Erasmusun bir genç için, tıpkı farklı dinlerden insanların o dinlerin her birinin kutsalına giderek yerine getirdikleri ibadetin eş değeri nitelikte bir olgu olduğunu düşünenlerdenim. Buradaki kıyaslama eylemin kutsallığının ötesinde, değerini ortaya koyan bir benzetmedir, yanlış anlaşılmasın! Ki Erasmus tekrarlanabilme olanağı olmayan bir durumdur. Yani tüm yaşamınız süresince belli bir döneminizde, tek bir kere yapabileceğiniz bir keyiftir. Elbette insan, yaşamı boyunca çok kereler yurt dışına çıkabilir. Hatta uzun yıllar yurt dışında yaşayabilir. Bunların her biri kendine has özellikleri içinde barındıran keyifli hallerdir. Oysa Erasmus, tüm bu yaşama hallerinden daha özel olanakları içinde barındıran, tüm bunlardan daha farklı ve daha değerli bir taddır. Çünkü Erasmus size bulunduğunuz ülkenin insanı gibi yaşama, o yaşama biçimini tanıma olanağı sağlarken aynı zamanda, ders ve iş yükünün azlığından ve sözünü edeceğim çevresel koşullardan dolayı gezmeniz, eğlenmeniz, (belki) ilk yurt dışı tecrübenizi yaşarken aynı anda pek çok farklı ülkeden insanla tanışıp ilişki kurmanıza olanak sağlar. Üstelik de cebinize başkası tarafından koyulmuş para ile..
Bunun sadece bizim gibi gezme olanakları kısıtlı, bu kültürü yeteri kadar edinememiş ülke insanları için geçerli bir durum olduğunu sanmayın! Erasmus, Avrupa'da yaşayan her genç için aynı değerdedir. Hazır bu cümleyi kurup bu kıyası yapmışken, diğer Avrupa ülkelerinden Erasmus öğrencilerinin Barselona'daki durumunu anlatan, sizi fazlasıyla motive edecek, heyecan ve hevesinize katkı yapabilecek İspanyol Pansiyonu adlı filmi izlemenizi öneririm.
Şimdi gelirsek tavsiyeler kısmına... Söyleyeceklerim, genel olarak hangi ülkeye gideceklerse gitsinler her Erasmuscu'nun kulağına küpe olması gereken şeyler... Aslında bir öğrencinin Erasmus süreci, üniversiteye kayıt yaptırdığı gün başlamalı. O kaydı yaptırırken "ben Erasmus yapacağım" hedefini önüne koymalı. Hatta daha en başta, henüz tercihlerini yaparken, seçeceği okulların ikili anlaşmaları olup olmadığını göz önüne almalı. Şu sınıfımdayken ve şu dönemde Erasmus'a gideceğim diye bir yol haritasını en baştan çizmeli. Öncelikle okulunun imkan tanıdığı ülkeler üzerine emek vererek bir araştırma yapıp, kendi öncelikleri açısından en elverişli ülke ve şehir için karar kılmalı... Zaten Erasmus sınavına girip sonuçların açıklanmasından sonra da önünüzde uzun bir dönem oluyor. Bu dönem de, hakkı verilmiş bir Erasmus süreci yaşayabilmek için çok iyi değerlendirilmeli! Eğer yabancı dil konusunda eksiklikler varsa; oraların keyfine iyice varabilmek, farklı uluslardan gelmiş diğer Erasmuscularla nitelikli ilişkiler kurabilmek adına çalışıp takviye yapılmalı.* Gidilecek ülkede görülecek yerlerle ilgili planlar önceden şekillenmeli. İnternet üzerinden araştırmalar yapılıp rotalar çizilmeli, her şehrin resmi sitesinden gerekli bilgiler alınmalı, konaklanacak yerler* konusunda bilgiler edinilmeli. (*bkz: yazının sonundaki yararlı linkler bölümü)
Zaten, bütün bir yaz boyunca uyuyan bir ağustos böceği değil de önerdiklerimi yapan, bu uğraşların ve sonuçlarının tadını seven biriyseniz, heyecan içinizden taşıyorsa, mesele yok. Ama hep elini tutacak birilerini arayan, onlarsız bir şey yapamayan, planlarını onlar üzerine kurduğunda ve o dağlara karlar yağdığında planlarından vazgeçip bahaneler üreten biriyseniz, "onların sinemaları acaba nasıl, bir klasik konserde burada izlesem, tiyatrolarında bir oyun seyretsem, şu müzelerine bir göz atsam, şu sergiyi gezsem, bu birayı denesem, eğitimime katkı için bir konferansa katılsam" gibi heyecanlarınız yoksa... sokaklarını, mahalle aralarındaki hayatları, yerel lokantalarındaki yerel tatları, kitap satan dükkanlarını merak etmiyorsanız... ben sadece bara gider içerim, kızlar da nasılsa boynuma atlar diyor ve bunun hayallerini kuruyorsanız, Erasmusa hiç gitmeyip de şehrinizde kalsanız daha iyi edersiniz.
Bir de; gittiğiniz yerlerde bulunduğunuz ortamlarda, ara sıra da olsa, cebinize para koyarak böyle bir keyif yaşamanıza olanak yaratan ülkenizin tanıtımı için çaba göstermelisiniz. Zaten gezip tozmak, o parti senin bu parti benim, o bar senin bu bar benim dolaşmak için fazlasıyla vaktiniz var. Her Erasmus öğrencisi yola çıkmadan önce şehrindeki Tourism Information bürolarına giderek, gittiği ülkede kendince önemli sayacağı insanlara vermek üzere ülkemizi, şehrini anlatan İngilizce hazırlanmış tanıtım broşürlerinden, kitapçıklardan çokça almalı! Bu anlamda hiç bir sorun yaşamıyorsunuz, bu bürolardan dilediğiniz kadar broşür ve poster alabiliyorsunuz, üstelik de cebinizden kuruş çıkmıyor. Erasmusa gidiyorum ve bunlar orada yapacağımız tanıtımlar için gerekli dediğinizde, "dükkan sizin" diyorlar, merakınız olmasın.
Yine gideceğiniz ülkede başta Erasmus Koordinatörünüz olmak üzere süreç içinde tanışıp arkadaşlığınızı devam ettirmeyi düşüneceğiniz insanlar için de küçük küçük hediyeler almanız fazlasıyla yararınıza olacaktır. Örneğin biz Nilüfer'in 12 Düet CD' sinden bir kaç tane almış, koordinatörümüz Iwona için de el yapımı, camdan, rengini özellikle turkuaz seçtiğimiz bir mumluk götürmüştük.
Özellikle ilk günlerinizde Language Exchange'lerde mutlak olmaya çalışmalısınız; farklı ülkelerden ve okulunuz dışından pek çok öğrenci ile tanışmanıza olanak yaratan, bir bira, kola ya da kahveyle geçiştirebileceğiniz, ekonomik ve önemli partilerdir.
Özellikle altını kalın kalın çizmek istediğim bir şey daha var: Erasmuscunun dostu Ryanair. *
Mutlaka sık kullanılanlarınızda yer almalı ve şimdiden incelemeye başlamalısınız. Çünkü Erasmusa gidip de Ryanair olanaklarından yararlanmayanı dövüyorlar! Önemli kentlere 6-10 euroya uçabilme fırsatlarının yanı sıra, maksimum 150 euroya en az altı ülkeye uçup tekrar bulunduğunuz ülkeye dönme olanağınız var. Bunun için tabii ki biraz emek vermeniz, sürekli takipte olmanız ve planlarınızı önceden yapmanız gerekiyor.
Bahar döneminde gidecekler için ise okulun kapanışının ardından boş bir dönem var. Bu bölümü interrail yaparak değerlendirebilirsiniz. Hazır elinize D tipi Schengen vizesini geçirmişken, cebinizde Erasmus öğrencisi olduğunuzu belirten kimlik kartı varken, bunların olanaklarından geri durmayın derim ben. Belki bir daha bu kolaylıkla vize alabilme şansı bulamayacaksınız.
Yine altını çizmem gerekir ki interrrail planlarınızı da çok önceden yapmalısınız; özellikle iletişim kurmakta, arkadaş edinmekte çekingen biriyseniz.
Bu işleri tek başıma yapacak cesaretim yok diyorsanız da; çok önceden, belki de yola çıkmadan önce bu tür niyetleri olan insanlarla iletişime geçip ortak planlar oluşturmalısınız. Henüz Erasmus yapacağınız ülkeye gitmeden önce o ülkede arkadaşlar edinmeniz, onlarla iletişim halinde olmanız da fazlasıyla yararınızadır. Olursa olur, olmazsa ben tek başıma da yaparım diyorsanız, yapacaklarınız konusunda inatçıysanız, ben de size "helal olsun!" derim.
Şu son durumdan yola çıkarak şunu da belirtmek isterim: Eğer arkadaş bulamadığında tek başına bir yerlere gidemeyen biri iseniz, Polonya'ya gidecekler için önerebileceğim bir tur şirketi var. Ryanairle program yapıp denk düşüremediğinizde, ya da bilmediğim ülkede kendi başıma ne yaparım korkularınız varsa, Viyana, Prag, Amsterdam, Paris, İtalya turlarına bol miktarda Türk öğrenci ile birlikte katılabileceğiniz Mastertour'u takip edin. Tur başlangıçları Krakow'dan olduğu için, eğer Polonya'nın farklı bir kentindeyseniz, bir gün önceden Krakow'a gelerek başta Auschwitz olmak üzere şehri mutlaka gezmenizi öneririm.
Erasmus için Polonya'ya gidecekler; Krakow, Torun, Wroclaw, Varşova ve Gdansk'ı mutlaka görmeliler. Bir de Erasmusa gitmeden önce ya da gittiğiniz ülkede kesinlikle bir fotoğraf makinesı edinin ve süreç boyunca bol bol fotoğraf çekin. Onları internet üzerinden paylaşın. Aileniz sizi oradan takip ettiğinde mutlu olacaktır, emin olun. Hele bir de, ara ara yaşadıklarınızı anlatan küçük küçük yazılar yazarsanız, değmeyin keyiflerine... Aslında sizden sonra gideceklere kılavuz olması anlamında büyük bir iyilik ve bence bir sorumluluktur da yazmak! O yüzden deneyimlerinizi mutlaka paylaşın.
*Ryanair'in sitesine girdiğinizde sağ üst köşeden Erasmus ülkenizi seçip, o ülkeden olan uçuşları görebilirsiniz.
*Yararlanabileceğiniz Linkler:
Dil İçin: Hem İngilizcenizi geliştirmek hem de gideceğiniz ülkenin dilini en azından günlük ihtiyacınızı karşılayabilecek derecede öğrenmek adına, pratik yapma olanağı da tanıyan son derece işlevsel bir site: LIVEMOCHA (Bu siteyle ilgili olarak daha detaylı bir yazı okumak isterseniz şuraya bir göz atabilirsiniz.)
Konaklamalar için: HOSTELWORLD ve HOSTELBOOKERS
Gezeceğiniz yerlerde önceden arkadaşlar edinebileceğiniz, bir anlamda konaklamayı bedavaya getirebileceğiniz, bu anlamdaki yardımlaşmalara olanak yaratan önemli bir site: COUCHSURFING
PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 FINNEAS O'CONNELL
44 dakika önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder