Leonard Stettnisch etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Leonard Stettnisch etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2024 Perşembe

İkinci Kez İzlemeyi Düşündürten Film

Çoğunlukla sinemanın Piazza AVM'deki salonlarına giderim ve standart salonum 6'dır; çünkü, Başka Sinema filmleri o salonda oynar ve salon adı özeldir.

Bu kez öyle bir şansım yok ve film Yeşilyurt AVM'de ve enteresan bir şekilde o da salon 6'da.

İstasyona yürürken fikrim mahalle esnafına para kazandıralım, buralarda bir şeyler atıştıralım, diyor; ancak benim niyetim belli ve net.

Trendeyim, mesafem yakın. Hava yaz tadında montum sırt çantamın askısında. Avrupa Filmleri Haftası'nda her gün aşındırdığım istasyondayım ve iniyorum.

Filme epeyi sürem var lakin kararsız başım nerede yesek konusunda fır dönüyor.

Işıkları geçip AVM'den içeri süzülüyorum. Fikrim çark etmiş durumda: Önce açlığımızın gönlünü yapalım, çıkışta da şımartalım kendimizi. Bir anda bünyemin tamamından kabul sesi geliyor ve Migros'tan kapıyoruz börekleri; bir de şekersiz, mavi kutulu, buz gibi yeni kolayı. Şimdi sinema katına ve önce bilet.

Halk günüymüş, o nedenle indirimli bilet. Bir indirim de sürekli müşteri hakkı için ve bir indirim de yaş haddinden... Üste para almama ramak kalmıştı ki yeter diyorum. Salonda 5, 6 kişiyiz ve ben bu sinemada da vazgeçilmez koltuğum D-4'deyim; az önce yeme içme katının hoş koltuklarında böreklerimizi götürdük.

Bir sürü reklâmın ardından "Ve film başlıyor," anonsu.

Hoş bir açılış sahnesi ve çok hoş bir öğretmen.

 
Filmin her saniyesine bayılıyorum. Küçük oyuncular muhteşem. Sistemin onlara sağladığı olanakları dibine kadar kullanıyorlar. Ve bir de okul gazeteleri var ki yayın kurulu pek cabbar. Okulda da demokrasinin kuralları sonuna kadar işliyor. Yönetmen İlker Çatak'ın izleyiciyi tüm olayların yakın tanığı, daha çok da tarafı yaparak filme katan yönetim anlayışına bayılmış durumdayım. Kamera açıları, yer yer aksiyonlar ve onların perdeye yansımaları şahane. Elbette içinde demokrasi rüzgârları esen, suça el koyan öğretmen rolündeki Leonie Benesch ve öğrenci Leonard Stettnisch arasındaki çekişme filme enfes de bir aksiyon katıyor.

Oysa görünüşte bu aksiyona sebep olan şey ne kadar basit bir olay! Ülkemizde yaşansa şıp diye çözülebilir!

Belki de görmezden gelinebilir...

Film arası reklam bombardımanı ki bu durumla ilk kez karşılaşıyorum; reklamlar bitmek bilmiyor ve o kadar beklememize rağmen ışıklar yanmadan, bize dışarı çıkma fırsatı vermeden filmin ikinci yarısı başlıyor.

Ben de bir yaşıma daha girmiş oluyorum.

Çünkü ışıkların yanmadığı, reklamların filmin ikinci yarısının öncesine bırakılmadığı bu hâl daha önce rastlamadığım bir durum.

Bunu da ekonomimizin geldiği noktaya bağlıyorum. Sonuçta salonlar maliyeti çıkarabilecek kadar dolmuyor. Ve muhtemeldir ki bir Türk şirketi olsa çoktan dükkânları kapatmıştı diye düşünüyorum.

Filmi çok ama çok beğeniyorum, filmdeki adıyla Carla Nowak'a hem bir kadın hem de bir öğretmen olarak zaten bayım bayım bayılmış durumdayım. Ve yönetmene ve de tüm oyuncu performanslarına da...

Tüm bunların toplamı da içimde bu filmi bir kez daha izleme duygusu yaratıyor ki bu hayatımdaki nadir durumlardan biridir.

Eğer gerçekleştirebilirsem bu hâli, kendimi o gün,

çok ama çok şımartacağım.

Filmin gözlerime göz yaşı damlaları sıraladığı iki kişilik bir final anı var ki tadından yenmiyor, iki kişilik sahnedeki oyuncu performansları muhteşem...

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP