Şaşırdım!
Yazı girmemiş oluşuma değil, çok uzun gelen süreninin aslında sandığım kadar uzun olmamasına...
Sonra, daha önce fotoğraflarını yerleştirdiğim ama bir türlü, türlü nedenlerle başlayamadığım yazılacak yaşanmışlıkların elimi uzatsam dokunacak kadar yakın olmasına!
Oysa bana ne kadar uzaktalarmış gibi geliyorlardı.
Bir türlü toparlayamıyordum kendimi. Zaman kavramım uçup gitmişti. Bir adım mesafemdeki hoşluklara erişemiyor, erişmeye çalıştığım her evrede bir zaman yolculuğu başlıyor ve geçmişin hoşlukları ile bugün arasında kalıyor, ruhumun ateşini bir türlü tutuşturamıyordum.
Enn Sevdiğim Kadın tatil dönüşünden biraz sonra Ankara'ya dönmek zorunda kalmıştı ki hâlâ orada. Her gün telefonla konuşuyoruz. Tahsin Amca'nın ölümü birden büyüdüğümü hissettirmişti bana. Önümdeki insanların azalması rakamsal olarak küçüklüğümü elimden alıyorlardı sanki... Lakin ruhum da bugünle dün arasında büyük bir mücadele veriyordu. Gülmek istiyordu ama eksilenler ve hasta yatağında olanlar nedeniyle yazma coşkum bir türlü geri dönemiyor, ben de günlük rutinlere renk katarak yaşamın tadını çıkarmaya çalışıyordum. Oysa Enn Sevdiğim Kadın tatilden döneli ve enfes bir öğleden sonrayı ve enfes bir gece cinliğini yaşayalı daha bir ay bile olmamış, ben taze bir yazının, henüz dumanı üzerindeyken üstelik, fotoğraflarını yerleştirmiş ama sonraki gelişmeler nedeniyle de bir türlü hayatıma kayıt düştüğüm enfes güne dair coşkulu, neşeli bir yazıya bir türlü başlayamamıştım. Ruhum nefes alamıyordu. Bugün inatla, biraz da endişeli ortamlardan sıyrılmak adına yine hayatımın enn muhteşem bir gündüzünü, akşamını ve sonrasını -sıralı- anlatmak üzere klavyenin başına oturuyorum.
21.10.2023
Gün cumartesi, çok özlezmiş olmalıyız ki 13'de buluşmaya karar veriyoruz. Hazırlanıyorum ve istasyona doğru yürüyorum. Ayaklarım yerden kesik. Tren tıka basa dolu. Maskemi takıyorum. Ve Cumhuriyet Meydanı İstasyonu'nda iniyorum. Adımlarım oldukça hızlı çünkü indiğim nokta ile varacağım nokta arasındaki mesafe kısa olsa da geç kalma olasılığım var. Yoksa çok mu özledim? Üstelik tatilden kısmen erken dönmüş olsa da...
Hızlıyım, öte yandan terlemek de istemiyorum çünkü hava pastırma yazı kıvamında. Yokuşa sardığımda hız kessem iyi olacak diye düşünüyor ama onu bekletmek de istemiyorum. Yoksa özlemenin bir yansımasımı adımlarımdaki çabukluk. Saate baktığımda kaçırdığımın bir kaç dakika olduğunu fark ediyorum. Ve mekânın bahçesine alt kapıdan giriyorum, kafamı çevirdiğimde de O'nun üst kapının hemen girişindeki masada oturduğunu görüyorum. Fırsatı ganimete çeviriyor, biraz gaz keserek yaklaşıyor, bitmeyen bir gülümseme ile adımları yavaşlatıyor ve onu seyretmenin tadını çıkarıyorum.
Enfes bir sarılmaca...
ve öpüşmece...
Masayı donatıyoruz lakin henüz erken bir vakit, bu kez standartımızın dışında ve erkenciyiz... ve seçeneklerimiz az! Olana razıyız ama Arnavut ciğeri henüz hazır değil...miş.
Olsun.
Bu akşam bir derbi var. Galatasaray taraftarlarının bir kısmı formaları ile ekran karşısında yerlerine almaya başlamışlar, şimdilik bir kaç da Beşiktaş taraftarı var, bizse olayın dışında olduğumuz için bundan önceki masamızda değil, onun bir öncesindeki masamızdayız.
"Bir 35'lik Yeni Rakı lütfen!"
Simone Signoret'nin enfes anı kitabı Özlemin Eski Tadı Yok'un aksine özlemin tadını yudum yudum çıkarıyoruz.
Zaman içinde, biraz da vakit geçince Arnavut ciğeri de masadaki yerini alıyor. O halde...
"Bir yirmilik rakı lütfen."
Muhteşem bir son yaz akşamı, maç çoktan bitti lakin bizim kelimeler, cümleler şelale... Üstelik enfes de bir kitabım var, Enn Sevdiğim Kadın benim haberim olmayan bir kitabı çantasından çıkarmış ve bana uzatmıştı daha ilk kadehleri tokuşturmadan: 995 km, Murathan Mungan.
Gecenin derinindeyiz artık. Ödememizi yaptık ve elbette garsonlarımızı boş geçmedik ve dışarıdayız. Lakin döneriz eve diye düşünürken ben ve istasyona yürüdüğümüzü sanırken kendimi Bohem'de buluyorum. Bu kez temkinliyim ve kolada karar kılıyorum. Bu tatlı kadın birasını yudumluyor ki bayılıyorum bu haline... Sonra eski evlerin önünde kalarak, fotoğraflarını çekerek, bazen sallanarak, bazen sarmaş dolaş olarak ve bazen sırnaşarak ve neredeyse tüm sokakları arşınlayarak varıyoruz Gar İstasyonu'na. Dönüş trenine yetişemeyeceğim kesin çünkü O'nu eve bırakacağım da kesin.
Bizim istasyonu geçiyoruz. Lojmanlarda iniyoruz. Son tren piyangodan çıkarsa ne âlâ ama çıkmayacağını biliyorum... derken, bir tren gözüküyor ve duruyor, iç ışıkları sönük. Hangi istasyonda ineceğimi soruyor, en sevdiğim kadın da varınca ara diyor ve biniyorum... ve bu bana meleklerin kıyağı, çünkü yolcu almıyor ve park edeceği yere gidiyor ve ben -aslında- bir kez daha son treni kaçırmışım.
Sonraki günlerden bir gün, Enn Sevdiğim Kadın şehrinde, ben onunla sıklıkla temas halindeyim ve akşamları genelde Afiyet'e gidiyor, pasta, çay, okuma yapıyorum. Bir de telefonla sık ve uzun uzun konuşuyoruz. O arada benim haberim olmayan film konusunda uyarıyor beni ve sinemada buluyorum kendimi. Bir çizgi film bu! Usta işi, Hayao Miyazaki elinden çıkma, süresi uzun ve emek yoğun, Oskar ödüllü muhteşem bir hikâye: Çocuk Ve Balıkçıl...
Üstelik gözlerim resmen yaşarıyor çünkü çoğu kez tek olduğum 6 numaralı salonda bir sürü genç insan var. Fırsatı kaçırmıyor, kalabalıkla film izlemenin tadını, elimdeki promosyon mısırlar ve kolamla çıkarıyorum,
ve filmi şiddetle öneriyorum!
Hayat işte, hem hüzün hem sevinç, hem kavuşma hem ayrılık. Fakat siz bunların her iki tarafını da layıkıyla yapanlardansınız sevgili Buraneros..
YanıtlaSilO poğaçaların yanındaki renkli şeyleri hayal gücüm renkli humus ya da peynir topları diye renklendirdi :) Sizi az tanıdıysam, şekerli bir şeyler olsa gerek ama misal zerdeçallı humus, otlu rokalı peynir ve en güzeli de pancarlı ezme olsa fena mı olurdu? :)
Teşekkür ederim sevgili Ceren. Hayal gücüne alkış, yazdıkların bende başka bir sofrayı hayal ettirdi ki çok güzeldi, lakin bu bir pastane sofrası ve tatlı şeyler masadakiler, hem onlar da çok hoşlar:)
SilÜst üste misafir ağırlamalı günler geçirirken, arada iki satır yazıp sonra blogları hızlıca okur çıkarken yazmadığınızı fark ettim etmesine de bir denk düşürüp hatır soramadım. :(
YanıtlaSilBazen böyle oluyor, hayat iyi günlerle kötü günleri birlikte önümüze seriyor. Zamanın ruhu böyle denk düşüyor, diyelim.
Gidenlere rahmet, sıkıntıda olanlara şifa ve kolaylık diliyorum Sevgili Okul Arkadaşım. :)
Çok teşekkür ederim Sevgili Okul Arkadaşım, ben hissettim:) Bu ara giden giden diyebilirim ki dün yine bir cenazedeydim. Sonbahardayız ve yaprak dökümü sanki, öte yandan da elde var bir hayat, o da tadının çıkarılmasını istiyor işte:)
Silİnan merak ettim, hatta dün ben mi kaçırdım diye listenin sonuna kadar baktım. Masaya ve en sevdiğin kadını anlatışına hayranım :) Bazen iyiyiz bazen çok iyi bazen ise kötü.. Ama geçiyor. Yine dönüyoruz tüm rutinlere. Hoş geldin :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, bu alemi seviyorum valla, sayesinde tandıklarımı da... O nedenle çok uzak kalmak mümkün değil ki bu kez zaman kavramım da elimden kaçtı. Hoş buldum:)
Sil"Fuayeden Yazılar" her zaman böylesine dopdolu olur muydu diye düşündüm bir an. Yokluğunuz bloglarda belli oluyordu kuşkusuz.
YanıtlaSilHayatın türlü çeşitli yönlerine incelikle dokunmuşsunuz:
"Önümdeki insanların azalması rakamsal olarak küçüklüğümü elimden alıyorlardı sanki,,, Lâkin ruhum da bugünle dün arasında büyük bir mücadele veriyordu " Ne güzel ifade edilmiş iki cümle.
Esen kalın.
Çok teşekkür ederim Makbule Öğretmenim. Ayrıca dönüp dolaşıp geleceğim ve sığınacığım bir yer olması ne şans diye düşünüyor ve iyi ki bloglar var ve dolayısı ile nitelikli dostlar diyorum bir kez daha.
SilSiz de esen kalın.
Ben de merak etmiştim yazmayınca. Neyse şükür...
YanıtlaSilKavuşmalarınız, yemekleriniz, sohbetleriniz daim olsun.
Filmi not aldım bakavağım, kitabı da merak ettim.
Güzel bir hafta diliyorum...
Çok teşekkür ederim, film çok hoş kitapsa daha önce tanımadığım bir yazarın, tavsiye sağlam bir yerdendi ve öyküler muhteşemdi, çok severek okudum. Ben de sana güzel bir hafta diliyorum...
YanıtlaSilgündüz rakısı candır, sevgiliyle içilen rakı da candır, sevgiliyle gündüz içilen rakı daha da candır :)afiyet olsun Buraneroscum. En sevdiğin kadın Ankara'dan döner dönmez, bir sofra daha kurup/kurdurup keyfini birlikte çıkarmanız dileğiyle :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim sevgili Şule, kesinlikle candır:)
SilÖlümler , hastalıklar ne yazma ne konuşma isteği bırakıyor. sıralı da olsa artık çok yaşlılardı zaten desek de ölüm ayrılığı başka bir şey. Allah rahmet eylesin..
YanıtlaSilÇok teşekkürler, yakın ve iz bırakmış karakterlerin gidişi üzücü...
Silkayıplar zaman zaman insanı uzaklaştırabiliyor her şeyden... ve insanın zaman mefhumu şaşabiliyor. Mekanı cennet olsun...
YanıtlaSilsofranız, paylaşımlarınız daim olsun:)
Çok teşekkürler, bazı yakınlıklarda iş biraz daha üzücü ve zor. Çok teşekkürler, bir yanda da insanı çağıran hayat var işte:)
SilGünler haftalara, haftalar aya dönüyor. O kadar ağrı içindeyim ki kendimden ötesini görüp düşünemediğim bir süreçteyim. Yazdıklarını okusam da sanırım bir süredir yorum yazmadım Sevgili Buraneros. En sevdiğim yazıların tabi ki Enn sevdiğin kadınla kavuşmalarınızı anlattıkların oluyor :) Yine almışsınız felekten bir gün kendinize. Ne mutlu :)
YanıtlaSilDuacıyım Sevgili KuyruksuzKedi, tez zamanda geçsin o ağrılar, yine de yorumundaki gülme işaretleri mutlu etti beni. Ne kadar acı barındırsa da yaşamın elinden elimizi çekmiyoruz, bu güzel:) Yorum yazmamış olman dert değil emin ol, buradaki bir çok insanın kalplerini ve kıymetlerini iyi bilenlerdenim sanırım, o nedenle sen mutlu ol, sağlığına kavuş yeter:)
SilMiyazaki’yi çok severim. Ortaya çıkardığı filmlerin oluşumu, karakterlerin meydana gelme süreci, olayların işlenişi, görseller, müzikler… Her şey onun filmlerinde her zaman fevkaladenin fevkindedir. Bu filmine özellikle doğum günümde gitmeye çok niyetlenmiştim ama kısmet olmadı. Aklımdan çıkmışken burada görünce tekrar biletlere bakasım geldi. :)
YanıtlaSilFilm uzun olmasına rağmen bana çok hoş 2 saat geçirtti ki bir animasyoncu olmadığım gibi daha önce Miyazaki filmi izlemiş de değilim. Senin -süreyi uzun bulmazsan- bayılacağın kesin. Bu arada geçmiş doğum günün kutlu olsun ve iyi ki bizimlesin:)
SilYine tadına doyulmaz zamanların yazısı :) Benim de dikkatimi çekmişti yazılara çok ara verdin diye.. Hayatın içinde her şey var diyorum ya, işte senin yazı da tıpkı öyle.. acısıyla, tatlısıyla, hastalığıyla, sağlığıyla her şey bir bütün.
YanıtlaSilTeşekkürler hayat diyoruz öyleyse...
Çok teşekkürler Sevgili Momentos ve elbette teşekkürler hayat diyoruz:)
SilBir süredir yazmamanın nedenini ne güzel ifade etmişsin. Ben de bir süredir yazamıyorum ve niyesini ifade edecek mecali bile bulamıyorum kendimde:) Ama zorlayacağım, iki gün içinde yeni yazı gelecek:)
YanıtlaSilSana keyifli günler diliyorum.
Ve not: e-posta yolladım. Dikkatinize:)
Çok teşekkür eder, keyifli günler dilerim.
SilVe not: Ben de cevapladım:)
Ne güzel bir gün ve böyle bir günü bu kadar sevmiş olmanız daha da güzel... Okurken ben bile mutlu oldum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, sen mutlu olunca biz de bir kez daha mutlu olduk:)
YanıtlaSilTahsin amcanıza rahmet diliyorum. Evet, ölenle ölünmüyor derler ama gel gelelim sevdiklerimizi kaybettiğimizde kolumuz kanadımız kırılmış gibi oluyoruz. Bir parçamız bizim de ölüyor sanki. Hele bir de çok sevip saydığımız ise boşlukta tepe takla dönüp duruyoruz. Kaybınız için üzgünüm. Size sabırlar diliyorum.
YanıtlaSilUmarım en kısa zamanda En Sevdiğiniz Kadın ile buluşur, yaşamın en keyifli anlarını paylaşırsınız.
Ve filme gelecek olursam, yanılmıyorsam uzun zamandır ilk kez siz salonun dolu olduğundan bahsediyorsunuz. Bu çok iyi bir haber... Boş salonda film izlediğinizi üzülerek bahsettiğinizi hatırlıyorum.
Gülümseyeceğiniz, keyif dolu zamanlar diliyorum size.
Çok teşekkürler Nazlı Hanım... Dilekleriniz için de çok teşekkürler. Evet uzun zaman sonra bu kadar kalabalıklaydım, hoş bir duyguydu. Bazı salonlardaki filmlerde yer yer kalabalık oluyor fakat benim tarzım filmler özellikle 6 nolu salonda oynuyor ve çoğu zaman sanki salonu kapatmış gibi oluyorum. Bu filmin şansı da Başka Sinema tarafından getirilmiş olmasının yanı sıra Miyazaki'yi bilen animasyon severlerin çokluğu oldu:)
SilBen de size hep gülümseyeceğiniz keyif dolu zamanlar diliyorum.
fakat yine uzun bir ara oldu sevgili buraneros..
YanıtlaSilBence de sevgili Elisabeth...
YanıtlaSilTeşekkür ederim, yeniden hoş geldin o halde:)
YanıtlaSil