Kendi reçetemi kendim yazdım. Bir haftayı aşan bir süre dalgalı ama sessiz bir denizde yolunu arayan bir avare idim. Deniz oyunbazdı bense savruluyordum. Boşluktaydım sanki, ama bir yanımla da dolu doluydum. Garip bir hal benimle oynuyordu. Tek başınalığım görüntüde pek külhandı lakin ben duygularımdaki çokluluğu birbiri ile ilintileyemiyordum. Kah Petek'e uğruyor öğrencilerin arasında neşe buluyor, kendime kahve ve pasta ısmarlıyor, manzaranın tadını hissediyor ama yine de bir boşluğu bir türlü dolduramıyordum.
Üzerindeki reçineleri temizleme gayretinde savrulan bir dünya insanıydım.
Bir bankı gözüme kestiriyor, bacaklarımı kayaların üzerinden denize uzatıyor, cebimden çıkardığım kitabımı açıyor, kısa bir sürede kapatıyor, dalgaları izliyor, yeniden yürümeye başlıyordum. Yemek yemeye niyetlendim vazgeçtim. Uçak tepemden geçti bu kez ona sarıldım ve izlemeye başladım ki o alçalma sürecindeydi. Önce doğrudan denize doğru uzadı, şimdi sağa kıvrılacaksın ve alçalmaya başlayacaksın diye mesaj yolladım. Sonra ben de kalktım ve ona paralel biçimde alçalmaya başladım. Sona bir markete girip gofretler aldım. Çıktığımda eğitim uçuşunda olan helikoptere rastladım ve onunla da sohbete başladık ki sıkıldım ve selam çakıp yoluma devam ettim.
Ne yapsam ne etsem olmuyordu. İkinci gün de benzer şekilde devam etti. Ve kalemi kırmaya karar verdim, birden cesaretlendim. Silahlarımı kullandım ve gece güzel bir uyku çektim,
yarım yamalak da olsa!
Devrim için erken kalktım. Gün ışımamıştı. Balık tutan bir iki kişi iskelede vardı. Selamlaştık, kısa sohbetler ettik, deniz de küstahtı anladım, henüz balık tutamamışlardı düzeni kurmuş olsalar da iki kişi...
Allahtan fotoğraflar için uygun zaman gelmişti. Gökyüzündeki şov muhteşemdi. Enfes bir müzik kulaklarımdan ruhuma iniyordu. Dirilmiştim ve çekimler sonrası kendime ziyafet çekmeye karar vermiştim. Tüm fotoğrafları iskelenin üzerinden çektim. Ama önce çekeceğim açıya karar verdim; ben de denizin içindeymişim gibi olsun istedim.
Tak tak.. iki poz!
Sonra sayıyı çoğalttım, sabrettim ve istediğim fotoğrafları zamanı da ayarlayarak, günü gündüze yaklaştırarak, istediğim tatta oluşturdum, sevindim güldüm. Ama günün rengi ve günün ışığa kavuşma çabası muhteşemdi.
İçten içe kendimi de alkışladım...
Mutluydum, dirildim ve içimdeki çapaklardan da kurtuldum, ben bendim artık. Son iki günün üzerime boca ettikleri el ayak çekmeye başlamışlardı. Kovalamaya gerek duymadım, kendi hallerine bıraktım.
Sonra keyifle toparlandım. Balık tutan arkadaşlara reastgele dedim ki an itibariyle balık yoktu, dua edeceğim dedim, gülüştük vedalaştık. Keyifliydim, fotoğraflardan istediğim sonuçları almıştım. Yazıya yerleştimediklerim için dedim ki: Çocuklar bunlar yazı için belli bir saate göre çekilmiş tadımlıklar. Farkındaysanız günü ışıttık, renk faklılıklarını tattık. Şimdi sıra en sevdiğimiz mekânlardan birinde enfes böreklerin tadını çıkarmada, artık kafamız da parlak, ruhumuz şenlendi araz çıkaranın poposuna da tekmeyi bastık...
da dedim.
Ve az önce hayatımda ilk kez olan bi dangalıkla uzun zamandır aramadığım enn sevdiğim kadını aradım, onun geri dönüşü ve enfes sesi ve sözcükleriyle birlikte bir kez daha dünyaya döndüm.
Şimdi iki beni karşıma alacak ve çocuklar neydi bu olup biten diye elbette hesap sormayacağım,
çünkü anda olduğu gibi ben de kendi halime çok ama çokk güleceğim!
Geri Sayım 14-Analık İşleri
3 saat önce

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder