Bazen, ay dolunay olduğunda, yanından, bir uçak geçer; ışıklarını gecenin yakışıklı laciverdine bırakarak...
O uçağın içini düşünür,
düşlerim...
Sonra,
Günün erken bir saatine uyanırım... Keyifli bir uykunun rüya bölümlerine yerleşmiş hoşlukların tebessümüyle yakalarım kendimi, yatağın sıcağında ...
Sonra yatağın sıcaklığına yaslanıp, bütün perdeleri açılmış odadan, ta karşı dağlara kadar; uyanmamış evlerin ışıklarına, o evlerde bütün sorunları yok olmuş sıcak uykulara, yıldız dolu güzel gecenin güne dönüşündeki sakin, yeni doğmuş bebek kokulu aydınlanmaya bakar, horozların uzak seslerine kulak olurum.
Ve dışarıda; sıcak bir odadan sokağa çıkmış anne ya da baba kucağındaki çocuğun suratında hissettiği şefkatli soğuk, harika bir yeşillik vardır; yağmurun, cam altlarındaki fotoğraflar gibi parlattığı...
Gecenin ikinci yarısında yağmış yağmurun buram buram kokusu, sarılı morlu sonbahar çiçeklerinin üzerindeki damlalar, nar ağacının utangaç meyvaları, ceviz ağacındaki dev sesli, minicik bedenli koronun gevezelikleriyle bezenmiş güzel(yani süper)) bir gün başlar...
Bir an inip, denizin, arada dalgaların ayaklarıma değmesine izin verecek kadar yakınından yürümeyi düşünürüm...
Sonra biraz ilerideki, açık mekanını kış için naylonlu pencereleri olan çadırla kapatan kafede; henüz ocağa konmuş çaydan ilk bardağı içmek isterim. Hatta yanına bir sigara eklim diye düşünürüm bazen...
Sonra şöyle derim; derin yazarlar gibi poz takınıp suratıma, uzak denizlere bakim derin hayallerle; derinlerden çıkardığı anıları giz(em) yapmış adam pozlarında...
Tabi ki bunu göze alamam...
Niyesini sorarsam; şöyle bir cevap veririm:
O güzel gecenin dışarısına bir yağmur eşlik eder incecikten...
O yağmurun sicim sicim sesleri, kuşların sesleri, Chopin'in müziği; içimi açar,ruhumu besler...
Ve bu huzur bana; arkana yaslan, kafanı ellerine yasla, geriye doğru at kendini, hayatın bu güzel anı için derin derin nefesler al, ve güzel bir kadının gönderilmemiş mektubundaki altı kalın çizgilerle çizilmiş cümlelerinin niyelerini düşün der...
Elimde kahve kokusu,
düşler,
düşünür(d)üm.
Umurum(da) olduğu için...