Üç gün önce aldığım şarabı cumartesi akşamı için rafa yatırmıştım. Dün akşam şişeyi aldım ve içinde tulum, kaşar, keçi ve tam yağlı gravyer peyniri olan bir tabak hazırladım.
Bende mevcutlar bunlardı ve onun samimiyetine güvendiğim için ona özel bir alışveriş yapmamıştım. Beyaz peyniri de zaten geceye ve ona yakıştıramazdım.
Aslında evvel zaman önceleri, ben henüz hevesli bir tıfılken oradan buradan okur, onu bunu dinler, denilenleri kutsar, onlardan gayrısının cehaletimi ortaya koyan şeyler olacağını düşünürdüm.
Gel zaman git zaman kendimden başkasını ve samimiyetine saygı duyduğum bazı insanlardan ötesini umurum etmedim.
Üstelik fark ettim ki; benim henüz popüler olmamışken kucaklaştığım pek çok şey zaman içinde ödüllendiriliyordu.
İçlerinden şöhreti kaldıramayan, şımaran, herkesin sevgilisi olacağım diye çırpınanlar çıkarsa, bu uğurda tavizler vermeye başlarlarsa... ben de o zaman o güne kadarki yol arkadaşlıklarına teşekkür edip, eyvallahı çekiyordum.
Carmenére, Google üzerinden edinebileceğiniz bilgiler üzerine Şili' ye özgü ama Fransızlardan devşirilmiş, literatüre Şili'li olarak kayıt düşülmüş bir üzüm türü.
Bana yeni biriyle tanışmanın heyecanını, daha önce duyulmamış kelimelerdeki lezzeti yaşatan; diğer Şilililerin kazandığı popülarizmle raflarda kendine yer bulmuş; daha açıkcası anlı şanlı bir süpermarkette göze sokulan popüler markalardan kendine yer bulmayıp da duvar arkası bir yere sokuşturulmuş, üzerindeki tozdan anlaşılacağı üzere insan eli değmemiş; fiyatı an itibariyle 16,90 TL olan; Google'da bu yazıya kadar hakkında tek kelam edilmemiş La Conda-Carmenére, sek bir kırmızı şarap.
O şarap dün gece beni alıp nerelere götürdü bir bilseniz desem; bu, bu şarabın iyi bir yol arkadaşı olduğu anlamına gelebilir değil mi?
Bana "onu" hatırlattı mesela..
"Ondan" bir radara yakalanma meselesini anlattığım yazının içinde ettiğim iki kelam dışında hiç söz etmedim
"O" benim tam da ilişkilerdeki önceliklerin duygularla tatlanmaya başladığı bir yükselme döneminde; bir bedeni sevmekle bir ruhu sevmek arasındaki farkın ayırdına varma yolculuğundaki ruhumun, güzel olanın onunla uyanmak olduğunu hissettiği evreden önceki bitirme sınavının, yüksek notlar almamı sağlayan bir tanesiydi .
Bir şarabın insana ve an'a ne kattığını en güzel cümlelerle ilk kez o dile getirmişti; şimdi yerinde yeller esen müzikli bir mekanda birlikte yediğimiz, başlı başına hikaye konusu bir yemek akşamında.
Bu şarabın insanı keyifli bir zaman yolculuğuna çıkaran böyle de bir etkisi var işte! Alkolü %14, genizde bıraktığı asiditenin ise hatırı sayılır.
Berrak, kıyıları bordo, ortası carmen, gözyaşıları gülümseyen, rüzgarını bekleyen duru bir göl gibi La Conda.
Kadehteki duruşuyla bayağı gövdeli duygusu yaratsa da bu hissiyatı verenin onun rengi olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Bu kanıdeli Şilili dengeli diyemeyeceğim serseri bir yol arkadaşı. Ama bu karakterli bir serseri, kafa dengi bir yoldaş...
Ben de zaten bu halini sevdim..
Aramıza katılan keçi peyniriyle o da bende anlaşamadık Gravyer ve tulumla keyfimize keyif kattık Kaşar belki eski olsa masadan kalkmayabilirdi. Diğer bir kaç peynir üzerine de düşünmekteyiz. Ha kızartılmış kepek ekmeği de ihmal edilmemeli.
Epey baharatlandırılmış, orta acılıkta, azı zeytinyağı daha fazlası tereyağı ile pişirilmiş, et suyu ile yoğunlaştırılmış, sadece biber salçası kullanılan, biraz helmeli bir kuru fasulyeyi ısıtıp birlikte de denedim ve ne yalan söyleyeyim çok sevdim.
Peki bu serseri şarap tek başına, yanında eşlik edecek kimse olmadan keyif verir mi?
Şüpheliyim.
Fakat denemeye meraklı, "yaşamayıp da pişman olacağıma yaşayıp da pişman olayım" diyebilen, kusurlar arayan hallerini off konumuna getirebilen, samimiyeti fark edip artı atabilen iki serseri ruhun bir araya geldiği her ortama ayak uyduracağını... keyifli bir gece yaşatacağını çok net söyleyebilirim.
Benim için olağanüstü keyfili bir geceydi. Üstelik kuru fasulye ile şarabı ilk kez bir araya getirmiştim.
Ha "Bir başka gecede ilk aklına gelenlerden biri La Conda olur mu? diye sorulacak olursa... cevabım hayırdır.
Bir kez daha yollarımızın kesişeceği konusunda şüphelerim var açıkçası...
Ona, dün gece bana keyifler yaşattığı için teşekkür ettim.
Şişenin diğer yarısı bu gece Behzat Ç. izlerken...
Sideways'deki lafı tekrar edersem: Bekler her şarap belli bir anı!
Dünün gündüzü çok güzeldi..
Bu gece diziyi izlerken, şarap belki de ezilecek.
Şarap mı anı güzelleştirir, yoksa an mı şarabı?
Yine bilemedim.