12 Ekim 2009 Pazartesi

Mine

Mine benim için Türk Sineması'nda yeni bir çağın başlangıç filmidir. Tam da Türkan Şoray'ın jön ve star eksenli Yeşilçam Filmlerinden, biraz da dünyadaki kadın başkaldırısına paralel gelişen Türkiye'deki ''feminist'' hareketin yükseldiği bir zamanda, kendi oyunculuğunu sıçrattığı filmdir.

Ömer Kavur'un, Türk Edebiyatı'nın en önemli karakter analizlerinden birini yapan Yusuf Atılgan imzalı romandan uyarladığı Anayurt Oteli'nden önce, yapımcı olarak yer aldığı Mine: Necati Cumalı'nın eşsiz gözlemciliğe ve son derece naif bir dile sahip eserinden, Atıf Yılmaz'ın öykünün doğasına hiç de uzak olmayan bir sinema diliyle kültür hayatımıza kattığı çok önemli bir filmdir.

Güzelliği, erkeklerin yanısıra kadınların da dikkatini çeken, dar bir çevrede yaşayan, kendi duygusal derinliğine son derece zıt kaba saba ve ''yaşama sinik'' bir adamla evli, içine kapanık bir kadının; ve o kadına ikiyüzlü bir ilgi duyan kasaba eşrafının ahlak ve yozlaşmış namus anlayışının sorgulamasıdır bu film.

Kadının kasabaya gelen bir yazarla kurduğu insanca dostluk ilişkisini dedikoducu dar çevre ahlakına teslim etmeyip cesurca yürüyüşü: O günün Türkiye'sinden bakıldığında önemli bir çıkıştır. Tutucu ve muhafazakar duran ahlakçı erkek algısının eylemsel dışa vurumu da, lezzetli bir yüzleşmedir.

Mine, Türkan Şoray'ın hayatına yeni bir yön verdiği dönemde canlandırdığı, bence en çok kendini bulduğu ve bu nedenle de muhteşem oynadığı; yıllar önce seyretmiş olmama rağmen, sinema dünyasından aklıma kazınmış en önemli karakterlerden biridir.

Sağlam bir öyküsü ve iyi oyunculukları olan, Çağdaş Türk Edebiyatı uyarlaması bu güzel filmi bulabilirseniz, tv lerde rastlarsanız mutlaka izleyin.

10 Ekim 2009 Cumartesi

SONGS FROM THE LABYRINTH İle Keyifli Bir Zaman Yolculuğu


Dünden beri aklıma düşen ve evde aranıp durduğum bir albüm var: Bu, çok sevilen sanatçı Sting'in belki de en az tanınan, hatta çoklarımız tarafından hiç farkına varılamamış ve bilinmeyen bir albümü.

Sanatçı, 2006 yılında çıkan, ülkemiz dahil bir çok yerde fazlaca tanıtımı yapılmayan, dolayısıyla da gümbürtü kopartmayan 23 şarkılık bu albümünde çok farklı bir tarzı deniyor.

Bu duruşun, sorumlu bir sanatçının dünya kültürüne kolleksiyoner bir katkısı olduğunu söylersek, durumu daha da net açıklamış oluruz sanırım...

Sting; şiir ve enstrümantal kısımların ağırlıkta olduğu bu albümde, İngilterede yaşayan İrlanda asıllı erken dönem bestecilerinden John Dowland'ın(1563-1626) Lute* için yazılmış eserlerini, Bosnalı 'Lute'* sanatçısı Edin Karamazov ile birlikte seslendiriyor.

Dini ve siyasi çatışmaların yoğun olduğu bir dönemde yaşamış müzisyen John Dowland'ın ölümünden yaklaşık dört yüzyıl sonra; onun dingin, melonkolik, sevinçli, büyüleyici ve seküler eserlerini yeniden gün ışığına çıkaran, o yıllardaki söyleyiş biçimiyle hayata yeniden kazandıran Sting: Bu önemli katkısıyla, -her ne kadar- çağın önceliği ticari başarı noktasında hedefine ulaşamamış olsa da, insanlığa yaptığı bu kültürel sunumla gönüllerin sultanı ve unutulmazlarından biri olmayı bir kez daha başarıyor.

Güzel bir tatil gününde elinizde kahve kokusu, önünüzde bir kitap ya da bir dergi, belki de günlük gazetelerle süregiden neşenize müzik de eklemek isterseniz, buyurun: Sting'in duru, romantik ve büyüleyici sesinden keyifli bir zaman yolculuğuna...

Songs From The Labyrinth için buradan lütfen!


 *Lute

8 Ekim 2009 Perşembe

Kahvaltı


Duştan çıkıp yatağa gelmiş sevgili sipper* bir şeydir... ?

Tenin sıcaklığını örten sıcacık bir soğuk vardır ya vücutta... Ve diken dikendir ya hani... Mahrem şeylerin sessiz tonundadır ya herşey... Bir de dardır ya vakit...

Sabahın en erkeninde bir seremoni keyfinde hazırlanan günün ilk kahvesinin dudağa değdiği anla, göğüslerin bedene değdiği anın yarattığı heyecanın benzetililebilir olup olmadığını sormuştum, evvel zaman önce.

Benim cevabım var!

*kelime çok coşkulu bir süper tanımlaması için; bu satırların yazarı tarafından kullanılan ve süperlik halinin en'ini simgeleyen özel bir sözcüktür

Görsel: videlec.org


İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP