Hayatta insana kademe atlatan, geriye dönüp baktığında "Ben bunları bunları yapmışım be!" dedirten, kendine güvenini arttıran bazı kırılma anları vardır. Ona hayatının değerini farkettiren, kendine ve çevresine bundan böyle daha farklı bir gözle bakmasını sağlayan anlardır bunlar.
Hayatımın şimdiye kadarki en büyük olayı şüphesiz, geçtiğimiz yıl bugün, içinde bulunduğum Polonya Havayolları'na ait uçağın Varşova Chopin Uluslararası Havaalanına inmesiyle başlayan 5 aylık süreçti. Bambaşka topraklarda bambaşka hayatlar, bambaşka bakış açıları tanıdım. En önemlisi kendimi tanıdım. Daha doğrusu daha önceden duyduğum, okuduğum, hatta filmlerde şahit olduğum birçok olayı birebir içinde yer alarak test ettim. Kimi zaman olayın merkezinde kimi zaman çevresindeydim; ama hep bana birşeyler katacak kıssadan hisseler çıkartmaya gayret ettim.
Bu 5 aylık süreç, geriye dönüp baktığımda bana 5 yıl sürmüş gibi geliyorsa, hayatımda daha önce edinmediğim kadar tecrübe edinmişim demektir. Pişmanlıklar, "Keşke şunu da yapsaydım" dediğim şeyler yok mu? Elbette var. Günah çıkartmam gerekirse söyleyecek çok şeyim var. Ama bardağın dolu tarafına baktığımda kazandığım şeylerin sayısı hiç de azımsanamaz.
Hayatımızı farkında olarak ya da olmayarak yaptığımız seçimler belirler. Bu seçimlerden farkında olarak yaptıklarımın en doğrusu sanırım Erasmus'tu. Hayatımda daha önceden yapmış olduğum; ancak farkında olmadığım ya da çok önemli olmadığını düşündüğüm doğru seçimleri bile yeniden değerlendirmemi sağlayarak, birer deneyim olarak belleğime yeniden okuttu. Polonya'da geçirdiğim her bir dakika, -çoğunun anın akışı içinde farkına varamasam da- şüphesiz ufkumu genişletti, bana eldeki şeylerle yetinebilmenin, şikayet etmemenin, hayata her şartta pozitif bakabilmenin sözde değil özde önemli şeyler olduğunu, bizzat tecrübe ettirerek gösterdi.
Erasmus bana düşünsel ve eylemsel anlamda çok şey kattı. Burada hepsini yazabileceğimi sanmıyorum. Yalnızca tarihe bu günün benim için önemini vurgulayan küçük bir not düşmek istedim. Belki 5 ayda sırasıyla edindiğim birkaç deneyimi özlü sözler versiyonunda aktarabilirim.
Erasmus bana:
1-Daha önce soğuğu sevmeyen, kaloriferli evin rahatlığına hayran konformist bir çocuk olarak -20'leri gösterdi. İki ay karlar altında yaşattı. Esas olanın meteorolojik hava durumu değil, insanın havasının durumu olduğunu öğretti.
2-Uzun yıllar tek başına yolculuk etmekten, sinemaya restauranta gitmekten, hatta yolda yürümekten bile çekinen bir çocukken, hayatta bize karakter kazandıran eylemlerin tek başımıza çıkardığımız keyifler olduğunu fısıldadı kulağıma. İnsanın tek başına zaferler kazandığını gördüğünde, korkularının üzerine gidip onları yendiğinde, hatta onları artık stres topu gibi görmeye başladığında büyüdüğünü işaret etti.
3-Bir dilencinin bile mutlu olabildiğini gördüm, insanları sosyal statüsüne göre değerlendirmemek gerektiğini, Avrupalıların bizden çok üstün ya da çok zeki varlıklar değil, aslında bizim gibi sıradan insanlar olduğunu gösterdi. Bizden tek farklarının, kısaca kültür denerek geçilen; ancak içinde insan ilişkilerinde samimiyeti, aklınızı özgür bırakabilmenin önemini, küçük şeylerden mutluluklar yaratabilmenin değerini barındıran, hayata bakışınızı güçlendiren yaşam tarzları olduğunu öğretti.
4-Dünyanın her köşesinde, insanın olduğu her yerde benzer sıkıntıların ve mutlulukların olduğunu, başımıza gelen ufak tefek aksilikleri yalnızca bizim başımıza gelmiş gibi düşünmememiz gerektiğini söyledi.
5-İnsanlarla aramıza kendi kuruntularımızın oluşturduğu önyargılarla örülmüş duvarlar koymadan yaşamamız gerektiğini, karşımızdakini bizim gibi düşünmeye ya da davranmaya zorlamanın anlamsızlığını, sağlam arkadaşlığın ya da aşkın karşılıksız kurulabileceğini birkez daha gösterdi.
Çünkü Rotterdamlı Desiderius Erasmus bundan 500 yıl önce doğru hayatın, her koşul altında iç özgürlüğünü koruma uğrunda çaba harcamak, kimsenin efendisi olmaya kalkışmamak, fakat kimseye de boyun eğmemek; hiçbir sav ya da düşünceye baştan düşmanca yaklaşmamak, ama buyurgan nitelik almaya başladığı anda her savın ya da düşüncenin karşısına dikilmek olduğunu söylemişti.
3 Aralık Salı
1 saat önce
yazını okuduktan bir gün sonraydı, erasmusa katılmak konusunda -seneleri bir yıl uzayacağı için- tereddütleri olan 4 öğrenciye denk geldim. senin yazından yola çıkıp "erasmus adama ne katar" kısmından alıntılarla onlara ışık tuttum. biri erasmus sınavına gireceğini söyledi. teşekkür etti. yüzü aydınlanmıştı.
YanıtlaSilteşekkür sana ait olduğundan haberdar edeyim istedim.
ne iyi ettin: gittin...
daha da iyi ettin: paylaştın...
güzel büyümek seninki.
çok çok güzel bi büyümek.
teşekkürler :) ne kadar kişiyi erasmus'a gönderebilirsek o kadar iyi :)
YanıtlaSil