sığırcıklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sığırcıklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2025 Pazar

Hüzün

Muhteşem bir yaz sabahı, saat 05:43. Sığırcıklar yazlığa gelmiş durumdalar, güneş henüz yok.

Hummalı bir çalışma var bir kaç gündür.

Çatıdan çıkıp aşağı doğru uçuyorlar, bir süre sonra da gagalarında taşıdıkları çalı çırpı ile ve tam anlamıyla koordinatlarını belirlemiş bir uçak gibi yükselerek gelip çatıya giriyorlar ve malzemeleri bırakıyor, sonra tekrar çıkıp alçaklara konuyorlar,

ve bu kargo sürecini izlemek keyif veriyor.

Bir de tehlike var. Kargalar! Onlar kötücüller, serçeleri yakalayıp yiyorlar. Bu yiyorlar kısmından çok emin değilim, bir kez bir karganın bizim çatıya dalıp ağzında serçe ile çıkıp karşı binanın çatısına konduğunu ve ağzında çırpınmakta olan ve imdat diye bağıran serçenin halini gözlerimle gördüm ve kargalara kızdım, soğuğum.

Sığırcıklar daha güvenli bir yere taşındılar diye düşünmekteyim şu an. Ve yazının tam burasında kalkıp salona geçiyorum. Balkon korkuluğu ve pencere camı pırıl pırıl. Bu sığırcıkların her yıl geldikleri yazlıklarını terk ettikleri demek!?

Tamam başıma iş açıyorlardı, hergün temizlemek zorunda kaldığım camları ve balkon korkuluğunun metal kısımlarını silmek canımı sıkıyordu, ama alışmıştım da, yıllardır tekrar eden bu göç artık son mu buluyordu? Üstelik çatı aynı zamanda doğumhaneydi, bebelerin ilk uçuşlarını izlemek keyifliydi ve bu yıllardır tekrarlanan bir güzellikti.

Bir ıssızlık çökmüştü çatıya,

ve pencereme uğrayan tek bir sığırcık bile yoktu bu sabah.

Oysa kızsak bile varlıkları ve her yaz mevsiminde göçüp bizim çatıya yerleşmeleri, tıkırtıları kulağa hoş geliyordu. Şu an için elimde sadece geçen yaz çektiğim fotoğrafları var. Özlemedim keretaları şu iki gün içinde desem yalan olur; her ne kadar tertemiz duruyor olsa da pencere camım ve balkon korkulukarımın cam ve metal kısımları, sevinemiyorum. Ve şu an çatıda güvenilir bir noktaya saklanmış olduklarını düşünmek istiyorum.

**

Bir minik cıvıltı duyuyorum, yazının tam da burasındayken. Çalışma masamdan kalkıyorum. Sesin bir serçeye ait olduğunu bilsem de bir umut salona geçip balkon korkuluğuna bakıyorum.

Hâlâ tertemiz...

Saat 06:17, yazıya ara veriyorum. Günün takibindeyim,

sessizlik umut vermiyor olsa da...

**

Saat 09:11 tekrar salon penceremin önündeyim. Balkon korkulukları pırıl pırıl. Endişem gittikçe artıyor. Ya kargalar topluca daldılar çatıya ve malı götürdüler, ya da sığırcıklar çatıda daha iyi savunma yapılabilecek bir alana yerleştiler. Kahvaltı tabağımı hüplettim, kahvemin keyfindeyim. Hava kapalı, acaba diyorum, bu nedenle mi çıkmıyorlar çatı arasındaki evlerinden? Bense müzik dinleyip kahvemin tadını çıkarıyorum. Bu eylem nispeten olsa da endişemi geri iteliyor. Deniz sakin hava kapalı.

Hâlâ...

**

Saat 09:33, evden çıkıyorum. İskeleden müzik sesi geliyor. Bir etkinlik olduğu mutlak. Kahvemin -soğumuş- son yudumları, hazırım ve bir kaç dakika sonra dışarıdayım! Her ihtimale karşı fotoğraf makinemi yanıma alıyorum.


1.Bölümün sonu!

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP