Dün akşam sahilden kıvrılarak vardığım en güzel minicik parkta bana minik ve üç tekerlekli seyyar, camları buğulanmış arabasındaki sıcacık nohutlu pilavımı uzatmadan önce üzerine tavuk isteyip istemediğimi soran, arada sokak kedilerini besleyen, onayım üzerine didilmiş etleri nohutlu pilavımın üzerine yerleştiren ve damağımı zevkten öldüren, sohbet esnasında ülke ekonomisi üzerine cümleler kurarken karşılıklı; sessizce, çoğu öğrenciden para almadığını söyleyen ve bu arada turşu isteyip istemediğimi soran; çok az olsun onayıma "Ama çok güzel oluyor," diye yanıt veren ve hakkaten beni zevkten öldüren abiye teşekkür edip Afiyet'e vardığımda; henüz taze, ve önceki gün uğradığımda olmayan ve seçtiğim şu rengârenk, çok çok özel, beyaz ve koyu çikolata tabanlı, meyvemsi ve enfes -spesiyal- kurabiyeleri; Kadire Bozkurt'un muhteşem öykülerinin içinde bir fincan çay eşliğinde kaybolurken ve gökte enfes bir hilâl varken hangi sırayla ve hangi renkten başlayarak yemişimdir?