Hayalimi ''Deli Deli Olma'' üzerine kurmuştum. Kars, en sevdiğim şehirlerden biriydi. Son Malakanlar'dan görmüşlüğüm vardı. Hatta filmi izlesem, yorumlarken çok güzel anılar paylaşmayı, Malakanlar'dan daha ilginç biriyle karşılamış olmanın yarattığı şaşkınlığı, sokaklarını, binalarını ve başımıza gelen daha bir sürü aksiyonu yazmayı planlamıştım. Ama, son dakika çalımını yiyince Tırtıl'dan; hepsi, şimdilik yattı.
Aslında, geçen sinema günümüzde şöyle bir teklifte bulunmuştum. Gerekli anlaşma sağlanmış, imzalar atılmasa da sözler verilip alınmıştı. Neydi bu anlaşma? Bundan sonra sinemaya gittiğimizde; eğer, benim izlemek istediğim bir film o gün oynuyorsa ikimiz ayrı salonlarda kendi filmlerimizi izleyecek, filmi erken biten de fuayede bekleyecekti.
Tırtıl'la dünden oluşan mutabakatımız sonucunda anlaştığımız saatte onu almaya gittim. Zamanı eskimiş mektubun satır aralarındaki kadın(aslında, bugün daha çok kırmızı ışıkta beklerken arabanın önünden geçen kız gibi geldi; dün yazdıklarım örtüyü kaldırıp, bazı şeyleri hatırlatınca öyle gördüm belki de) sahilde dolaşmayın rüzgar var, dikkatli ol gibi uyarıları yaptıktan sonra, Tırtıl'la ikimiz yola koyulduk.
''Yanına para aldın mı?'' dedim. ''Yoo,'' dedi. ''Hani bu hafta sen ısmarlıyordun!'' dedim. ''Yoo, ben öyle bir şey demedim,'' dedi. ''İyi, o zaman gidemiyoruz,'' dedim sinemaya... ''Yemezler,'' dedi. Böylece klasik geyiklerimizden birini günün jeneriğine koymuş olduk.
Sinemaya gelip bilete yöneldiğimizde, ''sen senin filmine, ben de benimkine gidiyoruz,'' dedim. ''İkimiz de benim filmime gidiyoruz,'' dedi. ''Hani anlaşmıştık,'' dedim. ''Bi daha ki sefer,'' dedi. Sürpriz oldu mu? Tabii ki hayır. Kaçıncı bir dahaki seferde ben direnip kazanacağım göreceğiz.
Film nasıldı? Çok eğlenceliydi. Şahane bir aksiyon, ince bir Amerikan başkanı ve ilişkiler eleştirisi, tüm uzay filmlerine hoş göndermeler... Filmin esas kızı tarafından, sevdiği adamın''öküz'' olduğunu anlama hali, sonra o ''öküzün'' kendi çıkarı için geri dönme hali, ayakları üstünde durmanın ve başarmış olmanın güvenindeki kızın ''öküzü'' silkelemesi sahneleri ile süre giden, canavarlar ve yaratıkların farkını ve aslında ne olduklarını tartıştıran çok keyifli, yetişkin sinemasından klişelere ince bir mizahla dokunan, ve güldüren bir animasyondu.
Filmin ilk yarısında Tırtıl'a ''bu filmin senin sıralamandaki sırası ne? diye sorduğum da, ''Bitsin öyle söylim,'' dedi. Sen yine de şu an ki fikrini söyle dedim; 7. sırada dedi.
İlk yarıda bir kutu mısır tüketmiştik. Antrakta ikinci kutuyu istedi. Bu filmden zevk aldığımızın ilk göstergesi! Film bittiğinde La Paragas animasyon danışmanı Tırtıl'a tekrar sıralamayı sorduğumda sonucu açıkladı: Bolt ile birlikte birinci sırayı paylaşmışlar.
Benim için henüz
Ratatouille (Ratatuy) un yerini sarsan bir animasyon olmadı. Bu ikinci sırayı alabilir. Güzel film işin açıkcası; eğlendik ve öteki filme gidemedim diye üzülmedim. Biz öneririz filmi, aklınızın bir köşesinde bulunsun. İki kutu mısıra banamısın dedirtmedi, öylesine bir keyif yani...