Mezelerin ardındaki sırasını beklediği süreçte bazen sofradaki keyif öylesinedir ki; balık akla geldiği her anda ötelenir. Anını bekler.
Akşamın altısından sabahın altısına uzanan sürecin sonunda balığın yenememe meselesi; "masada masaymış ha" özelinde, ruhun topyekün ve daha güzel doymasından kaynaklıdır.
Muhabbet ve müzik yemeklere eşlik ettiğinde masada ne varsa kısa sürede silinip süpürülür, ama yemek ve müzik muhabbete eşlik ediyorsa zaman akar; balık ya pişirilmeden kalır ya da fırında tavuk halini alır ki meselenin özü budur.
Mumlar biter yenileri yakılır.
Sabah ezanı okunurken, gün en güzel renklerine bürünürken, balık sebze yatağında çoktan uykuya dalmıştır. Dondurucuda yerini alır.
Sabah ezanı okunurken, gün en güzel renklerine bürünürken, balık sebze yatağında çoktan uykuya dalmıştır. Dondurucuda yerini alır.
Birinci halde masanın sohbet kısmından hatırda kalacak tadlar olmaması sebebiyle sadece yemeklere ve rakıya yumulunmuş olur. Onlarla dostluk kurulup tadları çıkarılır.
Sabahında kurulan cümle genellikle şudur : "Ne vardı o kadar yiyecek, her şeyi peşpeşe dizecek..."
"Of başım, of midem!"
Sabahında kurulan cümle genellikle şudur : "Ne vardı o kadar yiyecek, her şeyi peşpeşe dizecek..."
"Of başım, of midem!"
İkinci halde ise her daim baki kalan hoş bir sadadır.
Üstelik denizden güneş toplanır.
Sabah yatıldığında sabah uyanılır ki yatak yorgan çoktan uçan halı olmuştur.
Üstelik denizden güneş toplanır.
Sabah yatıldığında sabah uyanılır ki yatak yorgan çoktan uçan halı olmuştur.
e donakalsın vallahi o zaman!
YanıtlaSil