Kitap, her yılbaşı yeni bir yazarla tanıştırma geleneğimizin bir örneği olarak Mussano'ya alınmıştı. Henüz kendisiyle buluşma
imkanı bulamamış olsa da açılışı tarafımdan yapıldı.
Yılbaşı yaklaştıkça çocuklara seçilecek kitapları araştırmanın, şahsımı farklı yazarlarla
tanıştırdığı gibi hiç bulaşmadığım türleri de tanımam açısından faydası olur.
Bu yıl, Şehir ve Şehir pek çok yerde karşıma çıkması ve tanıtım yazıları dolayısıyla ilginç gelmiş ve seçim adına öne çıkmıştı. Asıl istediğim yazarın, çok istediğim kitabını tüm çabalarıma rağmen bulamayınca ikinci seçenek
olan China Miéville'in kitabını tercih etmiştim.
Ancak çocuklar için aldığım bu kitapların ve yazarların hiçbirini okumam ben. Gerçi bu geleneği bu yıl "Artık şu dünyada bir Murakami de sen oku" minvalinde bir duyguyla bozdum. Gerçi onu da son iki yüz sayfasında terk edip araya üç kitap aldım ama kendisi tamamlanmadığı için geleneğin bozulduğunun bir ibaresi de sayılmaz sanki.
Bu geleneği bozan ilk kitap Şehir ve Şehir, türünün severleri ne düşünür bilmiyorum ama tantımında yazan "Okuyucuyu sanatsal doruklara
çıkaran bir gerilim romanı," cümlesinin özellikle sanatsal vurgusundan yola çıkarsam beni, edebi anlamda herhangi bir doruğa çıkaramadı. Ancak hem polisiye hem de fantastik öyküleri seven okurlar için bu anlamda bir doruk olabilir; bu noktada benim görüşümün
özellikle fantastik öykülere uzak duruşum itibariyle hiçbir önemi yok.
Kitap öyle derin bir edebi dile de sahip değil. "Vay be!" diyeceğim derin bir cümleye rastlamadım, tüm okuma sürecim boyunca. Benim, bu arızalı tavrıma ve özellikle iki türe uzak bir okuyucu olmama rağmen kitabın keyifsiz olduğunu söylemem de mümkün değil.
Önemli ve çok
keyifle okuduğum üç kitabın ardından fazlasıyla ilginç ve verimli bir ara sıcak oldu kendisi. Sıkı kitap okuyan ve söz konusu türleri seven
okur için iki günde bitirilecek, meraklandırıcı bir akıcılığa da sahip üstelik..
Benim asıl altını çizmek istediğim ise akademik kariyeri de olan yazarın derinliği olan ve kapsamlı bir akademik tezi, didaktik ve statükocu bir öğretmen edasıyla değil de son derece başarılı bir üslupla sıkmadan ve eğlendirerek okuyana geçirmeyi başaran bir yolu seçmiş olması. Tabii ki bu bir roman: Ama olay örgüsünün altında ortaya koyulan insan grupları, ilişkiler ve elbette ki tutumları, ve bunları yazarın kendi doğrularıyla işleyişi ve dile getirişi özellikle siyasal görüşlere, işleyişlere ve politik tutumların çeşitliliğine merakı olan okuyucuya "evet ya böyle" duygusu yaratan kuramsal doğrular olarak da yansıyor.
Tümüyle kurgusal bir şehirde geçen ama şahsen bana Doğu-Batı Berlin özelinde benzer farklılıkları olan pek çok ülkeyi ve şehiri çağrıştıran Bezsel'in iki farklı ideolojiyle yönetilen iki yakasından iki polisin, bir cinayeti araştırdıkları bu "varoluşsal polisiyede" yazar: Dünyadaki göçmen
hareketleri, onların entegre olmaya çalıştıkları toplumlar içindeki pozisyonları ve o toplumun yerlileri tarafından algılanışları ile dinler üzerine çok didaktik olmayan, ana olayın akışında olağan bir şekilde yer alan derin analizler ortaya koyuyor. Tüm bu kıyaslamaları yaparken ve hikayenin alt teması olarak kullanırken asla savunduğu ideolojinin klişelerine sarılmıyor. Bir durum ortaya koyuyor.
China Miéville'in, okuyanı, yer yer kendi bakış açısından farklı düşürse de rahatsız etmeyen, kasılmayan, çok tatlı bir bilmişliği var.
Ülkemiz ve yakın coğrafyamızdaki siyasal durum ve olan biten üzerine değerlendirmeler de yapmaya olanak yaratan bu kurgusal
kitapta Türkler, İslam ve Atatürk vurgularına rastlamak da kitabı ilginç kılan bir özellik.
Şahsım için -roman olarak- hayran olunası bir
kitap olmasa da türü ve sevenlerini göz önüne aldığımda; hem polisiye, hem fantastik anlamda güzel bir bir tadı olan Şehir ve Şehir'in değerli kitaplar
seviyesinde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim sanki..
Ya da öyle olduğunu hissediyorum diyelim.
Morsalkımlarla İyi Bayramlar
2 saat önce