Tanrıçalar arasından ayırdığım, ayrı baktığım, adı benim hayatımda fazlası ile yer tutan biri var: Artemis.
*
Bu cümleyi bir kaç yıl önce Antalya Müzesi'nde Artemis heykelinin önünde kaldığımız süreçte hissediyor ve aynı cümleyi o güne dair blogda yazdığım anlatıda -altını çizercesine- tekrar ediyorum... ve aynı güne dair yazının içinde yine yılların çok öncesinden bir tanışıklığa ve sürece dair hissiyatlarımın kelimelere döküldüğü aşağıda, çerçeve içinde yer alan metin ortaya çıkıyor.
Ve dün severek takip ettiğim genç blogger'lardan biri olan Kayıp Fısıltı'nın Yunan Mitolojisi 7: Echo ve Narcissus* başlıklı yazısını okumam ve orada Artemis ile karşılaşmamla birlikte kendimi zaman tünelinde buluyor, onun yarattığı hortuma kapılarak da çoookkk uzun yıllar öncesine gidiyor ve dönüşte yazıya şöyle bir yorum bırakıyorum:
Sonra, vardığım geçmişte kaldığım süre içinde acabalar zihnimde fır dönüyor, yaşıyorsa O'na ulaşabilirim umutlarım el çırpıyor, sürekli "Hadi!" diyerek de geçmiş ve şimdiki zaman tanrı ve tanrıçalarının pek çoğu; elimizden geleni ardımıza koymayız manasında beni sürekli teşvik ediyorlar.
Evet Sevgili Blog Dostlarım, olur ya ülkede çok nadir olarak birine koyulması muhtemel bu adla bir şekilde rastlaşırsanız ya da daha önce rastlaştıysanız, O'na sorun, anlatın ve o ise, mümkün olursa bana bir şekilde ulaşmasını sağlayın.
Ve bu heyecana ortak olun, lütfen.
Ve dün severek takip ettiğim genç blogger'lardan biri olan Kayıp Fısıltı'nın Yunan Mitolojisi 7: Echo ve Narcissus* başlıklı yazısını okumam ve orada Artemis ile karşılaşmamla birlikte kendimi zaman tünelinde buluyor, onun yarattığı hortuma kapılarak da çoookkk uzun yıllar öncesine gidiyor ve dönüşte yazıya şöyle bir yorum bırakıyorum:
Ne iyi ettin de mitolojiye girdin... Bu yazıda benim açımdan çok ilginç bir karakter var. Daha önce gündelik hayatında ya da etrafında rastladın mı hiç, bilemem. İlkokuldayken bir kız arkadaşım olmuştu, aile amcamın arkadaşlarıydı, biz de onunla kolayca kaynaşmıştık ve sonra bir süre mektuplaşmıştık; adı Artemis'di. Ondan sonra hayatımın hiçbir evresinde -ilginçtir- başka bir Artemis'le karşılaşmadım.
Sonra, vardığım geçmişte kaldığım süre içinde acabalar zihnimde fır dönüyor, yaşıyorsa O'na ulaşabilirim umutlarım el çırpıyor, sürekli "Hadi!" diyerek de geçmiş ve şimdiki zaman tanrı ve tanrıçalarının pek çoğu; elimizden geleni ardımıza koymayız manasında beni sürekli teşvik ediyorlar.
Evet Sevgili Blog Dostlarım, olur ya ülkede çok nadir olarak birine koyulması muhtemel bu adla bir şekilde rastlaşırsanız ya da daha önce rastlaştıysanız, O'na sorun, anlatın ve o ise, mümkün olursa bana bir şekilde ulaşmasını sağlayın.
Ve bu heyecana ortak olun, lütfen.
*
Bir gün en amcam, Ankara bürokrasisinin kıymetli insanlarından, ölümü taze bir arkadaşının eşi, oğlu ve kızını misafir olarak getirdi evimize.
Kültürel değil de sınıfsal ve sosyal fark tartışmasızdı aramızda.
Bunu hiç hissettirmediler.
Beğendiğim bir kız vardı; aykırılığını seviyordum.
Ama bu da çok tatlıydı, değişikti, Ankara'lıydı.
Kalbim attı.
O da ilkokul 3.sınıftaydı.
Oyunlar oynadık. Çok sohbetler ettik. Okuduğumuz kitaplardan konuştuk. Her gece uyurken tavanlara bakıp boynumdaki kolyeyi iki parmağımın arasında çevirdim.
Sonra gittiler.
Yanağımda bir öpücük, hafızamda kısa kesilmiş içe kıvrık saçlar, siyah gözler, esmer bir ten, ve yere dizlerimiz üzerinde yan yana oturup üzerinde bir şeyler çiziktirdiğimiz orta sehpa ve bir ad kaldı.
Sonra mektuplar geldi... gitti.
Son yazan oydu.
Ben bu tür konularda hassas değildim, yazmadım.
Sonra, anladım ki kadınlar hassas.
Niyetinizi doğru okusalar da...
Artemis'di adı.
Dip Not:Yıl 1969 ya da 1970'di, Ankara'dan gelmişlerdi, yanlış hatırlamıyorsam, abisinin adı Serdar'dı ve babaları yeni ölmüştü; enn amcam yas sonrası bizim şahane kalabalığımız onların boşluğuna iyi gelir düşüncesiyle sanırım, sömestir tatilinde bize getirmişti.
Yunan Mitolojisi 7:Echo ve Narcissus*