18 Ekim 2008 Cumartesi

Kabızlığa Bulunmuş Tesadüfi Bir Çare... Zuzu gülmüş...Bu çok şey bugün için:))


Aslında bugün dün akşam yediğim çok keyifli bir yemeği yazacaktım. Fotoğraflarını çekmiş herşeyi hazır etmiştim; ama iki gündür beklediğim bir sonuç vardı. Onun merakı özellikle zuzu'nun neler çektiğini tahmin edebiliyor olmam sebebiyle tüm önceliğim ondan gelecek haberdi. Bu yüzden hiç bir şekilde konsantrasyon sağlayamadığımdan, bu gelenekselleşmiş bir hal alan cuma akşamları üzerine yazıyı erteliyorum.

Çünkü dün sabahtan öğlene kadarki işler ve pc başından uzak kalmam nedeniyle haberdar olamadığım durumdan şu an itibariyle bilgi sahibi olmuş bulunmaktayım.

Zihniyetleri sanal olan insanların kelimeleri de sanal olduğundan çok anlamlandıramadıkları bu alemde, kelimelerine bakarak ruhlarına dokunabildiğiniz, değerlerini kavrayabilip vücutlandırabildiğiniz insanlar vardır. Efsa benim için bunlardan biri. İçtenliği, kendine duyduğu güven, içinden yok olmamış çocuk heyecanları ve genç kız tazeliğindeki (zaten genç kız) coşkuları onun kim olduğunu bana söyledi ve benim bir kardeşim daha oldu. Önceki gün, yazısında minik kızının kabızlık problemiyle ilgili duygularını yazmıştı. Çocuğun çektiği ızdıraba çare olamamanın ne demek olduğunu bilirim. Benim için o günün sorunu buydu...

Öncelikle neye yaradığını bilmediğim, sonucu itibariyle aslında pazarlanmasındaki temel vurgu çok daha farklı olan bir pekmezin bu anlamdaki işlevselliğini tam da Arşimet'inkine benzeyen bir durumda keşfetme olayımı anlatayım:(tamamıyla tesadüf)

Canım sıkıldığında buzdolabına başvurmayı severim. Bir gün, ne yapsam hallerinde buzdolabı raflarında gezinirken, elim en son kararla süte gitti. Sonra, şekerlimi içsem falan diye karasız bir haldeyken, dolap rafında harnup pekmezi gördüm. Halam bize geldiği zamanlarda normal eşyalarının yanında kondisyon bisikleti başta olmak üzere seyyar aktar dükkanı halindeki bir valiz daha getirir.

Hala dediysem benim yaşım konusunda tahminler yaparak gözünüzde yaşlı, dökülmüş bir kadın canlandırmayın! Çoğu zaman ''hala zahmet edip de bir şey giymeseydin'' dediğimiz etek boylarında, dekoltelerde giyinen; genelde, (kadın)arkadaşların bayılıyorum böyle kadınlara dediği türden bir hatun kişidir kendisi. Kullandığı malzemelerle bu gençlik halinin ilişkisi olduğu noktasında tereddütleri olan biri olarak, zaten siyaset konusunda yeteri kadar kapıştığımızdan bir de, ben onun bu güzelliğinin ve gençliğinin aktarlardan değilde ruhundan ve kendinden olduğuna inancımı vurgulayıp giriş bölümünü noktalıyayım.

Daha önce gazete köşelerindeki reklam sütunlarından tanıdığım pekmezi dolapta görünce, çocuklarda kan olsun diye sütlerine ilave ettiğimiz pekmezlerden yola çıkarak, birde tatlı bir şey istediğinden canım, iki tatlı kaşığı atıverdim sütümün dibine... Daha bardağı bitirip içeri geçmemle tuvalete zor attım kendimi... Sonra, herhalde süt bozuktu falan diye düşündüm, üzerinde durmadım. Sonra bir başka gün; yeni aldığım süte de attığımda, daha sonra emin olmak için suya karıştırarak denediğimde durum yine aynıydı.

O gün itibariyle bu pekmezle ilişkim sonlandı kendi adıma; normal bir insan olarak.

Sonra, bir gün bir arkadaşımla arabayla şehir dışı bir yere giderken, eşiyle yaptığı telefon konuşmasının bu taraftan giden cümlelerinden ortada bir kabızlık sorunu olduğunu anladım ve başımdan geçen bu olayı anlattım. Emin olmadığımı, sütün bozukluğuna yorduğumu falan söyledim. Sen yine da alırken aktara sor ama dedim. Şehre döner dönmez daha evlerimize gitmeden hemen bir aktardan alındı harnup pekmezi... Ama tembihledim de, ''sakın tuvalete uzak bir yerde içme,'' diye...

Ertesi gün konuştuğumuzda, sonucun olumlu olduğunu öğrendim. Hatta, konu üzerine bir sürü geyik yaptık etkiye bakınca,'' lan adamlar pazarlamanın bir gereği olarak içine müsil ilacı falan atıyor olmasınlar; bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir sonuç! '' benzeri bir sürü şey konuşup güldük.

Önceki gün sakla bilgiyi gelir zamanı hallerden biriyle karşılaşınca, efsaya bu durumların bir kısmını anlatarak denemesini, dozu da ufaklığa göre ayarlamasını önerdim. Sonuç olumluymuş.

Yani yemek yazısı olacakken yemeğin sonucu üzerine bir yazı olması bilgilenmenin yararları da gözetildiğinde daha da hayırlı oldu sanırım. Bu yazıyı okuyup, bu hain dertten muzdaripken kurtulacak insanların hayır duaları da beni cennete götürmeye yeter. Gerçi tarihi açık bi kaç bilet daha vardı elimde... Ama kendimle birlikte cennete götürmek istediğim, daha doğrusu bensiz de olsa cennete gitmesini istediğim insan sayısındaki artışı da gözettiğimde, fazla bilet göz çıkarmaz diyorum. Aslında isteyen herkes gitsin; bana Zuzu'nun yüzündeki tebessüm ve kavuştuğu huzur; dolayısıyla annesininkiler fazlasıyla yeter.

Ve harnup pekmezi kullanacakları uyarıyorum! İçmeden önce tuvaletin boş olup olmadığını kontrol edin ve mümkün olduğunca yakın bir yerde için... Benim herhangi bir sorunum olmadığından sanmıştım bu durumu... Sorunu olanlarda da hız aynıymış efendim. Uyarmadı demeyin.

4 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. :))) sen varya beni hep şaşırtıyorsun yaa.

    biliyorum boyle ilişkilerde borç harç güdülmez ama ben ne yapsam hakkını ödeyemem gibi geliyor şuan. hani gerçekten kelimeler yetersiz kalıyor sevincime ve senin desteğine.

    bundan sonra google analitic te kabızlık üzerine tüm sorgular sana yönelecektir bilgine diyorum :)))

    YanıtlaSil
  3. belki çoktan ödemişsindir hakkını,kelimelerde yetmiştir fazlasıyla:))

    YanıtlaSil
  4. enteresan bir bilgi ya şaşırdım :) teşekkürler payşalım için

    YanıtlaSil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP