Son 20 günüm, Erasmusumun şimdiye kadar ki en yoğun dönemiydi. Yalnızca bir Auschwitz yazısıyla geçiştirmek olmazdı. Nitekim olmayacaktı da; ancak internete girecek bile vakit bulmakta zorlandım. Bugün cumartesi, Polonya'da Paskalya, ülkemde 23 Nisan kutlanıyor. Babam yazı girmem için sürekli dürtükleyip duruyor. Gelecekte buralara gelip bayrağı daha ileriye taşıyacak ülkem gençliği için elimden geldiğince tecrübelerimi paylaşmalıyım.
Olsztyn'e gitme konusunda bizi gazlayan şey, okulumuzun Erasmus Koordinatörü Iwona'nın attığı bir maildi: Olsztyn'de Polonya çapında erasmus öğrencilerinin de katılabileceği bir konferans var. Ayrıntılı bilgi Olsztyn ESN sayfasında..
Olsztyn ESN'den gerekli bilgileri edinip, konferansın organizatörleriyle Facebook'tan irtibata geçtikten sonra, toplam 3 gün için kalacağımız otelin ücreti dahil 130'ar zlotiyi cebimize koyup, 20'şer zlotiye de tren biletlerimizi alıp Olsztyn'in yolunu tuttuk.
Varış saatimizi önceden bildirdiğimiz için bizi tren garında ESN'den Ania karşıladı. Ania'nın üstün fiziği ve cazibesi karşısında kısa süreli bir şok geçirdikten sonra, ikinci şoku yiyip BMW'sine bindik. Böyle durumlarda soğukkanlı kalmayı bilen bir yapım olduğu için, risk alıp öne ben oturdum ve Ania'yla muhabbete başladık. Olsztyn tanıtımı ağırlıklı kısa bir şehir turundan sonra, kampüsün içinden geçip kalacağımız otele geldik. Odamız Varşova'da kaldığımız yerin standartlarına nazaran çok daha iyi olmasına rağmen Ania tam 3 kez: "Umarım memnun kalmışsındır, isterseniz odanızı değiştirebiliriz" dedi. Yok artık! Güzellik, endam bir de bu kadar ilgi!.. Aynı Ania, konferansın moderatörü olmasına rağmen, son gün resepsiyonda İngilizce bilen biri olmamasından dolayı yaşadığım sıkıntı üzerine, konferansı bırakıp koştur koştur yardıma gelip 10 dk dil döktükten sonra 50 zlotimin cebimde kalmasını sağlayacaktı.
Polonyalı kızların fizikselden öte, daha da önemli olan genel mental özelliklerini bir başka yazıya saklayıp, konferansın içeriğine geçelim: Lizbon Antlaşması'nın Polonya'ya etkileri kurumsal, ekonomik, adli ve yasama başlıkları altında dört ana oturumda anlatıldı ve tartışıldı. Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren hemen hiçbir konu olmamasına rağmen konferansın İngilizce olması en azından bir ton yeni kelime öğrenmemizi sağladı. Konuşmacıların hemen hepsi alanında Polonya'nın ileri gelen akademisyenleri ve bürokratlarındandı ve işin garip tarafı lunch'ta biz bu adamlarla aynı masada yemek yedik, muhabbet ettik!
En az 150 kişinin katıldığı ve 10 farklı konuşmacının ağırlandığı konferansı yalnızca Ania, Kasia, Piotr ve Monica; yani toplam 4 kişi idare etti! Hiçbir problem çıkmadığı gibi sıklıkla verilen kahve araları, öğle yemekleri ve akşam eğlenceleri konferansı son derece keyifli bir hale de soktu. Son gün konferans biterken artık ağlayacaktım: Konferansta yeri geldiğinde moderatörlük, yeri geldiğinde konuşmacılık, yeri geldiğinde tercümanlık yapan bu kızlar, üşenmeden hep beraber bulaşıkları yıkamaya başladılar! Kusura bakmayın ama bunu yapacak Türk kızı çok azdır..
Kısacası tavsiyem, fırsatınız olursa bu tarz geniş çaplı, az biraz alanınızla ilgili İngilizce bir konferans bulursanız katılın.
İnanın bana, son derece güzel hazırlanmış ve Avrupa Birliği onaylı olmasına rağmen alacağınız sertifika, yaşayacağınız diğer tecrübelerin yanında hiçbir şey!
Çok güzel yazmışsın :) Kızların becerikliliği de güzel.
YanıtlaSilteşekkürler :) Kızlar kendileri için ayrı bir yazı yazılmasını hak ediyor açıkçası :)
YanıtlaSilyazılar cok güzel ve bilgilendirici..olsztyn benim ikinci memleketim oldu zaten..orada yaşadıklarımı asla unutamam..erasmus ve olsztyn ı anlatmaya kelimeler yetmez..çok çok güzel günlerdi..türkiyeye döneli 1 hafta olmasına rağmen şimdiden özledim :D
YanıtlaSil