BİR Günlükleri- AŞK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BİR Günlükleri- AŞK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2025 Pazartesi

BİR Günlüğü 20- AŞK



20 Nisan benim doğum günüm.

 Bu tarihe bayılırım.

Burcuma da...

Bir tek gününde bile uzun, hazırlıklı ve katılımlı bir kutlama yapmamışımdır, yapmam da.

Yine olağan günün olağan kişilerinden telefonlar geldi.

Bir de mesaj vardı, saat 24'ü tam bir dakika geçe ulaşan,
ve sonunda mavi kalp olan.

Ve şu kelimelerden oluşmuş bir cümle: Doğum günün kutlu olsun, iyi ki doğmuşsun. Seni seviyorum.

Görünüşte iki üç cümlelik bir ifade!

Uyanıktım, bilgisayarım açıktı ve bu yazı için fotoğraf seçimini yapmış, başlığı yazmış ve en üstteki fotoğrafı yerleştirmiştim; mesaj telefonuma düştüğünde.

Kaç kez okudum, kaç kez gülümsedim,

ama bir yanıt vermedim. Bencilce ve doya doya keyfini çıkardım. Bir film şeridi gibi aktı O'nlu hayat... ve hiç eksilmedi gülümsemem.


Yazının başlığına AŞK yazdım. İçim öyle yaz dedi ona uydum. Oysa tüm hayatım boyunca hiçbir ilişkimde şu sözcükler yoktur, yine de olmayacaktır; aşk, aşkım, canikom, cankuşum gibi. Ama, Seni Seviyorum baş tacımdır, kullanmaya bayılırım. İçimden kopar bir akarsu gibi,

akar... akar... akar...

Saat 16'da buluşmak üzere anlaşmıştık, hâlâ mesajına bir yanıt vermemiştim. 15:30'da evden çıktım. Çok yakındaki ve sevdiğim çiçekçiye doğru yürümeye başladım. Niyetimde bir demet mavi renkli çiçek almak var; küçük bir demet, ekstra hiç bir ilavesi olmayan.

Sade ve saf...

Vardım çiçekçiye ki kapalı, üzüldüm. Hevesliydim. O'nu çok seviyordum ve sırt çantamdan o çiçekleri çıkarıp, afacan ve hiç büyümeyen gülümsememle O'na uzatmak istiyordum. Üstelik bu her seferinde yaptığım bir şey değildi, bazenlik bir durumdu ve bir hikâyesi olurdu.

Denize doğru yürümeye başladım. O sırada tüm evlerin bahçelerinde gözlerim. Yeşilden öte bir şey görünmüyor. Bizim evi geçtim ki solumdaki bahçeden dışarı sarkmış beyaz çiçekleri olan meyva ağacı fısıldıyordu bana, o ara Disko da yanaştı, ben küçük ve beyaz çiçekli bir dalı kopardım. Onu sırt çantama koydum ve Disko ile çak yaptık.

Enn sevdiğimiz mekâna doğru yürüyorum, o da ramazanda dekorunu yeniledi ve bence çok da şık oldu.

Enn Sevdiğim Kadın bir işi aradan çıkaracak ki benim mıntıkada, mekândan içeri giriyorum. Çok hoş ve her zamanki masamızın olduğu yere, yeni ve hoş koltukların olduğu kısma geçip oturuyorum. Bir kaç dakika sonra O geliyor, eski kapıya doğru geçiyor ama o kapı yok. Ben hamle yapıyorum ve o sırada fark ediyor kapının yeni yerini, elbette sarılmaca ve elbette öpüşmece... Meze dolabı muhteşem, meze dolabının yeni yeri de... O halde dolabın başına. Repertuar çeşitlenmiş, deniz ürünleri çoğalmış. Son kararlarımızla birlikte artık masamıza geçebiliriz. İki çok minik ve sevimli kedi ve anneleri ile tanışıyoruz. Ve masa donanıyor... Çantamdan beyaz çiçekleri olan dalı çıkarıp O'na uzatıyorum. Çiçekçimin kapalı olduğunu da belirterek... Elbette biliyorum, uzattığım bomboş bir dal parçası bile olsa yanağıma bir öpücüğün kondurulacağını...


Masamız donatılıyor. Yeni rakı yok, ama Yeni Rakı'nın diğer kardeşleri var; Kulüp Rakısı'nın yeni versiyonunda karar kılıyoruz. O'nu içmeyeli çok uzun zaman olduğunu fark ediyorum. Oysa babamların kuşağın starıydı. Üzerine bolca konuşuyoruz, babamın ve arkadaşlarının masaları üzerine... ve bir anda dalıveriyorum zamana ve neler neler anlatıyorum. Ve babama artık rakı ve bira içebilecek yaşa vardım mı, iznin olur mu dediğim günü... O'nun enfes cümlesini.


Son yudumları içiyoruz. Yine dakikalar su olup akmış, günün ruhları yükselten saatleri devam ediyor, toparlanmaya başlıyoruz. Ödemeyi yapıyor, garsonlarımıza teşekkür ediyor, onları boş geçmiyor, sevdiğimiz mekândan ayrılıyoruz. Durağa doğru yürümekteyiz, ilk tanıştığımız yıla dönüyoruz ve bu restorana ilk geldiğimiz güne... Etrafın bu kadar bina ve mekânla kalabalıklaşmadığı yıllara...

Kelimeler fotoğraflara dönmüş durumda, o kadar net hatırlıyorum ki dışarıda usul usul yağan yağmuru, biz dışında bir kaç masanın dolu olduğunu, sokaktaki ve denizdeki sakinliği, O'na hayranlıkla bakışlarımı, kelimelerinin insanlığını...

O kadar çokkk ki!

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP