Kitaba ulaşmama, daha doğrusu okumama neden olan Ayşe Arman'dır. Doğunun Limanları ile keşfettiğim Amin Maalouf'a ilk okumamda oluşan sevgi üzerine, o sırada yeni çıkan Yüzüncü Ad adlı kitabını da almıştım. Her ne kadar sürükleyici ve biraz da fantastik özellikler taşıyor olsa da bana Doğunun Limanları'nı okurkenki duyguyu yaşatamamıştı Yüzüncü Ad.
Aslında severek okuduğum Maalouf'un hiç bir kitabı da Doğunun Limanları'nın tahtını sarsamadı bende.
Kürk Mantolu Madonna'ya gidiş serüvenimle Yüzüncü Ad arasındaki bağ şudur: Ayşe Arman zaman zaman severek okuduğum bir röpörtajcı olarak o günlerde bir yazısında Yüzüncü Ad'dan bahsederken ve onu överken, aldığı tada vurgu anlamında: Bir an önce herşeyi halledip kitabı eline alma duygusunu, onu elden bırakamamanın lezzetini, o güne kadar bir de Kürk Mantolu Madonna'da hissettiğini yazınca, okumakta olduğum Yüzüncü Ad'ın kurgusundan ve merak ettirme halinden yola çıkarak Kürk Mantolu Madonna'yı bulup satın almıştım.
Daha kitapçıda sayfalarına dokunup satır aralarında gezinirken elimdekinin ne olduğunu görmüştüm. Sabahattin Ali her ne kadar siyasal kimliği ve toplumcu esereleriyle biliniyor olsa da Nükhet Duru'nun sesinde vücut bulmuş, onun şiirlerinden yapılmış iki Ali Kocatepe bestesi Ben Gene Sana Vurgunum ve Melankoli ile ruhuma başka türlü dokunmuştu zaten.
O gün işyerine döndüğümde kitabın ilk yirmi sayfası bitmişti. Olağanüstü tasvirlerle yazı olmaktan çıkıp resim, hatta film olup ruhuma akmıştı her sayfa.
Kitap; onu bitirdiğinizde daha önce benzerlerini gördüğünüz, bildiğiniz, okuduğunuz bir olağanlık hali algısını, aklınızın bir köşesine yerleştirebilecek, hatta yerleştirecek belki.
Ama inanın son sayfayı kapatıp bitirdiğinizde kitabı; ruhunuz çağlayan olup akacak, uzunca bir süre bu kitabın öyküsünü düşüneceksiniz. Bir roman değil de, içinde kıyısında köşesinde olduğunuz bir öykünün yüreğinizdeki yansımalarını ve acılarını hissedeceksiniz. Önünüzdeki bir kaç gün boyunca bu olağanlık duygusundan çıkıp, kare kare kitabın her anını düşünüp, kahramanı bir kez daha gözünüzden geçirip, koluna takılıp yürüyeceksiniz. Kitabın en temel özelliği, en ters köşe hali de bu kanımca; olağanlık duygunuzla olağanın dışı bir şekilde sizi duvardan duvara çarpması...
Çok sağlam ve dokunaklı bir öykünün içinde tutkunun tadına varırken, sayfa 34 deki şu cümlelerin:
İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlardı... Bir de ben bu halimlekalkıp başka bir insanin kafasının içini tahlil etmek, onun düz veya karışık ruhunu görmek istiyordum. Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldigimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?'' anafikirliğinde, kitabın arkasındaki cümlelerde ifade bulan bir lezzette, çok ama çok kaliteli bir roman okuduğunuzu görecekseniz:
''Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor."
Okuyun okutun! Benim okumasını önerdiğim, hediye ettiğim her insandan geri dönüşleri muhteşemdi. Ki Üzerine Dondurma Konmuş Vişneli Ekmek Tatlısı Kadın her zaman der ki:
Sadece o kitabı okumamı sağladığın için bile sen çok iyi bir adamsın... 14 Şubat geliyor, aklınızın not defterinde bulunsun.
Şarkılar: Nükhet Duru- Klasikler albümünden; Ben Gene Sana Vurgunum ve Melankoli
dün bitirdim aynı hisleri paylaşıyoruz:) harika bir kitaptı gerçekten.Bir günde bitti yormadan düşündürerek insanı içine alarak..
YanıtlaSilBu kitabı okuyalı uzun zaman oldu lakin damağımda bıraktıgı tat hala baki.
YanıtlaSilHer paragrafından alıntılar yapılabilecek bu kitabı çevremde okutmadığım kimse kalmadı neredeyse.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSabahattin ali'nin en sevdiğim yanı bunca güzel tasviri yapan o güzel insandaki mütevazilik ve samimiyettir. Önsözlerinde hep eski yazılarından bahsedip bir de özür diler. gençliğin acemi yazıları diye. Oysa onlar bile bizim için ne kadar güzellerdir. Önerini destekliyorum dostum:)) Sabahattin Ali okumamış birinin hayat damarlarından biri kopmuş demektir:)) Bir de değirmenler vardır ki pek çok güzel öykülerdir onlar. İki kırlangıcın aşkını, anlatırken nasıl da insana kondurur laflarını.
YanıtlaSilçok sevdiğim bir kitaptır bazen dalıp giderim anlattığı hikayenin içindeki kahramanların dünyasına:)
YanıtlaSilbirkaç ay önce, edebiyat sonunda sorumlu olduğum için okumuştum, ki okul zoruyla okutulan hiçbir kitap bu kadar tat vermedi sanırsam (: günlerce arkadaşlarla konuşurken Raif efendinin, Maria'nın sözlerinden alıntılar yapmışızdır (: gerçekten mükemmel bir eser, tavsiyene katılıyorum kardeşim, kesinlikle okunası.
YanıtlaSilBana en etkilendiğiniz kitap nedir? diye sorsalar ,kesinlikle ''Kürk Mantolu Madonna '' derim.Ben de elimden bırakamamıştım.Tıpkı senin gibi adıyla dolaşmıştım :)
YanıtlaSilBen bu kitabi bi kez lisede, bi kez de -dayanamayip tekrar ablama aldirip ve de Uganda`ya gondertip- burada okudum...
YanıtlaSilIcim yine buruldu ama gozyaslarimi Icimizdeki Seytan`a saklayip onunla devam ettim Sabahattin Ali ziyafetine.
Sevgiler sana taaa Ekvatordan!
Meltem