28 Şubat 2020 Cuma

Kısa ve Basit Bir Kaç Diyalog

Önceki gün, birden, canım mantı yemek istiyor. İlk açılan ve şehir merkezi dışında olmasına rağmen çok tutulan, kadınların gün yaptığı, şark köşeli küçük bir dükkân. Yaklaşık bir, bir buçuk yıl önce, yıllardır bulunduğu noktadan kayboluyor. Ekonomiye yenik düştü, diye, üzülüyorum. Mutfağında kadınların çalıştığı ama bir abinin sahip olduğu, arada bir taaa Sanayiden kalkıp geldiğimiz bir nefes noktası. Hasan Abi.

Sonra bir gün, bir kaç ay önce semtimizin yeni bulvarlarından birinde yürürken, görüyorum onu; daha büyük ama yine de sempatik bir mekân... Seviniyorum, burada devam ediyor, diye. Yıllardır değişmeyen bir menüsü var: Keşkek, Gözleme, Mantı, Sarma ve bir kaç yemek daha...

Giriyorum içeriye ki saat öğleni geçmiş. Hasan Abi'nin mutfaktan sesi geliyor. Sevimli parkı ve bulvarı yandan gören, ana yola kısmen uzak, cam kenarı masayı gözüme kestiriyorum.

Rüzgâr, sanki ardından yağmur gelecekmiş gibi üfürüyor ağaç dallarını ve sakin bulvarı. Kağıtlar, kağıttan uçak  gibi kalkıyorlar, burgu hareketi ile biraz yükselip sonra da pattadanak konuyorlar biraz ileriye. Sevimli ve minik bulvar kahvecisinin kaldırımdaki tabelası devriliyor; az önce önünden geçerken ve elimde kahve kokusu, dış masalarından birinde kitap okuduğumu düşlerken... El atmayı geçirirken aklımdan, mekân sahibi yetişiyor.

Güler yüzle karşılayan, bıcır bıcır ve konuşkan olduğu belli sempatik, kalbi güzel genç kadına "Mantı lütfen," diyorum. "Sarımsak?" sorusunu da onaylıyorum.

Masamdayım, günün rengi gri fakat sakinliği o kadar güzel tamamlıyor ki renk, kendimi bir filmin içinde sanıyorum.

Kumaş renkleri hoş sandalyenin üzerine koyduğum dark lacivert ve sevdiğim çoban kabanımın cebinden kitabımı çıkarıyorum. Kaldığım hikâyeden devam ediyorum. Çok tatlı genç kadın mantımı getiriyor; bırakınca masaya, okuduğum kitabı soruyor...

Gülümserken, çevirip gösteriyorum kapağını. "İçindeki bir hikâye, Stelyanos Hrisopulos Gemisi için aldım," diyorum.

Gözleri biraz daha gülüyor, "Okumuştum," diyor ve "Son Kuşlar da çok güzeldir," diye ekliyor.

O güne kadar haberdar olmadığım, Sevgili Okul Arkadaşım'ın bir yazısına* yazdığım yoruma verdiği yanıt ile haberdar olduğum Fazıl Say'ın sahne eserinden söz ediyorum. Onu izlemeden önce hikâyeyi bilmek istediğimdense söz etmiyorum.

Mantım muhteşem. Küçük pide lokmalarını arada yoğurduna banıyor, yoğurdun sosla buluşmuş tadının pideye kattığı lezzetin tadını çıkarıyorum. Günün bu saati kadar yavaş, sabırlı ve sessiz bir mutlulukla. 

Ödeme için kasaya yanaşıyorum. Genç kadın geliyor. O ara fark ediyor olmalı ki...

"Ne güzel, Cebinize kitap sığıyor," diyor.

"Cebine kitap sığmayacak hiçbir şeyi almıyorum," diyorum ki bu gerçeği yansıtmayan ve o anlık bir espri.

Dedim ya, genç kadın konuşkan, tatlı... Ve de çok sıcak, çok şirin bir pervasızlığı var.

"Güzel adamsınız," diyor, kartımı pos cihazından geçirirken.



Ne yazık ki bu sabaha karşı, birilerinin kibir ve cahil siyasetleri nedeniyle-yine başkalarının savaşında- ölen Fidanlar için:  Şehitler Ölür! 

 *Sevgili Okul Arkadaşım'ın bir yazısı. 

**Son satırdaki ifade ile ilintili bir başka diyalog da şu yazıdaki son fotoğrafın altında.

8 yorum:

  1. Sevgili Buraneros,
    Bugün hepimiz boğazımızda bir yumrukla güne başladık. Çok kederliyim. Göz göre göre ölüme sürülen gencecik canlar bir yandan, büyük büyük birilerinin hesapları/hesapsızlıkları diğer yandan...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Ekmekçi Kız,

    Çok haklısınız, bu yazıyı aslında bir kaç gün önce yazmış, tarih ve saatini de bugüne ayarlamıştım. Sabah uyandığımda haberdar olunca, bir an böyle bir gün için anlamsız bulmuş, tarihini ötelemeyi düşünmüştüm. Çok ikilemde kaldım ama sonra o linki ekleyerek yayınlanmasına karar verdim. Birilerinin kibirle ve bilgisiz bir ikiyüzlülükle kirlettiği ve mutsuzlaştırdığı bu ülkeye rağmen hayat inadına devam etsin diye.

    YanıtlaSil
  3. Günün bu saatinde sakince okunup lezzet alınacak bir yazı .. Mantı için afiyet olsun ve kaleminize sağlık :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Enteresan olan şu: Bu yorumdan önce son yazınızı okumuştum, tebessümle.. okurken kurduğum cümlelerimiyse sonraya bırakmıştım:)

      Sil
    2. Nasıl olduysa geç buldum sizi ama sonunda blogunuza rastladım, belki uzun süre ara verdiğim için hatırlamıyorumdur. Artık yazılarınızı beklemedeyim 🤗

      Sil
  4. Sabah erken, aklıma düşen bir kaç an var. Tuhaf, rüya desem değil, yaşanmış olsa da anımsasam... Unutulası değil? Ne var ne yok mahallede diye geldim. Bir yerden bir şey, bir ışık, bir iz... Oysa yolda , yolculuk da bambaşka bir süprize gebeymiş. Ne iyi geliyor fonda çalan Fazıl Say'ın Sait Faik için bestelediği eser, Opus 51. Sait Faik'i okuyan Demet Evgar'a - ki kendisine ayrı bir hayranlığım söz konusu-Ekmekçi kıza, kalemine, yüreğine, çapkın gülüşüne, hınzır zekana, flörtöz tavrına bir selam edeyim, teşekkürü eksik kalmasın dedim.

    YanıtlaSil
  5. "Oysa yolda" kısmına bir müdahale etsen de "da" yı ayırsan... Rahatsız da olurum şimdi her okuduğumda. :)

    YanıtlaSil
  6. Üzgünüm ki ben müdahale edemiyorum:) Ancak silebiliyorum ki buna da gerek yok, sonuçta ne demiş bilge hemşerim: Hatasız kul olmaz.:)

    Bi de blog yazmaya başladığı yıllarda, bütün yazıları imla faciası olan ve bunu Kars Şehir Sineması 4.bölüm girişinde itiraf etmiş benden yardım! Allahım nelere kadirsin:)

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP