?



Mekân komşu evlerden biri, çocukluğumuzun ve komşuluğumuzun, bağ bahçeli yıllarımızın, uçsuz bucaksız yeşilin, burnumuzun dibindeki ve sanki sadece bize aitmiş gibi duran denizin dibi. Yıllar yıllar sonra, imar uygulamalarının ardından parsellere bölünen, parsel aralarından yollar geçen, kaçınılmaz bir yapılaşmaya sebep olan, toprak sahiplerine önemli rantlar sağlayan coğrafyamızın, mirasçıları tarafından, anne babanın ölümünün ardından ev halinden çıkarılıp bir mekâna kiralanan ve açıldığı günden beri adım atmadığım, atmadığımız, daha çok gençlerin takıldığı bir nokta. Ve her gün burnumun dibinde olan, elemanları ile her gün selamlaştığım, adı Disco olan köpekleri ile kankalık ilişkim olan ama tekrar edeceğim üzere içine adımımı atmadığım yer.

Ân itibariyle Meteoroloji'nin duvar dibine park ettiği arabasında midye dolması satan abiyle sohbetteyim ve ne giysem kararsızlığım yüzünden de geç kaldığım için bana doğru yürümekte olan enn sevdiğim kadın konusundaki endişem, artık yerini terk etmiş durumda ve bir yandan abiyle sohbet ederken de gözlerim onun geliş yönünde... Derken ben, yüzümde enfes bir gülümseme; mekânın bahçe kapısına doğru, gözlerimi ondan alamadan, yavaş adımlarla yürüyorum.

Elbette sarılmaca ve elbette öpüşmece ve elbette coşmaca...

Mekânın tavanı açılan iç kısımdaki, eski evin dokusu bozulmadan dekore edilmiş hali sevimli geliyor bana... Bu gece bira gecesi, veriyoruz siparişi ve kendi burgerleri Disco Burger'den istiyoruz, elbette patates de; burger tabağında olacaklara ek olarak. Ama Angaralı Yarim'in gözlerini parlatacak olaysa az sonra masamıza donatılan turşular oluyor. Bu aslında benim için de şaşırtıcı lakin Angaralı Yarim'in gözlerinin parlamasına sebep oluyor çünkü Angara'nın şanıdır biranın yanında turşu.

Keyifliyiz, sohbet güzel... Derken bir baskına uğruyoruz; enfes bir müzik, enfes bir grup, nefesliler nefes kesici, seçilen şarkılar tavan, coşku Ukrayna'ya varıp geri dönüyor sanki. Gençlerin eller havada...  ve İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar'la muhteşem final. Alkışlarla uğurluyoruz mekân gezmesinde olan bu şahane grubu.


Ve D.J. iş, gençler pist başında, vakit gece yarısına yaklaşıyor, kafalar sanki biraz daha güzelleşiyor, final birasını istiyor ve bölüşüyoruz. Yine keyifli bir akşam. Bizim durağa doğru biraz sarmaş, biraz dolaş yürüyoruz. Otobüs'ün geliş saatine kadar epeyi zaman var. Bizim ön bloğun arka blok tamamlanmadan önce kullandığımız 6. kattaki dairesini ve O'nunla geçirdiğimiz enfes günleri...

düşünüyorum.

O'nu otobüse bindirip geri, eve döneceğim. O, geldim evdeyim, diyene kadar bekleyeceğim. Sonra biraz bilgisayarda takılıp, belki televizyonu açıp, O'nun da içinde olacağı, biraz daha zamana ihtiyacı olan bir gelecek için aldığım -bazı- kararlarıma gülümseyip, uykuya koşacağım.

1 yorum:

  1. Eskiden içinde oturduğum evleri bir de çocukluğumda oturduğumuz ama artık ev olmayan alışveriş merkezi Yada başka şeylere dönüşen yerleri görünce hüzünleniyorum. Bazen halen ev olanların kapısını çalsam izin isteyip girsem diye de düşünürüm. Sefanız olsun güzel yazıydı. Hülya

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP