18 Şubat 2016 Perşembe

Ani, Çıldır ve Cenk

Uykusuz...

03/02/2016

Muzaffer abi şeker adam. Kaz Evi'ndeyken çocuklarla mutabık kalıp aradığımızda sabah 8'e tamam dedi. Birazdan geri aradı, çocuklar vaz mı geçti endişesi yaşadı. O, "Biz 8'de kalkmayız 8.30 olsun." deyip saati öteledi. Masalara huzur geldi, sonuçta bi günleri var.

Gardan otele getirirken 100TL fiyat vermişti. Kaz Evi'nde çocuklarla mevzuyu konuşurken, lokanta çalışanlarından biri "Sayı artınca fiyatı artırırlar," diye uyardı. Aradık. Muzaffer abi 125 dedi, 120'ye geldi. Ben anlamayıp "125 mi?" diye yineleyince, "Ya aramızda mevzu değil, o kadar da indirimimiz olsun." diye işi tatlılaştırdı. Çocuklar razı; üç onlar iki biz, beşe bölünce kişi başı fiyat gayet makul, sonuçta Ani gidiş dönüş 80 km'den fazla, yol şartları ağır. Oysa otelde sorduğumda resepsiyon fiyat almıştı. 150 TL. Aslında fiyatın 80 TL civarında olduğunu biliyorum. Dedim ya piyasa durgun şöför esnafı bana uzak değil, dertlerinin farkındayım. Bi de alacağınız hizmetin kalitesi söz konusu, eldeki bir gelecek ikiden iyidir, önemli olan finalde helal olsun demek! Başka tüyolarım da var aslında, bilgilerin hepsi Cenk'ten. 

Sabah 8.20. Telefon çaldı, Muzaffer Abi "Genç bi çocuk," dedi "Sakallı, Hyundai araba ile,".

Biz hazırız, otelin kale manzaralı terasında sıkı ve keyifli ve de anormal peynir çeşitli bi kahvaltı yapmışız.

Asansör, lobiden geçiş, önce yanlış arabaya yöneliş ki o da sarı ve Hyundai; şöförü yok, bi yere gitmiş.  Oradaki kişiye sorma, sakallı olduğunu teyit etme. Herhalde tam 8.30'da başında olacak diye düşünme, biraz bekleme ve sonra otelin diğer tarafında asıl Hyundai'yi görme. Bingo. Sakallı  sürücü. Hava sert, derece -20. Hyundai 2015 model, genç bi adam şöförümüz, düzgün, temiz yüzlü, güvenilir. Arabadaki sohbet esnasında öğreneceğimiz üzere Muzaffer Abi'nin oğlu.

-Adın ne? 

-Cenk, 

-Ben de Buraneros.

-Çocukları öğretmen evinden alacağız. 

-Çıldır'a da gitsek fiyatlar ne Cenk? 

-250-260 TL civarı. 

-Baban 200 demişti. 

-Sorun yok.

-Ani, Çıldır, ikisini 300'e bağlayalım mı? 

-Olur abi. 

Çocuklar kapıda, heyecanlı. Aldık, Çıldır fiyatına okeyi verdiler, hatta uçtular. Bi günde iki kuş. Yarın uçacaklar.


Ani Harabeleri ve Çıldır aynı hatta değil. Önce Ani'ye gitmek daha akıllıca. Çünkü tekrar Kars'a dönüp Çıldır yoluna sapıyorsunuz. Gidiş dönüş minumum yüzelli kilometre. Üstelik yol şartları daha ağır. Ama Cenk'e vız geliyor bu. Sürücü güven ve huzur vermeli değil mi? Bu Cenk'te fazlası ile var. Hiç fren yapma ihtiyacı duymadık. Ayağı ile sacı delmeye çalışan yan koltuk yolcuları bilirim.  Araba kiralamayı düşünmedik değil. Lâkin bu şöförlü bir hizmet; sıkıntıya gerek yok, kira bedeli, yakıt aynı hesap, üstelik göreceksiniz ki istediğiniz yerde duruyor ve sizi bekliyor.

Ani Harabeleri ve Çıldır'ı bir arada çıkarmak planlı tur gibi; tam rakı vaktinde Çıldır'dasınız. Ani'de yaklaşık iki saat yürüdünüz, üstelik düz bir alan değil. İnip çıktınız. Süper antreman ama. Bize vız geldi, anlamadık. Size de iyi gelecek, tembelliğe lüzum yok. Ani bu; şaşırtıcı ve sarsıcı, hikayeleri sağlam. Misal o gün 16,5 km yürüyüp 33 kat karşılığı yükseklik çıkmışız. Günlük yürüme mesafemiz 10'un altına hiç düşmedi. Yürümeyeceksen Kars'a hiç gitme. Keyifli şehir vesselam.

Ani'nin adı olmuş Anı. Müze Müdürlüğünden aldığınız kitapçıklarda da öyle. Bunu ilk Cenk'ten duyduk. Garip milletiz vesselam, kompleksli. Kardeşim, işte bu, bu, bu adamlar bizden asırlar önce burada yaşamışlar, yurt onların yurdu, saygı duy değil mi ama? Nerede.

Sınır bölgesi. Karşı Ermenistan. Cep telefonlarına dikkat, yurt dışı tarifesi. Mesajlar geliyor. Misal "Ermenistan'a Hoş Geldiniz," misal Sağlık Bakanlığından başınız derde girdiğinde aramanız gereken bi numara falan gibi. Yolda Cenk uyarmıştı. Kapatın Ani sürecinde. Dönüşte memlekete de hoş geliyorsunuz zaten.

Ani'de ve surların önündeyiz. Müze görevlileri henüz gelmemişler. Güvenlik görevlisi orada. Cenk selamlaştı. Oktay köyden, güvenlik görevlisi, güleryüzlü, sordu: "Rehberlik hizmeti ister misiniz?"   Şahsen ben Ani'liyim, hem de kadim. Çocukken ve üstelik de yasak bölge iken gezmişim, doya doya. O zaman çekemediğim fotoğrafları çekeceğim. Çocuklara sordum, istiyorlar. Ücret gönlünüzden ne koparsa.


Oktay da şahane bir adam; iyi dinlemiş, özümsemiş, hissetmiş... kullandığı dil şahane. Rehber üslubunu kapmış, akademisyen dilini de, dinledikçe... Sentezlemiş, yerel efsaneleri de duyarak büyümüş ve şahane bi üslup oluşturmuş, sonuçta toprağı, konuya hakim. Çocuklar gördükleri bir şekle gamalı haç deyince, "Gamalı haç değil, o bir svastika." deyiverdi; incitmeden, siz küçüksünüz bilmezsiniz şefkati ile, tatlıydı. Ateş, su, hava, toprak. "Ve tahta." Kahkahalar. Espri ennnn şahane yol arkadaşımdan. Bu svastikanın bi özelliği daha var. Onu Oktay'dan dinleyin bence.


Çocuklar çok tatlılar, üniversite öğrencileri. Gizem ile Gülce Work and Travel'da tanışmışlar. Boston'da. O günden beri yol arkadaşı olmuşlar. Meraklılar. Fırsat buldukça geziyorlar. İki saatten fazla zamanı Ani'de geçirmemizin sebebi onlar. Oğulcan tatlı, yakışıklı, kızlardan Rizzoli'nin arkadaşı.


Ani hikayesi kuvvetli şehir, en meraksızı bile iki saate yakın tutmayı başarıyor içinde. Karşıda Ermenistan'ı görmek ilginç geliyor gençlere. İpek yolunun en önemli geçiş yollarından biri. Arpaçay'ın en derin yerinin beri yakası bizim, öte yakası onların. Aras'ın kolu. Sadece ayakları kalan köprünün bir ayağı bizde bir ayağı onlarda.


Ben çocukken de orası Ermenistan'dı. Başkenti de Erivan. Posof'tan ışıklarını seyretmiştik bi gece. Pırıl pırıldı. Demişlerdi ki propaganda amaçlı. CCCP (SSCB)dönemi. Kars sokaklarındaki ilk duygum, Doktor Jivago filmindeki görsellere eş olmuştu.. Kapalı Rusya'ya ilgim olduğunu, merak ettiğimi, o hali görmek ve bir gezgin olarak tam da oralı gibi yaşamak istediğimi herkes bilir. Duyduğum efsaneler yüzünden bi masal ülke idi benim için. Gerçekte olmayan, diğer ülkelere benzemeyen en fantastiğinden bi masal ülkesi. Heyecan duymuştum, hava yine sertti, mevsim yazdı.  Önce bir askeri birliğe uğramıştık, en amcam Kars Ziraat Bankası'nın müdürü idi.  İzin almak gerekti! Ne esrarengiz.


Termeli bir üsteğmen rehberlik etmişti bize, hem de uyarmıştı. El kol sallamayın, işaret etmeyin, ateş yakmayın, bağırmayın, sigara içmeyin, fotoğraf çekmeyin falan diye. Karşıda nöbetçi kulübeleri vardı. Hâlâ var. Yüz metrede bir. Soğuk savaş yılları. Onlar kızıl kominist sonuçta. Öcü. İkinci dünya savaşı askerleri gibiydiler. Uzun paltolar, miğferler, ateşe hazır, omuza asılmış eller tetikte ve bel hizasında tüfekler. Kızıllar! Bi de sınır hikayeleri. Kahramanlık öyküleri.


Heyecanlıydı, anlatması da havalı. Çocuklara da anlattım. Size anlatmasam olmaz. Bi kaç yıl sonra. Lisedeyim, ders tarih. Hocamız Pembe Hanım. Tam anlamıyla öğretmen. Tarih dersine yakışıyor. Alımlı. Ciddi. Tarih dersi ile ebedi sorunu olan bi öğrenciyim. Tarihle değil ama.  Allahtan sosyal derslerinin ortalaması alınıyor. Her biri 2,5 puan değerinde dört soru muydu yoksa biri dört diğer ikisi 3 puan değerinde üç soru mu pek hatırlayamıyorum. Sorulardan biri Ani ile ilgili. Sınavdayız.


Ben gördüklerimden ve dinlediklerimden tam bir sayfa yazdım. Diğer iki soru kem küm. Misal bir çok kaynak ve rehberimiz Oktay, Ani nüfusunun yaşadığı büyük depremden önce 150 bin olduğunu söylüyor. O gün bizim üsteğmen üçyüzbin demişti. İki büyük deprem geçirdiğinden söz etmişti. Kars'la ilgili çok da iyi bir kitaptan söz edeceğim. Bir sonraki yazıda ama. Böldüm ya bu yazıyı, bayağı uzadı çünkü. O diğer kısımda kaldı. Bütünlük bozulmasın. O nedenle yani. Bir hinlik yok işin içinde. Güvenin.

Neyse, gelelim notların okunma gününe. Buraneros dokuz. Rakamla da 9. İnanılmaz!

Üniversiteli çocuklara dedim ki tam da Ani'deyken, çok gezen biliyormuş demek ki, kanıtı bu. Espri tabii ki. Yılların münazara konusu işte!. Uzatmaya meyyalim. Aslında uzattım da. Affola. Ha unutmadan, dışarıda köyün gül yüzlü çocukları saracak etrafınızı, ev yapımı hediyelik eşyalarla. Sevindirin. Fiyatlar 5-10 TL.

Tuncay, Yavuz ve Bulut, Çıldır, Sarı Sazan, günün ruhları dürtükleyen saatinde göle karşı bi tek rakı, telefon numaraları ve daha fazlası için buradan lütfen

Doğu Ekspresi ve Kars. Nedir, nasıl bilet alınır, tren ve yolculuk nasıldır içinse buradan lütfen.

Fotoğraflar Nikon L23 ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP