Ne ''
Kamyon çeker 10, 20 ton; gönlüm çeker Paris Hilton''lar, ne ondan önceki ''
Hatasız kul olmaz''lar, ne "
Beatnik isen vur saza, nihilist isen bas gaza... Rampaların ustasıyım Rambrant'ın hastasıyım" ne de ''
Vur kalbime hançeri, yüreğim parçalansın; fazla derine inme, çünkü orada sen varsın''....
Kısaca ne o, ne bu, ne şu!..
Hürriyet com tr de okuduğum, ''
Bazı kamyonlar trafikte saatli bomba gibi dolaşıyor. İç çamaşırlı kamyonlara dikkat. Kasalarına iç çamaşırı reklamı olan bazı kamyonlar uzun yollarda trafiği alt üst ediyor. Özellikle erkek sürücüler bu reklamlara bakarken dikkatleri dağılıyor.'' yazılı spotdaki zokayı yutup baktığım, ''
dikkat isteyen kamyonlar'' başlığı altında yayınlanan fotoğraflardan yola çıkarsam; kamyon arkası süslemelerin geldiği son nokta süper.
Haberi okuyup, daha doğrusu ortada haber falan olmadığından yeni nesil habercilik anlayışının aydınlatıcı tavrının bir sonucu olarak yemi yutup fotoğraflara göz atınca, bu dalganın yurdumuzda yagınlaşmasının ne de keyifli bir şey olacağı üzerine ufak çaplı bir ''beyin fırtınası'' yaptım.
Uzun yolları: Bin bir eziyetle geçtiği kamyon konvoyları yüzünden ''Mola verirsem onların hepsi beni geçer, sonra ben yine onları geçmek zorunda kalırım'' gibi bir saplantıyla mola vermeden tamamlayan ben için, bulunmaz hint kumaşı denen şey bu işte. Birinci vitese düşülerek çıkılmak zorunda kalınan, sürekli kafanın önden giden kamyonun solundan ileriyi görmek için sol cama yapışmış eziyetlerinden sonra, o rampaları doyumsuz ve zevkli hale getirebilecek, insanlık aleminin en büyük keşiflerinden biri budur bence...
Sırtında güzeller dolu bir sürü kamyonun olduğu yollarda, seçtiğin güzelin arkasından müzik çalarına ayar verip, hülyalara dalmış gitmek ne güzel olur. Taa ki, kaderin bir oyunu olarak kahpe feleğin yolunuzu kesiştirdiği, resimdeki hatun kişiyi sizden daha çok seven, gönlünün sultanı yapmış, bir de buna inanmış, aracının göremediğiniz tamponunda, ''
Ben bir kadını sevdimmi gözüm gibi bakar, ilah gibi taparım; yanlışını görmeyeyim, bir bidon benzin döker çatır çatır yakarım,'' yazan bir arızayla karşılaşana kadar...
O andan itibaren, sol tarafınızda sizi sürekli el kol işaretiyle taciz eden bu sürücünün, sizin ne oluyor bakışlarınızdan daha da dellenip en yakın uçurumdan aşağı yuvarlama konusunda sürekli gelişen isteği... Siz,
'' Ne oluyo ki? Naaptım lan ben!'' diye şaşkoloz şaşkoloz düşünüp, arabanın camından yağan mermilere hoşgeldiniz bile diyemeden manyağı olmuş bedeninize kuş bakışı bakarken; ruhunuz göğe doğru yükseldikçe, görünmezliğe bürünen bedene dönememenin hasreti ve bunun bilinciyle gözünüzde yaşlar, ağzınızda aldırma gönül türküsü, arkanızdan biz sevdik eller aldı diye ağlayanlarla yeni bir yaşama geçiş.
Ertesi gün, ulaşım güçlüğü nedeniyle bulunduğunuz mekanı cennete gelemediği için okuyamadığınız, ama okuyanların vah vahlarına neden olan gazetenin şu şekilde çıkan sekiz sütuna manşeti ve alt başlıkları:
''Namusum için vurdum abi pişman değilim; ben arabamın arkasına kocaman yazmışım, uyarımı yapmışım'' diyen katil son olarak arabasının arka camındaki yazıyı gösterdi: "
Algıda seçiciysem günahım ne?"
Her gün ülke yollarında kaza var herhalde merakıyla yaklaşılan, bir sürü arabadan inmiş, ''
yollar gidişime kızlar duruşuma hasta'' kalabalıkları; ve sen benim manitaya nasıl bakarsın lan üzerinden deşilmiş karınlar, yırtılmış üst başlar, kan revan asfaltlarla gündelik yaşamımıza girecek yeni manzaralar...
Akşam haberlerinde en heyecanlı sesleriyle memleketin güzel asfaltlarına canlı bağlanan ''enkırlar''; ve bir gün ''enkır'' olma hayalleriyle ruhlarını emanete bırakmış, yalan dünyadaki bedenleriyle ballandıra ballandıra "
Freud da sollardı," yazan aracın yanından bildiren, bu arada Freud'a bağlanmaya çalışan, sözlerini ''
Hatalıysam aramızda kalsın'' diye bitiren muhabirler.
Stüdyolarda, biliyorduk bir gün sıra bize de gelecekti diye pür dikkat hazırlıklarını yapmış o günü bekleyen; ve gün bu gündür deyip engin bilgilerini sunan ''bir bilenler''... Onlara, ''
Yollarda kamyonlar, dillerde sizin sözünüz dolaşsın'' diye sorular yönelten, alınlarında ''
Son söz ağanın'' yazılı, en havalı, en bağımsız haberciler...
Cep telefonlarının kameraları sayesinde voleyi vuracağı günü bekleyen kalabalık bir, ''
Şöförsün dediler vermediler'' kitlesi... En çok benim resmim var kamyon arkasında benim reytingim süper diyen yıldızlarımız... Şok şok şok diye giren, falanca artisin falanca kamyondaki resmi de neydi öyle diye bas bas bağıran magazin haberleri... ''O önce kendini doç kamyondan mercedese taşısın da sonra konuşsun',' diyen rakibeler... Vs,vs..
Şimdi bu konu üzerine büyükçe bir geyiği olayın gerçek sahipleriyle çevirmek üzere sanayi sitesine gidiyorum. Yayınlanabilir geyiklerle dönersem ne âlâ...
Aslında erkek resimlerinin olduğu kamyonlar üzerinden de çeşitlemeler yapılabilir, yapardım da. Ama böyle bir durum olduğunda meydana gelebilecek felaketlerin boyutlarını düşününce, zaten öldürülmeleri konusunda fazlasıyla neden olan kadınların hatırına konuyu açmadan kapatıyorum.
Ve nedir erkeklerin çektiği bu çile deyip ayar verirken, hürriyet com.tr den alınma şu resmi koyup, ''Böyle olsa iyi mi olur kötü mü?'' nün kararını büyüklerime bırakıyorum.