24 Mart 2025 Pazartesi

BİR Günlüğü 10- PENFRIEND

*...



Mina rakastan sinua,* diyor bir gün. Uçuyorum fakat bir yandan da dilin Orta Asya Türkçesi ile benzerliğini düşünüyorum. Dünyamdaki bir numaralı kız oluyor Anne. Ne hayaller kuruyorum. O günün koşullarında tek iletişim olanağımız gitmesi ve yanıtın gelmesi toplamda neredeyse 30 günü bulan mektuplar. Ama okul dönüşlerimde apartmanın bize ait posta kutusundaki, günlerce yokladığım o renkli zarfı görmenin tadına da paha biçemem. Yüzüm ışıldıyor, yüreğim küt küt atmaya başlıyor, sanki asansör gitmiyor sanıyorum. Kapıdan girişim, defterleri kitapları bırakışımdaki hız anlatılamaz. Tüm ayrık otlarımdan kurtuluyor, kolamı alıyor, yanına da mutlaka tatlı bir şey buluyorum. Yaşamımın en güzel halleri hanesinden bir ritüel bu. Avrupa ile erişilmez bir bağ! Sanki mektubu okumuyor, Anne ile yan yana kucak kucağa sohbet ediyorum, neredeyse kokusunu duyuyorum. Hatta bir yaz o İrlanda'ya dil okuluna gitmeyi düşünüyor, ben İngiltere'yi düşünüyordum ancak o yılların koşullarında, döviz çıkarma miktarlarına koyulan sınırlar yüzünden ben gidemiyorum. O bana İrlanda Cork'tan mektuplar atıyor...


Cümlelerini de içeren uzunca bir yazı yazıyorum, başlığı Pen Friend'lik Müessesi olan... Yazı elbette geçmişte yaşanmış pek çok şeyi de tetikliyor. Üzeri çizilmiş pek çok an var. Ve bunların hepsi, babanın çok çok erken ölümüyle birlikte, sadece hayallerde yaşıyor.

Sonra günlerden yakın bir zamanda bir gün sevgili blog arkadaşımız Şule ve sevgili eşi Finlandiya'ya gidiyorlar. Ve Şule bunu blogunda yazıyor. Aslında hayat bu yazıyı okumamla birlikte önüme bir fırsat da bırakıyor.

Henüz liseliyken ve sık mektuplaştığımız, birbirimize müzik kasetleri, plaklar yolladığımız 16'lık yaş sürecinde, İrlanda Cork'daki bir yaz okulunda Anne ile buluşmayı hayal ediyorum, bunu Anne ile yazışıyoruz.

Benim bir korkum var, babamın erken öleceği hissi bu... Bu nedenle içgüdülerim beni sürekli kararlarımdan geri döndürüyor. Anne bana sürekli yazıyor, ben bir süre sonra arkası olamayacağı için bu enfes arkadaşlığın... ve kafamdaki karmaşalar ve okulla ilişkilerim yüzünden; yazmayı bırakıyorum. Bir kaç mektup daha yazdıktan sonra benim nedensizliğim ve sessizliğim yüzünden o da bırakıyor.

Ve yaş yerini bulunca da kurduğum bütün planlarımı hayata geçirebilmek için askerliği aradan çıkarmaya karar veriyorum.

Ve kader bir kez daha bana o hayallerin hepsini çöpe at diyor,

çünkü henüz askerliği aradan çıkaramamışken ve 20 günlük taze bir askerken babam ölüyor.

Sonra...

Elbette yıllar yıllar sonra,

ve çok yakın bir zamanda, yani sevgili Şule ve sevgili eşinin Finlandiya'ya gittikleri ve yazısında bahsettiği zamanda, o üniversitenin sitesini tıklıyorum; bir de ne göreyim, Anne o üniversitede profesör,

aynı soyadı taşıyor.

Ve hâlâ çookkkk güzel bir kadın ve geçmişte yaşanmış enfes bir sürecin karakteri olarak,

beni sıcacık bir gülücükle başbaşa bırakıyor.

Lakin çok sayıda aynı ad soyadla karşılaşıyorum, bu da bende bir tereddüt oluşturuyor. Fakat fotoğraf da ısrarla O benim diyor. Şimdi bendeki fotoğrafını arayıp bulmam, artık elde olan fotoğrafla birlikte bunu bir kaç kişiye onaylatmam,

ve bu defteri de kapatmam gerekiyor.

Ve belki de Enn Sevdiğim Kadın'la ikimizi, pandemi öncesi planladığımız ama pandemiyle birlikte iptal etmek zorunda kaldığımız, trenle İskandinavya turu ve belki de bir penfriend ziyareti bekliyor!


*Seni seviyorum'un Fincesi

12 yorum:

  1. Babanıza Allah rahmet eylesin.
    Mektuplaşma eskilerde kaldı ama küçükken az da olsa deneyimlemiş oldum. Bu aralar Slowly uygulamasında mektuplaşıyorum ama o da sıktı, dijital olması gerçekçilik havası katmıyor çok. Bir yerden sonra zoraki yanıt yazıyor gibi hissetmeye başladım. O yüzden hesabımı sileceğim. :) Güzel anılarınızı paylaştığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler...
      Ah keşke eskilerde kalmasaydı ve hâlâ mektup kağıtlarına yazıp, zarfa koyup yolluyor olsaydık, en azından bazı mektuplarımızı. Onları beklemenin tadı uçup gitti hayatlarımızdan. Tamam internette olsun, oradan da yazışılsın ama şu mektup kültürünün tadı da kaçmasaydı keşke ki yeni nesiller için bizim kuşağın heyecanlarının hiç bir anlamı olmadığı da kesin:)

      Ben de güzel yorumun için teşekkür ederim:)

      Sil
  2. çok heyecanlı Buraneros, lise zamanlarında bolca mektuplaşmış biri olarak çok iyi anladığımı düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O güzellikleri yaşadığım için kendimi şanslı sayıyorum hep, bolca mektuplaşarak o keyfin tadını yaşamış herkese de selam olsun:)

      Sil
  3. Allah Rahmet eylesin Buraneros,
    Hangisi daha acı verici... Babasız kalmak mı? Annesiz Kalmak mı? Yada ikisinin de olmaması mı?
    Ben aynı gün içinde kaybettim hem de 1er saat arayla ve başımızda kimse yoktu. Küçüktüm o zamanlar çok önceleri ama hala etkisi var. Ne kadar büyüsemde hala çocuğum...

    Lise zamanlarım benim pek iyi geçmezdi çalışkan bir öğrenciydim ama çok yaramazdım :D Okulda diğer öğrencilerle birbirimize yazdığımız mektupları karıştırır bir çıkmaz oluştururdum. Bazen farklı mektuplar başkalarına giderdi anlamsız olurdu ama eğlenceli oluyordu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Saylo, senin anne babana da rahmet dilerim... Zorluklarını iyi bilirim, benim şansım ikisinin aynı anda ölmüş olmamaları... Annem şanslı çünkü torunlarını gördü, oysa babam hayalleri ile kaldı, o kadar hevesliydi ki torunlar için, omuzuma alacağım ve nerede ne isterlerse de durup alacağım derdi..

      Sil
    2. Mekanları cennet olsun. (Amin)

      Sil
  4. Ah harika, içim ısındı. Umarım yıllar sonra buluşursunuz. Nefis bir 'geri dönüş hikayesi' olur. Hatta bizden esirgemez yazarsınız da bence. :)
    Ben de penfriend furyasından yararlananlardanım. IYS! International Youth Service. Doldurduğumuz formları bile hatırlıyorum. Avustralya'da İtalyan asıllı bir kız arkadaşım vardı mesela. Ne yapıyordur acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memleket halleri sükuta ermeden bu topraklardan dışarı adım atmayız görüntüye göre:) Normalleşirse hayat, neden olmasın... Tabii ki yazarım, üstelik büyük bir keyifle...

      Sil
  5. aaaaaa, ve hatta aaaaaaaaaaa :) hayat ne acaip tesadüfler sunuyor bize değil mi?
    mektup arkadaşlığı çok özeldi bizim zamanımızda gerçekten. şimdiki neslin bir mektubu beklemenin , elimize geçtiği zamanki heyecanımızı, o mektubu sonrasında kaç kez bıkmadan okumaktaki kararlılığımızı anlaması çok zor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle sunuyor ve hayatın bu sürprizlerini seviyorum. İyi ki internet var ve iyi ki Finlandiya'ya giden can arkadaşlar da:)
      Konuyu artık kurcalamayacağım çünkü onun olduğu kesin. Sürpriz yapmayı düşünüyorum, Enn Sevdiğim Kadınla zaten yazdığım gibi bir planımız vardı; memleketimiz kafasını sağa sola çarpmaz kafa göz yarılmazsa elbette:)

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP