Camın ardından ve masamdan dışarı bakıyorum. Deniz... Ondan ilham alsam mı diye aklımdan geçiriyorum. Bu ilhamla da bir kış yazısı yazsam mesela. Dün çok hoş bir şey oldu aslında. Küçük oğlum, ona tırtıl lakabını ben takmıştım. Ateş gibi bir bebeydi ve hâlâ da ateş gibi bir genç. Dün telefon açtı. Kız arkadaşıyla sahil yürümesi yapıyorlardı. Bizim evin önünden geçerken de beni aramıştı. İlk karşılaşmamız olacaktı; bu güzel ve tatlı hanımefendiyle... Dedim oğlum, sizi bir akşam yemeğine götüreyim, şimdi nevralji ile meşgulüm. Elbette demedim, on domdom kurşunu yesem de demezdim. Oğlum sırım gibi, boy bos onda, atak ve çalışkan da. Kızın fotoğrafını göstermişti bana, deprem kutularını hazırlıyorlardı, Hatay'a kadar götürdüler onları, kutuları hazırlarken tanışmışlardı, onda da boy bos tavandı. Bugün hava kapalı, gece fena yağdı yağmur. Sanki kıştaymışız gibi bir renk etrafta. O sıra önüme çıktı yazıdaki bu fotoğraf, dedim günü en iyi o anlatır. Ben susayım o halde dedim ve fotoğrafı oturttum yazının orta yerine...
Nevralji ile yemek yeme anları dışında aramız iyi, huyunu kaptım ve ona uyuyorum şimdilik. İlaç baskılayacak gibi ki yeme anları dışında hayatıma pek müdahil değil. Onun pek müdahil olmayacağı yiyeceklerle idare ediyorum durumu. Bir kaç gün daha idare ederim sanırım. Sona duruma göre Oğuz'a giderim. Sonra o ne derse o, ki nevraljim ilk ortaya çıktığında konuyla ilgili doktora gönderen o olmuştu. Ve şükür ki bir hap bugünlere güle oynaya getirmişti beni. Umutluyum,...
Güneş çalışma odamın jaluzilerinde. Pırıl pırıl. Şu an beni rahatsız eden bir şey yok. Sabah 06:14. Yatağa dönmekle dönmemek arasındayım. Kafayı yastığa koyduğumda uyuyacağımdan emin olsam döneceğim. Çatıya yerleşmiş kuşlar işbaşında. Sürekli çıkıp bir süre sonra dönüyorlar, sanırım kahvaltı hazırlıkları. Yazarken r'ler için sürekli geri dönüyorum. O tuşa biraz daha güçlü basmam gerekiyor. Oysa toplu iğne işçiliği ile tuşun etrafını temizlemiştim. Fotoğrafı tesadüfen buldum. Neden daha önce kullanmadım diye düşünüyorum çünkü kıştan çekilmiş başka fotoğraflarla birlikteydi. Görünce ayaklarım yerden kesildi ve bu cümleyi yazarken de cümledeki ilk r'yi yine atladım. Ama fotoğrafı yerleştirdim bu arada. Jaluzilerdeki güneşe bayılıyorum. İçim ısındı desem yeridir. Kitaplarıma zarar vermesinler diye şu an kapalılar. Çalışma odamı seviyorum. Etrafımda kitap rafları jaluzimin hemen ardında güneş. Kendini hissetirmesi hoş, biraz sonra güneş biraz daha yer değiştirecek ve ben jaluzilerin tamamını açacağım ve denizle günaydınlaşacağım. Solan kapaklarını hatırlamıştım kitaplarımın günlerden bir gün, o günden beri sabah güneşi çekilene kadar açmıyorum onları, ama arkalarındaki güneş afacan, bana sabahın geldiğini hatırlatıyorlar hep. Yatağıma dönsem ve biraz uyusam.
Derken yatağıma dönüyorum,
uyursam ne âlâ...
Ters çocuk
5 saat önce