Oktay Mithat Paşa Kız Lisesi'nin erkek öğrenci almaya başlayan orta kısmından sınıf arkadaşım. Ele avuca sığmayanlar ekibinden... Ben Şanlı Lisem 19 Mayıs'a devam ederken, O Sanat Lisesi'ne devam ediyordu. Sonrasında ise Polis olmayı seçmiş olduğu ve artık İstanbul'da yaşadığını öğrenmiştim. Uzun yıllar görüşemedik, oysa İstanbul/Aksaray Emniyet Müdürlüğü'nde görevliymiş ki iş için İstanbul'a gittiğimde Aksaray'daki dayımların mağazasına uğrar, kuzenlerle de epeyi laflardık. Sonra onun emekli olduktan sonra bir yurt dışı hikâyesi var. Velhasıl aradan uzun yıllar geçtikten sonra, yabancı uyruklu sevgilisi de ölünce, ülkeye geri dönüş yapmış ve arkadaşlığımız kaldığı yerden devam eder olmuştu.
Şu aralar arabasına aşık, bir de bisikletine.
Heveslisi çok, poz poz fotoğraf çekiyor, gelen geçen. Önünde duran, poz verip çektiren insan sayısı bol. Sosyal medyada epey popüler olmuş. Dedim fotoğrafları parayla çektir, dedi ki yoh yoh.
O zaman dedim, hazır temizlenip parlamışken BMW, ben fotoğrafları çekip blogumda yayınlayayım. Ama demedim biz BMW'ye doğduk diye. Özellikle radarla olan maceralarımız dilimin ucuna gelse de...
Geçti o gözükara yıllar oldu mazi, deyip sustum.
Arabasına şiddetli bir tutku ile aşık arkadaşımın sosyal mecralarda yayınlanan BMW'sinin fotoğraflarının tadını çıkarışını dinledim zevkle. Sonra araba pırıl pırıl haliyle aynı yerinde kaldı, o bisikletiyle devam etti, ben de yürümeye devam. Evin önünden geçerken fikrim değişti, yolu uzattım, derken benden önce bisikleti ile yola çıkan Oktay'la tekrar karşılaştım. Deniz Kızı Kafe'nin karşısındaki parkta oturuyordu. Migros'a koştum, soğuk içecekler ve kuru pastalar aldım. Anılara ve memleket hallerine bir girdik, kolaylıkla çıkamadık.
Şu aralar arabasına aşık, bir de bisikletine.
Heveslisi çok, poz poz fotoğraf çekiyor, gelen geçen. Önünde duran, poz verip çektiren insan sayısı bol. Sosyal medyada epey popüler olmuş. Dedim fotoğrafları parayla çektir, dedi ki yoh yoh.
O zaman dedim, hazır temizlenip parlamışken BMW, ben fotoğrafları çekip blogumda yayınlayayım. Ama demedim biz BMW'ye doğduk diye. Özellikle radarla olan maceralarımız dilimin ucuna gelse de...
Geçti o gözükara yıllar oldu mazi, deyip sustum.
Arabasına şiddetli bir tutku ile aşık arkadaşımın sosyal mecralarda yayınlanan BMW'sinin fotoğraflarının tadını çıkarışını dinledim zevkle. Sonra araba pırıl pırıl haliyle aynı yerinde kaldı, o bisikletiyle devam etti, ben de yürümeye devam. Evin önünden geçerken fikrim değişti, yolu uzattım, derken benden önce bisikleti ile yola çıkan Oktay'la tekrar karşılaştım. Deniz Kızı Kafe'nin karşısındaki parkta oturuyordu. Migros'a koştum, soğuk içecekler ve kuru pastalar aldım. Anılara ve memleket hallerine bir girdik, kolaylıkla çıkamadık.