Geçen hafta bir gün bu kez peynirsiz, domatessiz, kısacası hiçbir şeysiz klasik bir sahanda yumurta yemek istiyorum; bir yazım var gözden geçirdiğim, dolayısıyla kahvaltı için üşengeç bir sabahtayım, oyalanmak istemiyorum.
Bu amaçla ocağın orta gözlerinden birini en kısıkta yakıyor, döküm tavam biraz ısınınca her zamanki gibi içine kekik, biraz da kırmızı pul biber serpiyor, tatları patlasın diye, bir süreliğine öylece bırakıyorum. Klasik bir sahanda yumurta, yani!.. Fakat içimden bir çakma şef çıkıyor yine, onda bir fikrin ışığı yanıyor, beni ayartıyor ve tavanın içine üç dilim de jalapeno turşusu atıyorum; biraz çevirdikten sonra, ince bir kat, tavanın tamamını kaplayacak şekilde zeytinyağı döküyorum, bir süre sonra da yumurtayı kırıyorum; önce beyazını, kısa süre sonra da sarısını rafadan kalması için tavaya bırakırken aklım beni çeliyor ve yine de kaşar peyniri parçaları ekliyorum. Sarısı istediğim kıvama gelince de üzerine birazcık taze karabiber çekiyorum. Sonuç memnuniyet verici. Bir yandan ekrandaki yazımı düzeltirken bir yandan da beğendiğim bu tadı geliştirebileceğimi de düşünüyorum ki bu yeni ilave fikrimin müsebbibi Enn Sevdiğim Kadındır. Çünkü bir kavanoz, ilk kez tanıştığım bir reçel yapıp getirmişti bir gün bana ve onun önerisi ile de denemiştim sahanda yumurtada...
Şu hayatta en sevdiğim keyiflerden biri, bitmiş yazımı önizlemeye alıp yayındaki haliyle gözden geçirip düzeltirken, kahvaltımın ve kahvemin tadını çıkarmak... Gün Cuma ve yazı yayım saatine programlanacak az sonra. Önce kahvaltı hazırlanmalı! Bir öncekine küçük bir dokunuşla, daha havalı bir yazı başlığı ortaya çıkaracak, New Age bir sahanda yumurta olmalı bu...
Yöntem aynı, önce tava orta gözlerden birinde ısınmaya bırakılıyor, az ısınınca kekik, pul biber serpiliyor ki pul biber bu kez daha az... Sonra incecik ama tavanın tamamını kaplayacak kadar zeytinyağı ve bu kez ikisi daha küçük olmak üzere dört dilim jalapeno... O arada bir başka tavayı yine orta gözlerden birinde, küçük ateşle ortanın arasında bir yere ayarlı olarak ısınmaya bırakıyorum. O ısınırken döküm tavamdaki Jalapeno'ları kekik ve pul biberle birlikte biraz çeviriyor, sonra kavanozu dolaptan alıyor, içindeki muhteşem kırmızı acı biber reçelinden, çatal ucu ile üç ufacık miktarı tavanın değişik noktalarına bırakıyor, sonra da şöyle bir harmanlıyor tavayı, jalapenoları birbirinden ayırıyor ve pişmeye bırakıyorum. Sürekli kısık ateşte ocak bu arada ve içindeki hiçbir şeyin kızarmasına izin vermiyorum!..
O ara Türkan'dan alınmış, ekşi mayalı tam buğday ekmeklerini dilimliyor, ısınmış diğer tavama yerleştiriyorum. Biraz... ama biraz kızarmalılar....
Döküm tavada herşey yolunda, paydaşlar kıvamda... Yumurtayı kırıyorum, önce beyazı dağıtarak döküyor, sonra da sarısını rafadan kalacak şekilde orta yere bırakıyorum. Onlar coşkuyla, laflayarak, güle oynaya kıvam alırken ben de salatalık dilimleri, biber ve kekik ile tatlandırılmış zeytinlerden bir garnitür hazırlıyor, kahvemi demlenmeye bırakıyor, garnitürümün üzerinde biraz zeytinyağı gezdiriyor ve ekranımın karşısına taşınmak üzere kahvaltımı hazırlıyorum.
Gözüm bloglarda ve gazetelerdeki yazılarda, bir yandan da yayıma hazırlanan yazımdaki hataları buldukça düzeltiyor; okurken doğru gördüğüm pek çok kelimenin okuduğum gibi olmadığını ama harf eksikliğine rağmen her seferinde doğruymuş gibi okumuş olmama gülüyor, sabahın keyfini, güne eşlik eden müziğin tadını, dibine kadar çıkarıyorum. Kargalar yavru uçuruyorlar, kombinin borusunun üzerinde bugün daha genç bir kuş var ve cıvıltısı muhteşem.... Olga'nın su gibi akan, çok eğlenerek yazdığını düşündüğüm ama önceki iki kitabı ile kıyaslamayacağım romanını alıp kısa süreliğine, mesaim başlayana kadar, kanepeye çekiliyorum.
15 Haziran 2020 Pazartesi
Tatlı Ekşi Soslu Sahanda Yumurta
Etiketler:
an'larım...,
Korona Günleri,
yemekler...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Şimdi bilgisayar başından kalkıp yumurta yapıyorum kendime, bu kadar olur yani:))
YanıtlaSilAfiyet olsun o halde:)
SilDurduk yere tavada yumurta yaptım iyi mi?
YanıtlaSilİyi:)
YanıtlaSilAfiyet olsun:)