Filme, hakkında hiç bir yorum ve yazı okumadan gittim. Tomris Giritlioğlu adı benim için yeterliydi. TRT'den beri izlediğim ve çok sevdiğim bu değerli yönetmenin, Salkım Hanımın Taneleri'ni sinemaya uyarlamadaki başarısının ardından, o kitabın, tarihimizde azınlıklara yapılanlar anlamında devamı gibi algılanabilecek Güz Sancısı'nın film olmuş halini kaçırmam olası değildi elbet. Üstelik, filmin sinemanın en sevdiğim salonunda oynaması ayrı bir keyifti. Bir ekstra keyif de filmin üçüncü haftası olmasına rağmen salondaki doluluktu.
Filmin açılışıyla birlikte ilk sahneler perdeye yansımaya başlayınca, güzel bir film izleyeceğim duygusu hakim oldu bende; hoş bir açılışı vardı çünkü. Film ilerledikçe, hayatımda ilk defa bir film üzerine yazacağım yorum için olumsuz cümleler ilk izlenimlerimle yer değiştirir bir hale büründüler bu kez beynimin içinde.
Bugüne kadar beğenmediğim bir film üzerine yorum yazmadım. Yazdığım yerlerde, insanlara bir yararı olsun diye hep beğendiğim filmler üzerine olumlu düşünceler aktardım. Ama bu film boyunca sürekli iyi sahneleri öne çıkarıp, kusurlara bahaneler aramaya başlasam da, yönetmene kıyamasam da, tüm sempatime rağmen çok sağlam ve bir film için çok ama çok elverişli bir konuya ciddi anlamda yazık olduğunu kabul etmek zorunda kaldım.
Sorun bütçe miydi ya da başka sebepler miydi bilmiyorum. Ama, Salkım Hanımın Tanelerindeki muhteşem oyuncular ve oyunculukları düşününce, bu filmdekiler -Beren Saat hariç- ortaokul müsamereleri düzeyindeydi. Figürasyon tam anlamıyla berbattı. Yağma sahneleri inandırıcılıktan son derece uzak ve üstünkörüydü. Erotizmden bu kadar uzak, ruhsuz ve beceriksiz bir sevişme sahnesini, bu düzeyde bir yönetmenden daha önce izlediğimi hatırlamıyorum.
Yapımcı bütçeyi sınırladıysa ve mecburiyetler vardıysa diye bir çıkar yol aramaya çabalasam da; yine de neden Tomris Giritlioğlu bu filmi bu oyuncularla çekti diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tüm suçu oyunculara fatura edip yönetmeni aklamak istemiyorum. Ama, Salkım Hanımın Taneleri'nde figürasyon dahil onca başarılı seçimler yapmış bir yönetmen, bu filmde, neden bu kadar yanlış diye de sürekli düşünüyorum.
Kısacası, sinema için çok elverişli bir romandan yapılmış bu film; benim için, büyük bir hayalkırıklığı oldu. Keşke
Salkım Hanımın Taneleri için yazdıklarımı, Güz Sancısı içinde tekrar edebilseydim. Ve herkese, koşa koşa gidip zevkle izleyin diyebilseydim. Çok üzgünüm.