BİR Günlükleri- BAHAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BİR Günlükleri- BAHAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mayıs 2025 Cumartesi

BİR Günlüğü 24- BAHAR

Sabah uyanıyorum. Gün erken. Çalışma masamdan güne bakıyorum.

Gülümsüyorum,

çünkü eski yazılarımdan bir kaçını okudum. 2008 ve 2009'dan... İçimden bir ses sürekli dürtüklüyordu, bunlardan birini seçip yayınlasana diye... İstekli olduğumu fark ettim, kendimle bir savaş haline geçtiğimi de gördüm,

gülümsedim.

Bir yanım bu konseptte olmalılar, yakışırlar diyor, fena halde gaz veriyordu. Ayakları yere basan diğer yanımsa boş vermem gerektiğinin altını çiziyordu. Ve aslında iki yanım da yanlış anlaşılmak istemiyordu. Evet o yazılardan en az biri BİR Günlükleri'nde olmalıydı. Dün akşamüstü hava soğuk ve güneşsizken, işi kapatıp dışarı atmıştım kendimi; önce köşedeki midyeci ile sohbet etmiş, sonra ağaçların fotoğrafını çekmek gelmişti içimden.

Verilen bir karar doğrultusunda ışığı da açılmıştı fikrin, ben fotoğraf için ağaçlara yürürken...

Seçeceğim yazı yıllar önce yayınladıklarımdandı,

uzunlardı ve romanımsı etiketi taşıyorlardı. Karakterleri ise muhteşemdi. Sanki ben daha önce bir başka yüzyılda bir başka hayat yaşamışım gibi hissettim yine, bunları ben mi yaşayıp yazdım diye düşünmedim bu kez ama başka bir zaman dilimine ait olduklarını düşünüyor ve ben mi yaşadım bunları girdabından da çıkamıyordum.

Tam bu iki farklı ben arasında karmaşalar yaşarken, telefonum çalmış ama ben salonda bıraktığım için duymamıştım. Mutfağa geçerken gördüm ve aradım.

Enn Sevdiğim Kadın,

epey lafladık, o şehir dışında... Bülent Ortaçgil ise şehrimizde, gitmemi önermişti. Kararsızdım. Ortaçgil geçmişimde vardı ama bugünümde ne kadar var bilmiyordum. Önce gitmeyi düşündüm, sonra bunun kendime bir dayatma olacağı kararını verdim. O burada olsa kesin giderdim. Bu düşünceler içinde uzun bir yürüyüş yaptım. Gülümsedim. Ve hep önlerinden geçtiğim ağaçların fotoğraflarını çektim. O sırada iki lafın belini de kırdık kankalarımla...


Uzun yürüyüşün dönüşündeyim. Fikrimin seçenekleri bol, içinden ayıklama yapmakla meşgul. Kozmoz'da oturup kraft bira içme fikri baskın. Bira alsam ve evde içsem fikri sürekli kafasını uzatıyor. Hatta şimdi kalabalıktır orası deyip beni yoldan çıkarmaya çalışıyor. Görüyorum ki Kozmoz dolu ve gençler gümbür gümbür, benim aradığımsa sessizlik; usul bira yudumları, denizle laf alışverişi ve tüm bu süreçleri yaşarken de kafamdan geçip gülümseme yaratan bazı fikirleri hayata geçirme planları.

Ve an itibariyle dediğim ve istediğimse sessizlik...

ama koyu bir sessizlik değil!


Bira olayı yatıyor. Dönüş yolundayım, sahilden iç kesimlere yöneliyorum. Bir yerde bir şeyler atıştırma fikrindeyim. Işıklardan karşıya geçiyorum. Eve dönme fikri sürekli dürtüyor beni, bira'yı ise bugüne erteliyorum.

Son eylem olarak midyeci ile ayküstü sohbet, bugün işlerin durgunluğundan şikayetçi... ve eve varış.

Ve sonrasında ilk paragraftaki olayın gerçekleşmesi.

Ama bunlardan bir kaç dakika önce bir genç durduruyor beni. Telefonunu uzatıyor. Bir berberi arayacak ve ben konuşacağım, traş fiyatlarını sormamsa talebi. Gülüyorum, neden aramadığını soruyorum. Aldığım yanıttan anlıyorum ki sürekli berberi ve konuşmayı kendi yapmak istemiyor. Komik bir an. Diyorum ki yıkatmazsan 300 TL, ile 350 TL arası... Onun başka soruları da var ve benim aramam konusunda ısrarcı, muhtemel ki sürekli gittiği berber, çekinme ara diyorum, ve arıyor.

Şimdi istikametim eve doğru, midyeci ile biraz daha sohbet. Bira keyfini bugüne erteliyorum. Hava an itibarı ile İskandinav grisi, denizde sakinlik, yürüyüş yapan insanlar yok, erken uyanan bendeyse pazar keyfi hüküm sürmekte, hayatın uyanışına bir kaç saat daha var. An itibari ile kesin olan, bugün bira alemi yapılacak, belki tek şişe ile... Soru ise şu: Bu bir mekânda mı olacak yoksa bilgisayar açıkken onunla hayata dokunup, denizin enfes halini evden seyrederek mi götürülecek bira-lar?

Ama kesin olan şu ki: Sabah kurcalarken eski ve kıymetli anlara dönük bir yazımın altında gördüğüm Manga'nın Şehr-i Hüzün'ü, kesin  paylaşılacak ve albüm sabah keyfiyle dinlenecek ve belki de bu yazıdan, söz konusu o akşama bir link verilecek...

Belki ama!




İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP