26.09.2025 Cuma
Palmiye Kafe
Sabahın en sakin saatinde fırından dumanı üzerinde ekmekler, cami avlusundaki minik dükkândan da poğaçalar aldım; elbette bir de içi tahin dokunuşlu enfes bir açma. Bugün önemli bir gün, akşam telefonuma bir mesaj düştü, aynı mahallede büyüdüğümüz sınıf başkanımdan; şimdi ilkokuldayız. Benim eve yakın deniz kenarında bir mekânda toplaşacağız. Çok uzun zamandır görmediğim, artık başka şehirde yaşayan gözü kara ve eylemci bir arkadaşım bizimle. Organizasyonu yapan da her zaman olduğu gibi ilkokuldaki sınıf başkanımız. Kendisi bu işleri çok gönülden yapıyor ve O bizi bir araya getirmese sanki biz yokuz.
Şu an çalışma masamdan coşkun denize bakıyorum; zaman yine evriliyor. İlkokul öğretmenimizi, Gülseren Kaya'yı bir kez daha anmadan geçemiyorum. Çünkü bizi yontan, her birimizden emsali bulunmaz biblolar çıkaran kişi O. Deniz müthiş, yükselen dalgaların üzerinde sörf yapan köpükler muhteşem. Gün kış tadında, güneş saklı. Ben ilkokul sınıfımda sıraları dolaşıyorum. Biraz sonra görevli arkadaşlarımız sıcacık süt güğümlerini getirecekler, poğaçalar fırından yeni çıktı. Miss gibi kokuyorlar. Yazıyı burada kesmeye karar veriyorum, uzun bir yazı olmasını istemiyorum; çünkü şu an geçmişteyim ve o günlerin tadını çıkarıyorum. Elimdeki işleri en azından öğle sonrasına kadar savsaklamış durumdayım. Bir korkum var derinimde, bu hava şartlarında iptal olur diye toplantı...
Bana bir nefes mesafede mekân, işim kolay, lakin bakıp göreceğiz, hava şartları engel olabilecek mi hiç bitmeyen arkadaşlığımıza...
Mini mini birler tadında yürüyorum. Fotoğraf makinem yanımda ama onu kullanmak istemiyorum, bugünü anlatmaya tek fotoğraf yeter diye düşünüyorum. Başkanımla sık görüşebiliyor olsak da Uğur'la çok uzun zaman oldu görüşmeyeli, Palmiye Kafe'ye yaklaşıyorum, buluşma saatinin son bir dakikası. Endişem var, ya tanıyamazsam diye! Kapıdan giriyor yola bakan masalardan en dipte olana oturuyorum. O sırada biri geçiyor kocaman camın önünden, biraz kilo almış olsa da bu Uğur, aynı mahallenin çocuğuyuz, tanımasan çok ayıp olurdu diyor içsesim, o mekâna kıvrılıyor, kendisi uzun zamandır şehrimde oturmuyor.
Mihrap yerinde, biraz kilo almış olsa da... Elbette kucaklaşmaca, Hüseyin başkanım benim soluma oturuyor, ikimizin cephesi de Uğur'a dönük. Mini mini birler bugün için tamamlandı. Sohbet koyu, lise yılları önde, serde devrimcilik var. Ortak anılar masaya seriliyor. Öyküler tadından yenmiyor. Başkanım Gürsel'i arıyor, onu telefonda yormak istemiyoruz, selamlarımızı Hüseyin Başkan yolluyor. Sonra laf lafı açıyor. Gelmişimiz geçmişimiz masada. Her şey başkanımızın telefonunda, çokkk uzun zamandır görmediğim kız arkadaşlarım var, Hüseyin başkanın telefonundan bakıyorum, yolda görsem kesinlikle tanımazdım diyorum. İnsan ezberinde olan karakterlerinin yeni hallerini çoookkkk uzun zaman sonra görünce tuhaf oluyor, oysa Hüseyin Başkan'ın böyle bir sorunu yok, o bağlantıyı yıllardır kopartmıyor. Ben ilkel bir telefon kullanıcısı olduğum için telefonun derinlerine dalıp cevherler çıkarabilen sonra onları da saklayan biri değilim, bu belki de iyi bir durum; şu an tüm kız arkadaşlarımızın içlerindeki genç kızı yok etmedikleri enn son hallerini görebiliyorum, onlarla gurur duyuyorum.
Sonra dedikodu yapıyoruz elbette, sokakta görsem kesin tanıyamazdım diyorum ve bu halin Hüseyin Başkan'ın sayesinde ortadan kalkmasına seviniyorum. Bu yetişkin kadınlar benim için artık, çok iyi yetiştirilmiş, yetişmiş ama ruhlarını yitirmemiş hep genç ve şahane kadınlar.
Çokkk uzun kalıyoruz, masadan kalkmaya niyetimiz yok, öyle güzel konuların, anların, insanların içinden geçiyoruz ki gün yetmez filmin sonuna varmaya. Aşk mevzusuna hiç girmiyoruz, sanırım bunu özellikle yapıyoruz çünkü her birimizin hayatı kimler geldi kimler geçti şeklinde... ama içimizde bir burukluk yok mu? Bu duygu ilkokulda erkekler bir arada oynarken kızları oyunlara almamak üzerine, oysa sınıfta ve bahçede yürürken, top oynarken, farklı, tatlı sözü olan çocuklar da bizdik.
Dışarı çıktığımızda kendimi zaman tünelinden geçmiş gibi hissediyorum. Zihnim boşalıyor ve tüm o anları, çocukluğu başımdan aşağıya boca ediyor. Güzel kızların artık güzel genç kadınlar olduğunu görmek beni çok sevindiriyor, yıllar sonra bu güzel kalpli kadınları görmek başlangıçta beni şaşırtmış olsa da hissediyorum artık: Bunlar benim güzelliklerinden hiçbir şey yitirmemiş iyi kalpli arkadaşlarım. Tüm bu süreçte bir umudu da yeşertiyor bünyem. Keşke diyorum, şu hayattan göçmeden biraraya gelebilsek; çünkü fotoğraflar arkadaşlarımı artık hayal olmaktan çıkarmış durumda. Ortak yaşanmışlıklarımız sınıfımızın ziftli tahtalarının kokusunu hissetmek kadar yakın bana ve çok hoş. Ve sanırım ben, tüm arkadaşlarım içinde en çok ilkokul arkadaşlarımla geçirdiğim ve sonrasında uzak kaldığım sınıf arkadaşlarımı ve onlarla geçirilen zamanları özlüyorum. En çok güven duygusunu onlarla yaşadığımı ve biriktirdiğimi hissediyorum. Tüm arkadaşlarımı koşulsuz seviyorum ve onlarla aynı sınıfta okumuş olmanın hayatın bana sunduğu enn büyük şanslardan biri olduğunu biliyorum.
Öyle derin bir duygu ki bu! Çoğu zaman sandıklarda saklanmış olsalar da bugünkü buluşma gibi olağan üstü bir sevgi ile özlemin kokusunu açığa çıkarıyorlar.
Öğretmenimizi ziyaretimizde ve onun bir kaç gün sonraki ölümünde hepimizin ortak duygusu şuydu tartışmasız: Başka öğrencileri kıskanmasın ama Gülseren Kaya'nın enn sevdiği sınıfı ve öğrencileri bizdik!
Sanırım...
Ve Hüseyin Başkan'ımıza sevgiler; onun liderlik ruhu bizi birbirimizi görmesek de duygusal manada ve derinlerimizde saklı hislerimizin ışığında, tüm arkadaşlarımızla bir arada tutmayı başarıyor. Teşekkürler başkanım, sen olmasan bu yazı da olmazdı, emin ol!:)
SoMbaharın Ecesi: Turuncu
4 saat önce
Arkadaşlıkların bu kadar uzun yıllar diri kalması gerçekten büyük bir şans.güzel aktarmışsınız Dilerim hava şartları engel olmaz ve o güzel buluşmada anılar yeniden canlanır. İyi akşamlar dilerim size 🙏
YanıtlaSilÇok teşekkürler Ercan, sanırım bugünden öte hava şartlarını da pek sorun etmeyiz. Aslında şahsım açısından söylersem tembellik benim ki arkadaşlarımın olduğu şehirlere kısa süreli de olsa çok yolculuk yapmış biriyim. Artık zamanı boşa harcamayacğım sanırım, en az arkadaşlarımın kıymeti kadar zamanın kıymetini de bileceğim!
YanıtlaSilMini mini birinciler günüydü demek! Ne keyifli, ne özel... :)
YanıtlaSilÇok eğlenceli , keyif tavan çünkü gelen mesajlar da hoş, daha önemlisi iletişimin özellikle benim açımdan gelişmiş olması, güzel bir başlangıç oldu, devamını getireceğim elbette:)
SilAğbimlerin 50 li yaşlarda ilkokul öğretmenleri ve arkadaşları ile buluşup, öğretmenlerinin elinden temsili diplomalarını aldıkları yemeğe katılmış biri olarak, buluşmalarınızın toplu ve daimi olmasını dilerim.
YanıtlaSilSelamlar,
Çok teşekkür ederim. Biz aslında tam kadro olamasak da buluşabiliyoruz, çoğumuz aynı şehirde yaşıyoruz, gidenlerin de bağı kesilmiyor çünkü anne babaları burada, sorun kız arkadaşlar tarafında, çoğunluk İzmir olmak üzere o coğrafyada, dolayısıyla iletişim genelde onlar bu tarafa geldiklerinde yoğunlaşıyor.
SilSelamlar...
Selamlar.
Eski arkadaşlarımla hiç görüşemedim. Sürekli şehir değiştirmek insanları koparıyor. Zaten çoğu kişi de tekrar bağ kurmaya meyilli değil, ya da bana denk gelmiyor öylesi. Şu an tek görüştüğüm arkadaşım da blogdan Tefrika. Neyse ki aramızdaki bağ çok güzel. :))
YanıtlaSilO yüzden buluşmanız iyi olmuş. Deniz manzarası da çok hoş.
Tefrika'nın tek arkadaşın olduğunu ve bağın kuvvetini biliyorum, kitap evresinde kendisinden çok söz etmiştin, bazı konularda romanla ve karakterlerle ilgili ittifak da kurmuştuk:) Bizim bağlarımız kuvvetli, bu ilkokul 1.sınıftan beri var, bunda öğretmenimizin etkisi çok.
Silezginin günlüğü'nün bir şarkısı vardı: "eski arkadaş eski araba gibi / arıza yapar ama yolda bırakmaz / teker patlatır, su kaynatır / yoldan çıkarır ama yolda bırakmaz" diye başlayan ve "seni eski günlere uçuran bir salıncak istersen / eski arkadaş eski araba gibi" diye devam eden...bu şarkı geldi dilimin ucuna yazını okurken buraneroscuğum.
YanıtlaSilBen de gülümsedim yorumu okurken, çok teşekkürler, bundan bahsedeceğim arkadaşlarıma onlarda sevgiyle gülümseyeceklerdir :)
SilBu yazınız içimizi ısıtmakla birlikte açıkçası biraz kıskanmama sebep oldu ama iyi bir kıskanmak. İmrendim dersem daha doğru olur sanırım. İlkokul arkadaşlarınızla hâlâ görüşüyor olmanız, öğretmeninizi anmadan geçmemeniz çok kıymetli şeyler. Benim gibi yaşı küçük, tam da bu nesile uygun olarak bağları zayıf olan ve arkadaşlık konusunda çokça yaralı birinin hayaller kurmasını sağladınız. Tesadüf, bugün ismini hatırlamadığım ne kadar çok arkadaşımın olduğunu düşünmüştüm. Kırgın olduklarım bile gelse, selam verse bir şey olmamış gibi karşılık veririm. Nitekim biriyle öyle hatırlaşmıştık. Çocuktuk ya neticede. Şimdi hepimiz büyümüş, akıllanmışızdır herhalde. Onlar da şimdi benim gibi genç ve heyecanlı kızlardır. İkisi liseden biri de üniversiteden üç güzelim yetiyor bana tabii ki. Yine de keşke böyle güzelliklerin kıymetini anlayacak bir nesilden olsaymışım diyorum. Bu güzel gününüzü iyi ki paylaştınız. Kalbimiz yumuşacık oldu. :))
YanıtlaSilSen tam da yazında olumladığın bir nesildensin aslında ve emin ol sayınız çok da az değil. Sorun işe yaramazların daha çok görünür olmalarında. Sonuçta yazından anlıyouz ki üç güzelin var, e bu da şahane bir şey. Aslında hepimiz benzer durumdayız, bir tarafta hayatımızın her anını güvenle paylaştığımız, taa çocukluktan beri var olan arkadaşlar, bir yanda da paylaşımlarımızın sınırlı olduğu arkadaşlar... Sonuçta yaş ilerledikçe bazı sınırlı arkadaşların kendilerine çeki düzen verdiklerini izliyoruz, bu da hoş bir şey. Hayat bir denge sonuçta, doğuştan iyiler, fark edip arınıp iyi olanlar ve ne yaparsan yap olmayanlar... Sen güzelliklerin kıymetini anlayan bir nesildensin, yaşam ilerledikçe bunu daha çok fark edeceksin. Yazdığın yorum bile senin ne kadar muhteşem, yaşamın farkında bir insan olduğunun altını kalın kalın çiziyor, daha ne olsun:))
SilEvet çevremde çok iyi insanlar var -çok şükür:))- . Bence sorun hem kötülerin görünür olmasında hem de yeni çağın daha şekilci olmasında. Bize benzemeyen insanları, farklı olanları, kendine özgü olanları garipseyip dışlıyoruz. Bilmiyorum belki de çağla değil yaşla ilgilidir. Yaş ilerledikçe arkadaşlarımızın kendine çeki düzen verdiğini görmek memnun ediyor. Onlar adına seviniyorum. Yaşamın farkında olmak... Evet yaşamın anlamını bulmak ve farkında olarak yaşamak. Umarım herkes anlamını bulur, kendi düzeninde mutlu olur. Başka ne isteriz ki. Sizi bazen öğretmenim gibi görüyorum. Fikirleriniz her zaman için değerli. Teşekkür ederim.
SilSen bir çok şeyi aşmışsın, farkındalığın süper ve kendine çizdiğin yol müthiş. Arkadaşlar konusunda altını çizdiğin noktalar da çok değerli... Beni öğretmenin gibi görüyor olman gülümsetiyor beni ama bir öğretmen olamam sonuçta, lakin iyi öğretmenlere denk gelmek de bir kısmet, bazen düşünüyorum başka bir öğretmene düşseydim ne olurdu düşünce ve fikir dünyam diye. Sorunlu biri olsa ailem kesinlikle çekip alırdı onun elinden. Ben de sana teşekkür ederim, bugünün dünyasından gençlerın fikirleri dinlemek, yazılarını okumak bana da çok iyi geliyor. Ülkeye dair umutlarım yitmiyor aksine artıyor:)
Silİşte geldim buradayım yetiştiiim, okurken kendi çocukluğuma ilk okul günlerime döndüm. Ah elleri öpülesi güzel öğretmenim geçen yıllarda ard arda hem annesini hem babasını kaybetti daha sonra da instagram hesabını kapatıp kayıplara karıştı kim bilir ne kadar üzülmüştür hiç evlenmedi annesine babasına bakıyordu umarım her şey onun gönlüne göre olur bu dünyada mutluluğu hak eden nadir insanlardan yazıyı okuyunca kendimi bunları düşünmekten alıkoyamadım. bütün arkadaşlarımla sosyal medyadan görüşüyorum elbette ama çok azıyla buluşuyorum zaman geçtikçe insan daha çok özlem duyuyor o sıralara... geri dönebilsem keşke bir günlüğüme dahi olsa.. ne güzel nostaljik bir yazı okumuş oldum. beni geçmişe baya götürdü...
YanıtlaSilHoş geldin:) Benim şanslarımdan biri öğretmenimse ikincisi de sınıf arkadaşlarım, ama daha önemlisi elimde çok sayıda fotoğrafın olması ki bu da öğretmenimiz sayesinde. Tüm etkinliklerimizde, sınıftakiler dahil mutlaka fotoğraflarımızı çektirdi, müthiş bir arşivim var o yıllardan, diplomalarımızı alırkenki anlar bile ki o gün ayarlayıp töreni askeri gazino da yaptırmıştı, o olmasa ve bize kalsaydı fotoğraf işi, tek bir fotoğrafım bile olmazdı . Sadece bu bile muhteşem bir kazanım, çünkü zaman zaman o fotoğraflara bakıyorum ve onun gerçekten kalbimizde yaşadığını hissediyorum. Biz de kazık kadar adamlar ve kadınlar olduğumuzda dahi onu asla yalnız bırakmadık! Ölümünden bir kaç gün önce ziyaret ettiğimizde vasiyet etmişti cenazeme gelin diye, elbette koşa koşa gittik ve her bayramda mezarını ziyaret ederiz... O gün bile yatağından kalkıp yardımcısının desteği ile kendini süsleyip gelmişti misafir odasında oturan bizlerin yanına. Hayatımda tanıdığım enn muhteşem kadındır kendisi. Aynı zamanda benden beş yaş küçük erkek kardeşimin de öğretmenidir, ben mezun olunca annem yine ona götürmüş, onun sınfına kaydettirmişti... O günlere dair çokça fotoğraf vardır. Şu linkteki diploma törenimizdendir mesela,
Silhttps://laparagas.blogspot.com/2025/03/bir-gunlugu-6-sevmek.html
Ne güzel bir yazı ilkokul aslında hayata açıldığımız ilk yıllar ben çok içe kapanık biriydim o yüzden ilk zamanlar çok zorlanmıştım. Sonrasında hala hatırladığımda güldüğüm hüzünlendiğim çok şey var. Sadece bir arkadaşımla görüşüyorum o da ailece görüştüğümüz memleketten tanıdık olduğundan. Bazen sokakta karşılaşıp benzettiğim oluyor ama emin olamadığımdan selam veremiyorum. Güzel bir gün geçirmişsiniz devamı gelsin dilerim öğretmeninize Allah rahmet eylesin. Hülya
YanıtlaSilÜzülme hepimiz ilkokul 1'e başlarken öyleydik, okula başlarken çok ağlayanlarımız oldu ama öğretmenimiz kısa sürede çözdü bu sorunu ki tıpkı bizler gibi aynı saatte gelip giden anneler vardı, öğretmen bu sorunu da çözdü:) Biz çok bağlıydık biribirimize ilkokul bitince kopmalar oldu, farklı okullar farklı şehirler, şimdi yeniden toparlanıp biraraya gelme çabası içindeyiz, öğretmenimiz rahmeti çok hak edenlerden, bize başka dünyaların var olduğunu da o öğretti.
Silİlkokul arkadaşlıkları çok tatlı oluyor, bizim de grubumuz vardı. Yeniden buluşabilmek ne kıymetli:)
YanıtlaSilÖğretmenlerin hayatlara dokunabilme gücünü de yeniden ispatladı bu güzel yazı. Bir eğitimcinin, yetiştirdiği çocukların dünyasında iyi bir iz bırakabilmesi ulvi bir amaç. İyi ki...
Kesinlikle kıymetli ki bizim şansımız öğretmenimizdi, onca yıl sonra bile bağlarımızın kopmamış olması, arkadaşlarımızdan birinin ayağına çöp batsa onu dert ediniyor olmamız ve sorun ne ise onun çözümüne koşmamız hâlâ kalbimizdeki yeri çok özel öğretmenimiz sayesinde. O nedenle öğretmenlerimizi seviyoruz, tabii ki içlerinden arada bir sevmediklerimiz de çıktı! Buna rağmen kesinlikle iyi ki...:)
Sil