Türkiye Yüzyılı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye Yüzyılı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2023 Salı

Türkiye Yüzyılı'nın İlk İki Günü

28 Mayıs Pazar

Pandeminin yarattığı televizyon ekranında film, dizi izleyememe sendromundan sıyrıldıktan beri, beni tutabilene aşk olsun. Üst üste filmler haftasından sonra şimdi de bir diziye musallat durumdayım. Kendisi abonesi olduğum portalın arşivler kısmında ve tüm bölümleri ile hazır. Canımın istediği gün ve saatte izlenebilirlik avantajıyla da çok uygun ve şahane.

Oyumuzu her zamanki okulda erkenden kullandık. Seçim sonuçları ile çok ilgili değilim, elbette kazananın kim olmasını istediğim net.

Ancak seçimle ilgili kurumların ve kişilerin ahlakından kuşku duyduğum için de her sonucu kabullenmiş durumdayım.

Ve akşamın ruhları dürtükleyen saatinde ekranın karşısındayım, seçimin kaybedildiği ise anlaşılmış durumda. İlk anda bir keyifsizlik tünemiş olsa da 20 yıldır Norveç'de miydin ki oğlum, diyerek, kendimi kendim teselli ediyorum;

ve muhtemelen bir kaç saat içinde de tüm semptomlarını atmış, normalime dönmüş olacağım,

ki aynen öyle oluyor.


*

Buzluğun hemen altındaki rafta 20 saat önce +8'de uykuya yatırdığım beyaz şarabı almak için dolaba geçmeden, aslında midye dolması planlamışken midyecinin bu akşam yerinde olmaması sebebiyle peynir ve şarküteri ürünlerinden oluşan bir tabak hazırlamak zorunda kalıyorum. Elbette durumdan şikayetçi değilim ve nugget'lar 250 derecede 8 dakika kalmak üzere fırındalar. Bir kaç dilim ekmek de, kızarıyorlar.

Kanepenin kafa tarafına bir yastık koyup uzatıyorum bacaklarımı, ekranı da kendime döndürmüş durumdayım.

Dizi ilginç bir polisiye; sevdim ekibi ki kadın kahramanımızın ekstra bir yeteneği var; olay yeri ile ilgili detayları sonradan zihninde canlandırabiliyor. Güzel kadın, Rabbim sahibine bağışlasın denilen cinsten. Bölümler 40 dakika civarı olmasıyla da iyi. Hoşuma gitmiş durumda, bölümleri peşpeşe ve keyifle izliyorum. Leyla ile doldurulmuş kadeh el altımda ve görüntüsü muhteşem; yiyeceklerle uyumu keyif veriyor.

Şule'ye sevgiler...

Kendime de alkış; ulaştığım ideal soğutma nedeniyle.


Unforgettable muhteşem; şahane bir ekip, kıvamında aksiyon, oyunculuklar güzel mevzular derin, heyecan dozunda, flörtöz haller pek hoş.

İki kişilik izlemeler için de pek ideal.

Ama kanepeden!



Gece yarısını geçiyorum.

Keyiften ölüyorum.

Arada seçim sonuçlarına baksam da fazla takılmak istemiyor, sıkıntılı ruh halini kendimi diziye atarak bertaraf ediyorum. Ancak uyku bir türlü gelmiyor, diziyi bıraktığım her anda da havada uçuşan kahırlar üzerimde baskı yaratıyor, zihni boşaltığım anda ise boşluk yeniden kahırla doluyor, uyuyamayacağımı bildiğim için de yeniden diziye tutunuyor ve şarapla ortaklaşarak da olan biteni duyumsamaz oluyorum.

Derken saat yoruluyor, göz kapaklarım hadi diyor, yatağım elinden geleni yapıyor ve sabaha kalktığımda hayat seçim öncesi kaldığı yerden devam ediyor;

ve bir kahvaltı tabağı hazırlayıp,

bir de filtre kahve ekleyerek yeni güne ve yüzyıla hiçbir şey olmamışçasına başlıyorum.

Diziye de kaldığım yerden devam ediyorum.


29 Mayıs Pazartesi

"Yıllardır dikkatimi çeken ve bana çok yakın, sevimli ve henüz adım atmadığım ama her an atacağım butik ve minik pastanenin önünden de biraz önce geçtik." diye yazmıştım Enn Sevdiğim Kadın'la yaşadığımız enfes yemek akşamından söz eden bir önceki yazımda. Üşenmiyorum ve öğlene doğru evden çıkıyorum; işi asabilirim çünkü seçim ardı sakinliğine takılıp birkaç gün içinde ekonominin gittiği yönü gözlemekte yarar var. Önce Tarım Kredi Kooperatifi'nin marketine yönleniyorum; enn sevdiğim kadın dondurmasını övdü; Atatürk Orman Çiftliği'ninki gibi dedi. Sallana sallana yürüyorum; hava enfes, pırıl pırıl bir güneş eşliğinde varıyorum markete ki dondurmanın malesef önerilen sadesinden yok...

Kakaoluya razı geliyor, bir de sıvı sabun alıyorum.

Ve bağ bahçelik ara sokaklara vurarak kendimi, sahile, bizim coğrafyaya doğru yürüyorum.


Rotamı bahsi geçen minik pastanenin önünden geçecek şekilde oluşturuyorum. Sonra bulvarı karşıya geçiyor, ana yoldan yan yola zıplıyor, pastanenin önünde hız kesiyor, çaktırmadan bir göz atıyor ve devamında sahile kıvrılarak kıyıdan eve doğru yürüyorum. Çünkü fotoğraftaki pastayı birkaç saat sonra, günün ruhları dürtükleyen saatinde, hayal ötesi pastanede yemek üzere, elimde kitabımla bahçedeki masalardan birinde oturacak, sonra da sadece o âna yönelik ve pastaneye özel bir yazı hayali kuracağım.

Ve bu aşamayı da hayata geçirip, çok keyifle eve dönüyor, olan biteni de dün akşamı sandık başında geçiren Enn Sevdiğim Kadın'a anlatıyorum.


Ve yeniden kanepedeyim, enfes pastadan sonra çok bölüm izleme potansiyelimi de gözeterek, bir kadeh şaraba eşlik etmek üzere armut ve elma dilimleri olan bir tabağı sehpanın üzerine yerleştirmenin ardından, pastaneyi - ona özel bir yazı için- sonraya bırakarak kendimi de kanepeye boylu boyumca uzatıyorum.

Devam yazısı, Bulutlu Gökyüzünde Yaşamak

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP