11 Temmuz 2010 Pazar

Deneme

“Bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez: Değişiklik hep kötülüğe ve zorbalığa yol açar. Bir tek parça bozulunca düzeltilebilir: Her şeyin özündeki bozulma ve çürüme eğiliminin bizi ilkelerimizden uzaklaştırmasına da karşı koyabiliriz; ama koca toplumu yeniden kalıba dökmeye, bu kadar büyük bir yapının temellerini değiştirmeye kalkmak, düzeltecek yerde silip süpürmek, ufak tefek kusurları toptan bir kargaşalıkla düzeltmek, hastalıkları ölümle iyi etmek “ devleti değiştirmekten çok yıkmak isteyen” kimselerin işidir. Dünyanın birden düzeleceği yoktur. Ama insan kendisini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki, her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister. Binlerce örnek de gösteriyor ki dünya böyle çabuk şifa aramaktan hep zarar görür: Halinde genel bir iyileşme olmadıkça, bir an dertten kurtulması iyileşme demek değildir.”

3. kitabının 9. Bölümünde Devrimden böyle bahseder Montaigne.

Montaige'nin yüzyıllardır hücuma uğramış biricik kitabından kısacık bir yazıya gecemi vermek Montaigne'e ve cümlelerine bağışlanabilecek hatırlık bir zamandır. Montaigne'i eleştirmede cüssemin yetersizliğinin farkındayım öncelikle…


Bir devleti değiştirmenin onun öldürmekten farksız olduğunu savunan bu adam için aklımın uçlarına dayanan ilk şey “Cumhuriyet” olmuştu. 17. Yüzyılda şehrinden kaçıp evinin kuytularında kendini denemelerini yazmaya adayan adam için aklımda muhalefet yaratan ilk cümle buydu. Motaigne'nin her türlü kitabı edinip okuduğunu, bilgiye aç ve doyumsuz yaklaştığını öğrendiğimde, yazılarının pek çoğunun neden bir senfoni eşliğinde ruha hitap ettiğini anlamak hiç de zor olmadı. Devrim denemesini eleştirmeye kalkan aklım, onun, 20 yüzyıl havadislerinden bihaber olduğunun da farkındaydı.


Devrim… eylemin iskeletini, hızlı ve radikal, nitelikli ve kitlesel değişimlerin var ettiğini bilerek, Cumhuriyet Devrimine bir bakış atmamak da imkansızdır. Bizler bir sabah uyandığımızda yeni bir rejimle, bir başka sabah yeni bir dille, diğer bir sabah yeni anayasayla uyanmadık mı? Ve bütün bu cesur yeniliklerin akıl almaz ölçüde hızlı meyve verdiğini de gördük. Öyleyse Montaigne devrim eylemine neden bu kadar sert ve kesin yargılarla yaklaşmıştı?


Öylece sordum işte kendime. Ardından Paris´de uyumuşum.

1 yorum:

  1. ve yine der ki Monteigne;

    Bizi yöneten, dünyayı ellerinde tutan kimselerin bizim kadar akıllı olması, bizim yapabileceğimiz kadarını yapması yetmez. Bizden çok üstün değillerse bizden çok aşağı sayılırlar! "burda gülümsedim :)"
    Çok şeyler vadettikleri için çok şeyler yapmak zorundadırlar.
    (Kitap-3, bölüm:7)
    Monteigne 16. yüzyılın karanlığı içinde dahi sıradışı bir bakış açısı ile bugün bile bizleri düşünmeye sevk ediyor...İlginç gelir bana ve bazı sözlerinin üzerinde durur durur düşünürüm!...
    ....
    Ve;
    Fransaya ne kadar kızsamda Paris'e kötü gözle bakamam....
    diyerek düşündürmeye devam ediyor...

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP