10 Kasım 2008 Pazartesi

Düş...


....hoş ışıklı, dalgalı denizli, dışarıdaki soğuk yüzünden daha lezzetli, camlarında yalnızlığın yağmurları olan sıcak mekânda, kaf dağının tepelerini gezdik. Ardını merakımıza bırakarak... Mumların titrek ama sıcak, ama derin, hem de çok derin ruhlar gibi anlattıklarına gözlerimizi takarak...

O...


Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki
mavzerinin yanında,
birden bire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar 'üç' dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun kenarına kadar,
eğildi durdu.
Bıraksalar ince uzun bacakları üstünde
yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi
kayarak Kocatepe'den
Afyon Ovası'na atlayacaktı.


Nazım Hikmet'in Kuvayı Milli'ye destanından...

8 Kasım 2008 Cumartesi

Kill Bill...


Müthiş bir görsellik ve hınç aldıran kavga sahneleriyle, kendi duygularından ve duruşundan emin, kandırılmış ve canı yakılmış kadın öfkesinin hesap soran dışavurumunu derin bir şiddetle anlatan... Kadının romantizme ve inanmışlığa dayalı güven duygusunun tahribatının, öfkeye dayalı bir dirilişi nasıl ayağa kaldırdığını ortaya koyarken; Uma Thurman'ın şahsında, o intikam sürecine saygı duymamızı, taraf olmamızı ve onun her kılıç sallayışı ile birlikte içimizdeki öfkeyi dindirmemizi sağlayan... Kendi adıma, kadına çok yakıştığını düşündüğüm; kendi haklılılığına inanmışlığın intikamcı öfkesinin tüm alt duygularını, ve ''sabırlı'' kavgasını son derece güzel bir estetikle görselleştiren, müthiş şarkılarla bezenmiş, güzel ve özgün bir filmdir. Ben çok sevmiştim.

Soru...


Dünkü soğuğun ve yağmurun inadına pırıl pırıl bir güneş varken, hazır kuş korosu günün bu haline coşmuşken; iki farklı torbaya toplanacak narlardan ağaçtayken yarılmış olanlar, gün batımının masasında içilecek votkaya eşlik için ayıklanıp sıkılmayı beklerken...

Ağacın altındaki masa: Deniz boyu yürünerek gidilen, ta köy zamanı fırından alınmış sıcacık pidelerle poğaçalarla, tereyağıyla, böğürtlen reçeliyle, köy peyniri ve zeytinlerle, sabah koparılmış kabaktan yapılacak girit usulü omlet ve büyük bardakta içilecek çayla ''seni'' beklese mi daha iyi,

Yoksa biskrem yesem mi?:)

7 Kasım 2008 Cuma

Madrugada

''Madrugada'' adlı albümleri bu yıl çıkan, ''The Deep End'' adlı 2005 çıkışlı albümleri ile ilk kez dinlediğimde tam anlamıyla çarpıldığım; dili ne olursa olsun bir şarkıyı yüreklerinizde hissettirmeyi başaran; dinlediğiniz her şarkıda yakaladığınız bir sözcükle kendi hikayenizi yazmanıza neden olan... Müthiş bir yorumla her şarkıyı sahne sahne yaşatıp, derin ve etkileyen sesiyle dünyadaki vokallerin çok çok iyilerinden olduğunu kulaklara sokan Sivert Høyem'e sahip... Dinlerken zaman zaman geçmişin iz bırakmış gruplarını hatırlatan, beni ''Stories From The Street''le vuran, ''Running Out Of Time'' ile bluesun kralını da biz yaparız diyen, sanki geçmişin raflarından alınmış, tozu üzerinde nadide bir parçaymış duygusu yaratan bu albümün: ''Subterranean Sunlight'' la derinlere yollayıp ücraların kilitlerini açtırdığını, ''Ramano''da saksafonların insanı daha kafadan kopartıp eskinin konserlerinden birinin göbeğine attığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bana her dinlediğimde büyük keyifler yaşatan; radyolarda sıklıkla çalınmış ''Hold On To You'' adlı parçasıyla hatırlanabilecek, ülkemizde pek tanınmayan bu Norveçli grubun çok ama çok özgün ve etkili gitar soloları, kuzeyli grupların kendine özgü vuruculuğunu yansıtan davullarıyla bas gitarın sizi rüyalarınıza götürüp tam içine sokacağını... Sonrasında soğuk bir kış gecesinin ıslak sokaklarında sıcağına sarıldığınız bir sevgilinin kucağına bırakıp, çıtırdayan odunların uçuşan kıvılcımlarına eşlik eden şarabın tadını yudum yudum hissettireceğini söylersem de abartmamış olurum... Sanıyorum.

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP