26 Mart 2025 Çarşamba

BİR Günlüğü 11- MERTLİK

Yıl 1977 ya da 1978, sınıftayken ve dersteyken bir haber geliyor,

Demirel başbakan.

Alpaslan Türkeş uçakla gelmiş,

parti otobüsü ile de Çiftlik Caddesi'nden geçecekmiş...



Bu iki lider hakkında binlerce olumsuz cümle kurabilirim!

Ama!


Birisine bakınca da "zemzem suyuyla" yıkanmışlardı demekten kendimi alamıyorum!



Çiftlik, "kurtarılmış" bölgemizin ve şehrin en önemli ve en popüler caddesi.



Sınıf boşalıyor,

diğer sınıflar da bir araya gelince caddeye çıkıp asfalta yatıyoruz.



Otobüs D.S.İ tarafından geliyor ve Çiftlik'ten geçecek.

Mecburen duruyor.



Polisler bizi asfalttan kazımaya niyetli,

bizse asfalta yapışmış durumdayız;



asfaltla birlikte kazınabilirsek ne âlâ.

Otobüs anons yapıyor,

bizde tık yok. Ve sonuçta caddeye girmiyorlar, polisler çekiliyor ve üst yollara doğru çıkıyorlar.


Zafer bizim!



Önceki gün traş olurken, berberdeki genç çocuklarla gündemi konuşuyoruz. Geçmişi anlatıyorum. O günün önemli yanı benim açımdan o otobüsün caddeye girmek konusunda ısrarlı olmaması, ve Alpaslan Türkeş'in itidalli davranmasının yanı sıra anlayış göstermiş olması.

Elbette o yaşta ve o olay anında böyle düşünmüyorum. Bir zafer kazandık diye değerlendiriyorum.

Ve sohbette olduğumuz çocuklara bunun altını çizerek diyorum ki:

Bir de şimdiki adama bakın.

Ve bir kaç gündür yaşananlara...



O yıllarda miting konusunda rahatlıkla izin talep edebiliyorduk,

ve o izinler veriliyordu.

İstasyon Mahallesi'nden başlayan ve Cumhuriyet Meydanı'na ulaşan bir güzergâh ayrılıyor, bütün fraksiyonlar oluşturduğumuz kortejle meydana kadar yürüyor, yol boyu ve orada istediğimiz sloganları atıp marşlar söylüyor, konuşmalar yapıyor;

sonra da yine topluca mahallerimize ulaşıyorduk.



Ve eminim ki şu an eğitim sisteminin içine edenler, o kuşağın kültür ve bilinç düzeyinin kenarından bile geçemezdi!

Diyorum...


*Fotoğraf, Enn Sevdiğim Kadın tarafından çekilmiştir.

8 yorum:

  1. Bilmem daha önce bahsetmiş miydim, 12 Eylül sonrası, Kenan Evren'in egosunun tavan yaptığı dönemler. 3 yıllık falan öğretmenim. Ne zaman Antalya'ya gelse çocukları peşimize takıp havaalanı yoluna karşılamaya gönderiyorlar, sıkıysa gitme. Araç yok, yürüyoruz, üstelik o zamanlar yollar şimdiki gibi değil, asfaltın yanı şarampol, kaldırım hakgetire. Araçlar vızır vızır. Çocuklar çil yavrusu gibi dağılıyorlar, çarpılıp hem kendi, hem bizim başımıza dert açacaklar. Onları düzende tutalım diye benimle aynı dönem bir kadın arkadaşımla asfaltın kenarından yürüyoruz, sıradan çıkanı uyarıyoruz. Derken öğrencinin biri koşarak geldi, "Hocam hocam" dedi, "vali sizin için hocanımlar tavuk gibi yolun ortasından yürüyor dedi". Bu gökkubbe altında değişen hiçbir şey yok sevgili Buraneros.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komik bir şey söylim size öğretmenim, Kenan Evren Vakfı'nın yöneticisi kız, eşi benim Marmaris'de yaşayan ama Samsun'dan ve çocukluktan beri çok yakın arkadaşlarım. Vakfa bir logo ihtiyacı vardı ve ben Samsun'daki bir arkadaşıma çizdirmiştim, şahısla karşılıklı kahve bile içmiştik. Üstelik o çift ve ben koyu solcularız, üstelik de şahsı göreve devam ederken fena halde eleştiriyoruz ama emekli olan adam da pamuk şekeri gibiydi:)) Çok kızdığımız bir karakterdi elbette ama bu adamlarda anlaşılmaz bir özellik var, görevleri bittikten sonra kuzu gibi oluyorlar. Elbette o dönem yaşananlar affedilecek şeyler değil, MC hükümetleri dönemi de... İlginç bir ülkede yaşadığımızsa kesin. O nedenle bu yazıda ironiye fazlaca baş vurdum, yeni nesle durumu anlatmak başka türlü zor çünkü. Ve onlara da hak veriyorum, biz gördük, içinde yaşadık dönemlerin. Onlar başka bir dünyaya doğdular. Ve geçmişte olan bitenden hiç haberleri yok, o nedenle kızmak da yersiz oluyor. Usulca anlatmak gerek:)

      Sil
  2. O zamanlar başka bir dünyada yaşıyor gibiydik, yine kötüydü belki bu kadar değil miydi? Bilemedim...
    Ekmekcikız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zamanlarda terör can sıkıcıydı, yoksa sosyal hayat bugünden güzeldi, tiyatro ve sinema biletleri karaborsaya düşüyordu ve öğretmenlerimiz çok nitelikliydi. Daha ilkokuldayken tiyatro nedir, sinema nedir biliyorduk ve toplumun neredeyse tamamının gücü yetiyordu. Sonradan bir takım ekonomistler türedi, sonra onlara ilaveler oldu, kitap fiyatları uçtu gitti. Ailece sinemaya gidebilene helal olsun diyoruz ki şu an bilet fiyatı kişi başı 250TL. Gerçek bir ekonomiste ihtiyacı var ülkenin, acilen. Yoksa açlıktan ölebiliriz Sevgili Okul Arkadaşım:)

      Sil
  3. Eski parti liderlerini mumla arıyoruz, akıllı okumuş zeki insanlardı. Tartışmaları bile seviyeli idi. İnsanları kul gören , insanların da kendini kul gördüğü bir dönem değildi kesinlikle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ordunun siyaset üzerindeki etkisi, dizayn etme çabası, baskısı ve sürekli müdaheleleri de aslında, sivil siyasete nefes alma fırsatı vermiyordu. Oysa demokrat bir tavrı benimsemiş olsaydılar ve insancıl yaklaşsaydılar aşırılıklar frenlenebilir, çatışmaların pek çoğu da yaşanmazdı, fidanlar da darağaçlarında yok olmazdı.

      Sil
  4. biz de geçenlerde oğlumla konuşmuştuk. evet, bugüne gelen yolların taşlarını onlar döşediler ama hiçbiri böyle değildi. "böyle" yazıp geçtiğime bakma, o kadar çok şey yazmak, söylemek istiyorum ki aslında o kelimenin yerine. sen tahmin etmişsindir arkadaşım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahmin ettim arkadaşım, bugünün gençlerine, dönemimize ve bu günlere dair her şeyi açıklıkla anlatacağımız, yazılıp çizileceği günler de gelecektir.

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP