7 Temmuz 2024 Pazar

Kıskanılası Bir Yaz Akşamı

Bir mesaj alıyorum, bir blog arkadaşım, elbette heyecanlanıyorum. Çünkü çok sevdiğim bir çekirdek aile var ve ayrıca kelimelerden yola çıkıp karakterlerin duygusunu okumayı becerebiliyorum; blogun yazarı kalbi pırıl pırıl ve çok hoş bir genç kadın. Bir tarih var ve bu tatlı aile, henüz tanışmadığımız ama varlığından haberim olan kankam, planlanmış uzun bir tatilin öncesinde şehrime gelecekler. Enn Sevdiğim Kadın ve ben organizeyiz; benim için zaman sorun değil ama onun işi gereği geliş saatinde sarkma olabilir!

Ve planlanmış o gün geliyor.

Buluşma saatimiz 17:00, bana uyar lakin enn sevdiğim kadın için zaman biraz sorunlu, bir toplantı nedeniyle geç kalma olasılığı var. Masamız onun adına rezerve ki bunu özellikle istiyorum, masanın üzerindeki o ad bile beni heyecanlandırıyor. Özlemin geri saydığı bir adım o.

O kadar keyifliyim ki öncesinde henüz tanışmadığım çok tatlı kankam için bir küçük hediye düşünüyorum. İşi bir kenara bırakıyorum ve bu keyifli eylem için trene atlayıp yine bizim bölgedeki bir AVM'ye gidiyorum. Seçimim kafamda net ama ya yoklarsa endişem var. Ve fakat, bir kez daha iyilik melekleri benim için seferber edilmişler; kankam için fikrimde olan kitaplar rafta, sonra bu tatlı ailenin çok tatlı, çok şahane, birbirlerine çok yakışan ebeveynleri için de yine aklımda olan ve henüz 16 yaşımdayken okuduğum ve o günden beri enn kitaplarım hanesindeki yeri sarsılmayını da alıp onu da hediye paketi yaptırıyorum. Şu ana kadar her şey yolunda, bunun için hep yanı başımda olan meleklere teşekkür ediyorum.

Sonra buluşma vakti yaklaşıyor. Şimdi trendeyim. Enn Sevdiğim Kadın'la koordineyiz, aynı zamanda sevinçli ve heyecanlı, çünkü ikimizde sadece görüntülerinden ve kelimelerinden yola çıkarak insanlar konusunda bir sonuca varabiliyoruz.

Şimdi onların kaldığı Polis Evi'nin önündeyim. Zamanlamam muhteşem, bekleyenlerde kısmen heyecan yaratabilir ama benim zaman ayarlarım yerindedir. Arıyorum ve ilk ya da ikinci sesli temas. Kapıdan geçenler çooookkkkk tatlı bir genç kız (çocuk kelimesini, ne yani biz çocuk muyuz diyen yeni nesil nedeniyle ve başıma dert almak istemediğimden kullanmıyorum:)), çok şık, sempatik, mankenleri çatlacak formda hoş bir genç kadın ve şahane bir genç adam. Kısa sürede kaynaşıyoruz. Ve rezervasyonumuz olan muhteşem bir yapıya sahip mekâna doğru yürüyoruz; geçtiğimiz alanlar kıymetli; dilim döndüğünce tarihsel süreçleri anlatıyorum ve tam saatinde rezervasyon yaptığımız masamıza oturuyoruz. O sıra Enn Sevdiğim Kadın'la konuşuyorum ki o da yolda, bu süper, muhtemelen toplantıyı öne alıp kısa sürede halletmiş... ve kısa bir süre sonra da mekâna giriş yapıyor. Kısa bir tanıştırma eylemi ve masanın donatılması. O halde gelsin rakılar.

Laf lafı açıyor, sohbetin tadı kıskandırıcı, aslı öyle olmasa bile biz zaten birbirimiz yıllardır tanıyor ve seviyorduk hali muhteşem. Velhasıl fena kaynaşmış durumdayız. Bizim kalbimizde olay arkadaşlarımızdan kardeşlerimiz evresine geçmiş durumda. Enn Sevdiğim Kadın yine muhteşem ve yine varlığı ile beni gururlandırıyor. Sanki onu ilk kez dinliyormuşum tadı kulaklarımda, gözlerim enfes bir masalın içinde dolaşıyor. Velhasıl arkadaşlar fazla uzatmim, yaşanan anlar, sohbetler hiç bitmesin bu akşam ve gece tadında.

Sonra bir yağmur başlıyor, bahçedeyiz ama tenteler sayesinde sadece yağmurun sesini duyuyoruz. Ve o ses, ve yağmur, ve diğer masalardaki keyif ve ölçülü arkadaşlıklar şahane. Ve biraz sonra bir başka masadaki doğum günü kutlamasından payımıza düşenler masamızda. Elbette teşekkür ediyor ve kutluyoruz. Zaman su gibi akıyor. Masamızdaki tercihlerimizden kaynaklı iki farklı marka rakı tükeniyor, sağlam içiciler olduğumuz kesin. Gecenin sonu yaklaşıyor, yarın sabah yola çıkacak kardeşlerimiz var. Üstelik yağmur da bizim için durdu.

Usulca yola koyuluyoruz, şimdi güzergâhımız üzerindeki, olmazsa olmaza yürüyoruz ve sohbete devam, kankam mutlu, geçilen yerlere dönük anlatımlar derken Birtat'dayız.

Orada olan bitenleri Sevgili KuyruksuzKedi pek hoş anlatmış zaten, sizi bir süreliğine oraya alalım lütfen...

Ve yeniden Polis Evi'nin önündeyiz, yine bir veda vakti ki daha doyamamıştık birlikteliğimize ama Rabbimin işi de belli olmaz!

Vedalaşıyoruz, ben ve Enn Sevdiğim Kadın son trenle devam ediyoruz ve ben bizim istasyonda iniyorum, o ara bir aydınlanma yaşıyorum çünkü aldığım kitapları vermeyi unutmuş olduğumu ve sırt çantamda olduklarını fark ediyorum. Bir telaş bende gecenin bir yarısı.

Allahtan ne vakit yatarsam yatim erken uyanabilen biriyim. Bir mesaj atıyorum Sevgili KuyruksuzKedi'ye. Bir süre sonra o geri arıyor ben durumu anlatıyor, bir yol tarifi veriyorum. Onlar gelince de şehirden kısa yoldan çıkacakları yere kadar eşlik ediyor, kitapları teslim edebilmiş olmanın huzurunu yaşıyor, iyi tatiller ve iyi yolculuklar diliyorum.

Ve sonra blogundaki yorumuma cevap kısmında gördüğüm "Siz arabadan indikten sonra Arya, "İlk anda şaşırmıştım ama düşününce keşke bizimle gelseydi gerçekten Ankara'ya, gidene dek sohbet ederdik" dedi, cümlesi fazlası ile gülümsetiyor beni...

2 Temmuz 2024 Salı

Biralar Hiç Bu Kadar Mutlu Olmamıştır

Hafta Sonu, Ya Cumartesi Ya Pazar, Diyelim ki Pazar!


Saat 15:30 için anlaşıyoruz...

Enfes bir yaz...

Ve bayılınası ve enn bayıldığımız mekânlardan biri.

Konu bira ise, tek geçeriz!





Mekânın iki farklı yönündeyiz, bir anlamda buluşacağımız yer bir orta nokta...

Hazırlanmaya başlıyorum. Coşku tavanda. Sanki bir ilk buluşma. Heyecan benden heyecanlı ve paçalarımdan çekiştiriyor. Bazen düşünüyorum: O... Yani enn sevdiğim kadınla rastlaşmasaydık nasıl bir hayatım olurdu diye.

Onu yüreğinden öpüyorum.

Kızkardeşim bi keresinde demişti ki; "Ben bu kızı çokkk seviyorum."

Erkek kardeşim, üstelik de en küçüğümüz olmasına rağmen, bir olası ayrılıkta mesela, beni odunla kovalar biliyorum.

Bu kadın çooooookkkkk tatlı yaaa...

Bir masaya oturmuş durumdayım. Onun geliş yönünde nöbetçi gözlerim. Ne tesadüf ki mekân bir orta noktada ama benim hızlı yürümüş olmam kesin.

Ahhh şu heyecan işte.

Bir an öncenin telaşı...


Hava muhteşem, deniz kıvrak, mekân gündüz sakinliğinde; 3-4 masa kapatmışız mekânı sanki, lakin ben yüksek masaların hemen ardındaki alçak masadayım. Gözlerim onun geliş yönünde.

Dövmeleri muhteşem, tarzı punk'a yakın genç kız masaya oturduğumuzda ve servis için geldiğinde, benimle aynı fikri paylaşacak enn sevdiğim kadın da.

İç kısımda ve alçak masalarda oturan şortlu üç kadın oradan kalkıp hemen önümdeki ve fotoğraftaki yüksek masaların sağ tarafındakine gelip oturuyorlar, merhaba desem o masadayım ve özellikle birinin -belki de emin olmak için- beni kestiğinden, o nedenle o masaya gelindiğinden eminim. Sanki ve muhtemelen lise yıllarından ya da farklı ortamlardan bir aşinalık var. Benim kafamsa sol taraf ve O'nun geleceği yöne dönük. Siparişi daha sonra vereceğimizi beyan ediyorum tatlı garsonumuza, o yine de menüyü masada bırakıyor.

Ve O'nu gördüm.

Karşı kaldırımda, ardındaki deniz köpük köpük el çırpıyor, rüzgârsa saçlarını uçuruyor.

Kıyafet muhteşem.

İzliyorum. Karşıya geçti ve mekânın kapısında şimdi. Ben ayaktayım. Göz göze geldik ve bana doğru yürüyor. Gülümsüyorum şeytanca, çünkü az sonra O'na sarılacağım.

Sanki ilk kez. Sanki 16 yaşındaki bebe heyecanını arkasına saklayan bir yetişkin gibi.

Gelsin o halde biralar ve bir Orhan Gencebay sepeti.

Velhasıl, sanki benzeri hiç yaşanmamış ve bu ilkmiş heyecanını bir gram düşürmeden geceye varıyoruz. Kaç saat geçti bilmiyoruz. Ama benim bildiğim bir şey var ki benim kafa iyi; üstelik öyle kolay devrilen biri de değilim lakin şu aşk işte!

Hesabı ödüyor, şahane genç kızımızı boş geçmiyoruz. Bu enfes yaz akşamında, iyice canlanmış geç saatlerde ve yıldızların altında sarılıp vedalaşıyor, bir başka akşamda erkek kardeşim ve çok tatlı kız arkadaşıyla -onların henüz ilişkilerinden haberim olmadığını düşündükleri şu evrede- dörtlü bir masa planlıyor, ayrı yönlere doğru hareketleniyoruz.

Ben biraz şaşkın. Dilimde bir sorun yok da ayaklarım sanki kafayı bulmuş gibi; sürekli sallandığımı düşünerek eve varıyorum. Enn Sevdiğim Kadın'ı arıyorum; ona eve sallanarak geldiğimi söylüyor ve son anlardaki konuşmalarımda bir sorun var mıydı diye soruyorum. O olmadığını söylüyor, hatta ufaktan sallandığımı bile fark etmemiş.

Bazen, çok mutlu olduğum zamanlarda sarhoş kisvesine büründüğüm anlar geliyor gözümün önüne... Yine mutluluktan şımardın ve tek kişilik, dünyaya boşvermiş sarhoş, aynı zamanda avare bir berduş rolünü pek güzel oynadın eve kadar diyor ve ekliyorum:

Helal sana!

Biraları bir saysana...




İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP