3 Ekim 2019 Perşembe

Bizim Oralarda Sabah Olunca...

Zamanı olmayan yorumlar da yazılır.


... Yazmak konusunda epeyce tembelleşmiş ben için o kadar değerli ki yazdıklarınız. Ve kabul ediyorum ki yorum yazmak ve yorumlara yanıt vermek konusunda oldukça, hem de epey oldukça kusurlu biriyim. Bu gecikme için özellikle özür dilerim. Sizin gibi derin ve farkında biri tarafından yazılmış bu övgülerin yüzüme çocukça ve keyifli bir gülücük kondurduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Çok teşekkür ederim. Son cümlenizle ilgili tesadüf, sanırım bir yazıya bile konu olabilir. Umarım yazabilirim. Tekrar ve çok teşekkür ederim. Sevgilerimle... diyerek cevaplamıştım, ilk yorumu.

...MERHABA SEVGİLİ BURANEROS...
HİÇ ADETİM OLMAYAN BİR ŞEYİ YAPIYORUM ŞU AN.. YANİ BENİM SAYFAMI ZİYARET ETMEYEN...ve YORUM BIRAKMAYAN BİR KİŞİNİN SAYFASINA YORUM YAPIYORUM..
ÜSTELİK AĞZI BİR KARIŞ AÇIK, UMDUĞUNUN FEVKİNDE BİR ANLATIMLA VE DONANIMLA BAYILA BAYILA OKUDUĞU BİR YAZIYA!!!

ŞU ANLIK BU KADAR YETER HOŞBULDUK YANİ!!!

ŞİMDİ BLOĞUNU BİR HALLAÇ PAMUĞU GİBİ ATMAYA GİDİYORUM.. MÜSEBBİBİ EVRENDİR!
FAZLA ZORLARSAK AKRABA ÇIKMA İHTİMALİ BİLE VARDIR!!!! :)))...

Yeni Yayın Dönemi


...Rastladınız mı bilmiyorum ama uzun bir süredir kendimle alakalı olarak altını çizdiğim bir mazeretim var, işler güçler meselesi. Onlardan usul usul kurtulmaya başladığım evrede, yeniden yazmaya ve okumaya başladım; neler kaçırdığımı da fark ediyorum elbette. Üstelik de ince bir kıskançlıkla birlikte şahane bir özenme duygusu ele geçiriyor bünyemi, usul usul. Teslim olmaya gönülden razıyım. Okumamış olduğum her bir yazınızı okurken, biraz da ödevini yapmamış ve defterinin sayfaları arasına kendini tıkıştırmaya, olmadı sırasının gözüne saklamaya çalışan bir öğrenci gibiyim. İnsan sizin sayfalarınızdayken, kendini şöyle bir toparlama ihtiyacı duyuyor ve ayağa kalkıp önünü de ilikliyor çaresiz, ama gönüllüce. Bir yandan da kendimi öğretmenin saçlarını okşayacağı, haylazlıkları ve afacanlıkları ve elbette tembelliklerini hoş göreceği -ayrıcalıklı-bir öğrenci gibi görüyorum. Biraz da kasılayım di mi ama. Yani Gülsen öğretmenim; yine çok etkilenmiş, çok şey biriktirmiş, özenmiş ve de gaza gelmiş biri olarak dönüyorum. Üstelik de okuduktan sonra kendimi kalda bulduğum, farklı farklı duygulara bulandığım, o duygudan öbürüne geçmenin artçılarının keyfini dibine kadar yaşadığım her bir yazının bendeki hissini, etkisini her bir yazının altına yazmamış, yine kaytarmış, toptancılığın ardına sığınmış bir öğrenci olduğumu da kabul ederek...

Bedenin İntikamı


...Oysa ben daha önce okuduğum ve bu kez yorum yazmak için, halen de blogrolumda görünen Rüyalar için gelmiştim. Çok da iyi hazırlanmıştım açıkçası; her biri film tadında rüyalar gören biri olarak. Yalnız benimkiler çok fantastik, macera dolu, içlerinde mutlaka uçak var ama onlar bazen Afrika'nın toprak yollarına, bazen bir kumsala, bazen de eski Zafer Sinemasından parka doğru giden caddeye iniyorlar, yalnız bazıları düşüyor da; komikler ve de nereden gelip konuyorlar gecelerime bilmiyorum açıkçası. Bazen diyorum ki herhalde çok yetenekli bir yönetmen var ve o yerleştiriyor; daha önce görmediğim bilmediğim araçları, insanları, şehirleri geceme. Seviyorum aslında hepsini, içinde hüzünler bile olsa bir tazelenmişlik hissi alıyorum her uyandığımda. Bakın yine mektuba döndürmek üzereyim yorumu. Tabii ki rüyalar için gelip de bu yazınızla karşılaşmak şaşırtıcı ve hoş bir sürpriz oldu benim için. Toptancılığın ardına atıverdim kendimi yine. Şimdi bu yazıyı da okumuş biri olarak ne yazsam bilmiyorum. Koç burcundan bir erkek ve de burcunu seven biri bu kez de kendini kelimelerin altına mı saklasa acaba? Ama çok iyi bildiğim bir şey var ki siz şahanesiniz. Yine bir fikirle dönüyorum hayatıma, teşekkürler. Çenemin düşmesinin sebebi yazılarınızdaki birikimli lezzet ve Beethoven kesinlikle. Kendinize iyi bakın, Sevgili Öğretmenim...

Susmak ya da Duymamak



..."Bir tek kelimenin ifade edilişindeki vücut diline ya da tonlamaya bakıp aynı kelimenin farklı insan karakterleriyle ya da aynı insanın farklı ruh hallerinde nasıl farklı anlamlar yüklendiğini bilen biri olarak..." demiştim, bir yazımın içinde. Çok da beğenip havalanmıştım üstelik, bunu ben mi yazdım, diye... Yazınızı kaçıncı kere okuduktan sonra aradım ve buldum cümlemi. Aklınızdan geçirdiklerinizi, çapınızca yazdıklarınızı, kendinizden çok çok daha güzel yazan birinin kaleminden görünce insan, "ben de iyiymişim be," diyor haliyle... Şu karne gününde ne sevinç oldu benim için. Unutmayın, şahanesiniz...

Kapasite


...Tahmininizce bu yazıya kaç kez gelmiş, kaç kez okumuş, kaç kez kalmış.. öylece dalıp gitmişimdir her bir keşkeye bakarken? Bir tek kelime üzerinden yazılmış en güzel senfonilerden biridir bu desem, abartmış olur muyum sizce? Kendisiyle tutarlı muhteşem bir müziği var üstelik. Derin ve sessiz. Bir de buna piyanonun tuşlarından çıkan ve her bir ifadenin altını kalın kalın çizen müziği eklersem ki o müziği çalan parmaklara yüklenmiş duyguların, yaşanmışlıkların dışavurumunun güzelliğini ve hayatı sahiplenişini de göz önüne alırsam, ben gibi bir dünyalı nasıl bir yaşam öyküsü canlandırır satırların içinde yok olmuşken; söyler misiniz? Ve nasıl güzel, serin bir kuyunun içinde saklanmışlık hissi, şu dünyanın lanetlerinden uzaklaşmışlık hali, "iyi ki varsın hayat" dedirten bir yazıdır bu ki, onlarca kitaptan daha derin bir lezzetle gündelik hayatına döndürür insanı.

Şahanesiniz. Bunu daha önce de demiştim değil mi, Sevgili Gülsen Öğretmenim. Sonra da söyleyeceğim emin olun...

Keşke


...Benim Akıl Oyunlarım, akıl karıştırıcı mı idi... kesinlikle. İç burkan bir yanı var mıydı.. evet. O yazı yazılana kadar, buraya gelindiğinde tebessümle mi dönülürdü... cümlelerin içinde bazen biraz hüzün yüklü olsa dahi... evet.

 Kalan ömrümün vurgusu üzücü müydü... evet.

"Eğer zamanınızı harcadığınıza değmiyorsa yazacaklarım, sizden ricam sessizce kapıyı kapatmanız!!" cümlesi.. "inadına, inadına" vurgusu yaptırıyor muydu takipçinin yüreğine... evet.

Peki vasiyetimdir başlığı düşünce blogrola, takipçiye ne oldu... üzüldü. Ama sonra sevindi. Hem de çok.

  Şu anki durumumu ise çok ama çok sevdiğim bir öğretmenimin cümleleri ile anlatmak istedim: Ama ben, yazdıklarını/zı her okuyuşumda farklı değişik anlamlar çıkarttığıma göre acaba okuduğumu anlamıyor muyum dersin/iz?..

Vasiyetimdir...


...Elbette yazının 6 yıl kadar önceki bölümü de vurucu,şahane.. ama beni bugün, ön yazınız daha çok vurdu. Kaç kere okudum bilmiyorum, bi yandan da imlasına dikkat kesilmişim, bir kaç şey daha kaparsam âlâydı. Kaptım da. Fakat anlatımın bıraktığı duyguyu, anı görmenin lezzetini anlatamam. Akordeon sesi güzeldir, nerede çalsa mutlak içime işler, sahneler yazar; hüzünleri daha az, neşesi daha yukarı tatlar bırakır bende. İyi bir hikaye anlatıcısı olduğunu düşünürüm. Hüzün çalarken bile sıcak bir gülümsemem olur yüzümde. Bu kez akordeon mu bir hikaye yazdı, yoksa ben bir hikayenin içinde mi müziği duydum bilmiyorum. Ama.. kesinlikle yaşadığımdan eminim. Kesinlikle! Daha önce de şahanesiniz demiş miydim?..

Mayhoş Görüntüler



*Fotoğraflar 6.kattan L23 ile...

7 yorum:

  1. Gülsen Hoca'nın öğretilerle dolu birikimli ve kendine has üslübuyla yazmış olduğu harika yazıları ve yazılara yapılmış olan yorumları yeniden okumak 'nostalji trenine binmek' gibi, ne hoş bir duygu yarattı içimde. Her birimizin yapmış olduğu yorumlar nasıl güzel. Özenene bezene yapılmış yorumların bazıları, 'novella' tadında! Değerli Gülsen Hoca'mız çok özel bir insandı ve çok iyi bir yazardı. ışıklar içinde uyusun. Ruhu şâd olsun.

    YanıtlaSil
  2. O kadar güzel tanımladın ki Sevgili Esin, geriye fazla da söz bırakmadın açıkçası. Varlığını her birimizde hala sürdüyor olması ne kadar kıymetli ve aynı oranda da özel. Ve ne kadar kendine münhasır, özlenilesi bir insandı ki hala var! Blog dünyasını mevcut dünyalarımızın dışında ama yine de onunla ilintili, kıymetli bir alan olarak değerlendirirsek yokluğunu fazlası ile hissettiren çok kıymetli bir Öğretmen de kendisi. Yeni bir yazısı ile karşılaşmayacak olmak, iletişememek ve bu keyifli iletişimden mahrum kalmak bir gerçeklik ve eksiklik gibi gözükse de -ne güzel ki-bıraktıkları hala var, uğranılası ve özel kılıyor Gülsen Hoca'mızı.

    YanıtlaSil
  3. Nerelere gittim bir bilsem... Nerelerde durdum, ne sohbetlere takıldı kulağım, bir elimde şarap bir balkonda oturdum, ona yazarken ki tek bir virgüle verdiğin önemi hatırladım mesela. "bir saksafon sesinin büyüsü ile roman yazan Evren" diye seslendiği o geç kalınmış çağrıya yıllar yıllar sonra cevap verebildim. Gülsen hoca benim için "gri saçlarında kahkahalar saklı güzel bir kadın"dı. Ne çok kişiye dokunmuş güzel bir yürek değil mi? Senin yazınla bir kez daha anladım ki güzel insanların bıraktığı hoş seda zamana meydan okuyor, yankılar çarpa çarpa buluyor diğer güzel yüreklileri... O zamanları anımsamak yüzümde kocaman bir gülümse bıraktı; iyi ki müsebbibi olmuşum dedirtti. Yüreğinden öperim.

    YanıtlaSil
  4. İletişilebilmek ve iletişebilmek meselesi, kıymetli ve emekli bişi sonuçta... Hayata emek! O emekten sunulanların nüanslarını fark edebilmek meselesi bi de. Önce bunu farkettirme yolunda eğitim verenlere şükran; emekleyerek başladığımız yolda el verenlere... Gülsen Hoca ile iletişim ve bu iletişimin çok hevesli kalitesi, özletiyor onu. Bir lezzet boşluğu oluşturduğu kesin. Ama bunları hissetmeye hazırlayan insanlara ne demeli?! Geçenlerde en sevdiğim kadınlardan biri, ilkokul öğretmenim öldü de... O da Gülsen Hoca gibi fakat hâlâ sarı saçlarında kahkahalar saklı olan bir kadındı. Büyüdüğünü fark ettiriyorlar insana; güzel büyüdüğünü:)

    Ben de:)

    https://laparagas.blogspot.com/2009/11/ogretmenler-im.html

    YanıtlaSil
  5. Merhaba,nasılsınız ? Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.Sizi de beklerim.Sağlıcakla Kalın.

    https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  6. Ben sizleri çok özledim. :))

    YanıtlaSil
  7. Şahsen, var olduğunu görüyorum ya her gün blog listemde...

    Varsın ve yerindesin yani:))

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP