Mektup
Konuşabilme, aynı şeyleri konuşabilme adına eksik kaldığımı biliyordum. Konuşmasız, neşesiz, en çok da sırdaşsız müebbet günlerin avuntusuydu hissettiğim.
Bu yüzden, sana geldiğimde zaten, 'bir karşılığım var ve bu çok güzel,' duygum tamdı.
İnan seninle öpüşürken hissettiklerim çok güzeldi.
Saftı.
Temizdi.
Ben senin duygularına karşılık verme çabasındaydım. Bana sunulanın şaşkınlığı içindeydim. Müthiş güzeldi her şey...
İnan, sanki ruhum göğe yükselmişti ve büyük bir hayranlıkla izliyordu her ânı...
Kafasında, benzer sahneleri kendini acıtmasın diye gömmüş bir adam açısından sunulanın neler hissettirdiğini anlarsın sanırım.
Ama ben, içinde aşk duygusu olan, karşıyı insanca da önemseyen, ona çok ama çok özel değerler veren biri olduğum için ilişkinin biraz daha beslenmesi gerektiğine inanan da biriyim.
Yaşadığım pratik bu!
Çünkü özel biriyle sevişmekle, sadece sevişme arzusuyla ve onun önceliği üzerine kurulmuş bir ilişkideki sevişmenin ardında bıraktığı duyguyu biliyorum. Sen arzulanmaması mümkün biri misin benim duygularıma sahip birisi için... İnan o şehirde, daha öncesinde fark edemediğim kadar tanıdık olmuştun benim için.... Bunu samimiyetle itiraf ediyorum.
Evet, bütün duygularımın ve arzularımın bana geri döndüğü bir süreçti bu. Ergen dönemlerinde bazı şeyleri öğrensin diye küçüğe yön vermeye çalışan büyüklerin çabaları esnasında karşılaşılan ilişkilerin niteliği nasıl belirleyici oluyorsa ileriki yaşamında; bu süreçte, benim duygularımın en güzel, en doğru, en benden haliyle geri dönmesi açısından müthişti. Çünkü bunları bana döndüren çok güzel... ama çok güzel bir kadındı. Evet, o kadına, kendini savunan alt duygularımın engelleri ve bilinçaltımda geride kalana duyulan ihanet duygusunun ezilmişliği ile bunu tam söyleyemedim belki... Belki bir çok şeyi tam hissettiremedim. Ama ona sevgilim demeyi çok istedim. Belki sürdürülebilseydi bu ilişki, sen benim için, eğer o sözcüğün bir zirvesi varsa tam da o yerde bir sevgiliydin.
Bazen düşünürüm; bazı şeyleri yalanda ya da söylenmemiş bir noktada bırakmak mı gerekir. Dil eksik kalmalı mı bazen bir noktada...
Çünkü ikinci kez gördüm ki; karşıyı kollamak adına da yapsan, bazı sözcükler, kendini tam ifade edememe halleri, iyi niyetle de olsa söylenmemesi gerekenler:
Kepenk kapattırıyor.
Ve kaybediyorsun.
Hem de çok güzel bir şeyi.
Belki o yarım bırakılmış güzellikleri yaşatanlar da, aynı zamanda sana kaybettiren o özelliklerin.
Ama sonunda buruk bir halde, yaşadığın çok güzel ve çok özel anların yitirilmiş olma duygusu ve onların bir tekrarının olmadığını biliyor olmanın acısıyla, hani tam da senin dediğin gibi; çok sevdiği oyuncağı bir şekilde elinden alınmış çocuğun hissettikleriyle kalıyorsun. Hiç erkekliğe, onun kendini savunan hıyar direnişciliğine gerek yok. Kaybettiğimin ne olduğunu biliyorum.
Ve yaşadığım her şey, her saniye, yazdığım her kelime, her ânın muhteşemliği için sana teşekkür ediyorum; hem de çok...
Ve bu çok özel, çok adlandırılamamış ilişkinin içinde; gerilim, kızgınlık ve acıtma anları dahil adına aşk denen bir çok ilişkiden daha aşk izleri vardı. Ama özlemler de kaldı. Senle bir gün bir film izlemeyi, yine seninle kitapçıları dolaşırken senin için orada rastladığım ve bildiğim bir kitabı almayı, sonra güzel bir yere yürüyüp orada otururken sana o kitaptan bölümler okumayı çok isterdim.
Seninle zamansız bir sevişmeyi, benim mekânlarımda zaman geçirmeyi: Çok ama çok isterdim. Seninle en sevdiğim mahallede, müzikli ama serseri bir barda, sarhoşluğun sınırında, bedeninin her noktasını hissederek dans etmeyi, ve bir gelecek üzerine konuşmayı çok isterdim. Seni seviyorum. Hayatında geriye doğru pişmanlık anlamında keşkeleri olan bir adam olmadım hiç bir zaman. Hatalarımla da barışık ve onlarla yüzleşen bir adam oldum hep.
Ve sana çok içtenlikle şunu söylüyorum; seninle birlikte olduğumuz süreçte keşke yapmasaydım dediğin şeylerin pişmanlığını sakın duyma. Seni çok iyi anladım. İçin her anlamda rahat olsun. Yaşattığın her şey için sana sonsuz teşekkürler ediyorum. Seni çok ama çok seviyorum. İyi ki seni tanıdım. Bana aynaya baktığımda; yüzüne su atıp, saçlarının dibi ıslak, hayatın göbeğine kılıç sallayan çocuğun döndüğünü gösterdin.
Bana cennetin var olduğunu yeniden hatırlattın.
Sağol...
2007
JULES VERNE - BUZULLAR ARASINDA BİR KIŞ
26 dakika önce