Bu sezon -hayatımda- ilk kez bir oyundan çıkmama sebep olan, yine hayatımda ilk kez "izleyeninki de can" noktasından bakarak bir oyunları hakkında eleştirel bir yazı yazdığım, benzer nedenlerle tanıdığım bir çok kişi tarafından hakkında ön yargılar oluşturulmuş İzmir Devlet Tiyatrosunun oyunu Sıçan: Bu yıl izlediğim gösteriler listemde kendine ön sıralarda ve hatta ilk beşte yer bulan, önümüzdeki sezon yakalandığı yerde mutlak izlenmesi gereken, şiddetle tavsiye edeceğim muhteşem bir oyun.
"Birbirlerini yıllardır görmeyen, geçmişe ve ailelerine ait sorunları çoktan halının altına süpürmüş olan iki kız kardeş, yıllar sonra bir araya gelince, ailenin kirli çamaşırları trajikomik biçimde ortaya dökülür. Aile içi çekişmelere eğlenceli bir üslupla yaklaşan oyunda, ablanın evine dadanan “sıçan” ev içi hallerimizle adeta dalga geçer, ne denli komik aile sırlarına sahip olduğumuzu gözler önüne serer..." cümlelerini içeren ve bence gerçek değerini yansıtmayan, derinliğini hissettirmeyen hatta değerini düşüren tanıtım yazısının çok daha ötelerinde, son derece etkileyici ve izlemesi keyifli bir oyun Sıçan.
Bir kere işlediği konu kesinlikle birinci sınıf bir gözleme dayanıyor. Psikolojik analizleri müthiş ve bu psikolojiyle yetişmiş iki kız kardeşin davranış biçimleri "budur" dedirtiyor. İki karakter üzerinden insanın derinliklerini ve arızalarını ortaya koyarken oyun -aslında- bir dramı anlatıyor.
Bu halin dışa vurumu normalde insanlara komik gelse de ince ince düşünülmesi ve sorgulanması, hatta fark edilmesi gereken nüanslar da içeriyor. Kesinlikle altını çizeceğim bir nokta daha var ki yazar aslında dramatik bu hali o yapısıyla ortaya koymayıp da mizahı tercih ederek çok doğru bir yol seçmiş. Tüm esprileri düzeyli oyun, gerçek bir mizah şaheseri; "komikliklere" başvurulmadan da güldürülebileceğini, güldürürken düşündürülebileceğini, güncel ve popüler esprilere bile şıklık katılabileceğini gösteren, başarılı çevirisi ve kurgusuyla akıp giden enfes bir oyun bu.
Bazı yorumlarda bahsedildiği üzere oyun bir yüzleşmeyi ortaya koymuyor. Anne baba kızlar ilişkisinin kendine özel halinden yola çıkarak, sorunlu anne baba'dan oluşan ve bencil bir yapının içinden çıkan iki kız kardeşin hayattaki ve kendi evliliklerindeki gerçek hallerini ortaya koyuyor.
Birbirlerini kıyasıya yerken üçüncüye, -eş bile olsa- bir yabancıya karşı kurdukları ittifaklara, birbirlerinin eşleri üzerinden kendileri hakkında oluşturdukları şüphelere, büyük kardeşle küçük kardeşin seçtikleri eşlerin nicel ve nitel özelliklerine baktığınızda ve bunu hayattaki karşılıklarıyla kıyasladığınızda hiç de şaşırmıyorsunuz.
Oyunu izlerken çoğu zaman oyunun kalitesini ben mi abartıyorum diye sordum kendime... Bu şüpheyle salona baktığımda gördüğüm hava; bu sezonki en konsantre, en memnun ve izlediğinden son derece keyif alan bir seyirci görüntüsüydü. Üstelik İzmir Devlet Tiyatrosunun bu sezonki performansına benden daha kesin tavır almış insanlara oyunu tavsiye ederken, alacağım olası vebalden kaynaklı endişelerim de vardı. Ama gelen teşekkürler derin bir nefes almamı sağlamanın yanı sıra oyun hakkındaki düşüncelerimin sağlaması da oldu.
Oyuncular kesinlikle ve altını çizmeliyim ki çok başarılıydı. Özellikle iki kız kardeşi oynayan Özlem Başkaya ve Hande Gürler enfesti. Eşlerini oynayan Musa Zindan ve Özkan Gezgin müthiş tamamlıyorlardı onları.
Dekor Tasarımı Melih Karakurt’a, Kostüm Tasarımı Yıldız Köse İpeklioğlu’na ve Işık Tasarımı Zeynel Işık’a ait. Reji Asistanlığını H.Emre Başer’in üstlendiği, Justine Del Corte tarafından yazılmış, çevirisini Barış Eren'in yaptığı, Sinan Pekinton tarafından sahneye koyulmuş güzel oyun Sıçan bir kez daha altını çizerek belirtmeliyim ki hemen listeye alınmalı ve önümüzdeki sezon asla ıskalanmamalı.