3 Ekim 2024 Perşembe

Gerçekti Şimdi Hayal Oldu-2

Kasım 2017

7 Mehmet-Antalya


Nereden Nereye...



Epey dinlendikten sonra bu seyahatin starı için yola koyuluyoruz. Rezervasyon sorumlumuz masayı günler öncesinden ayırtmıştı zaten. Nasıl ulaşırız kısmını da kahvecide halletmiştim. O halde yola koyulalım, saat 19:00'da orada oluruz demişiz sonuçta.

Önce en yakın duraktan Nostalji Tramvayı'na biniyoruz. Güzel bir Antalya akşamı, güzergâh zevkli, hava çiseli, günün hareketi sonlanmış, dolayısı ile vagon sakin. Bir teyze var, tatlı, belli ki tanışıyorlar genç vatmanla. Sohbetleri neşeli. Teyzem evlendirmeye niyetli genç vatmanı. Hattın ortalarında bir yerde iniyor teyze. Bizim son durakta, Müze'de inmemiz gerek.

Hazırda bir taksi var durağın hemen yanında. Genç bir şoför. Sohbet ederek varıyoruz mekâna. Kaleiçinden, tramvay artı taksi 17 TL tutuyor.

Hoş bir genç kız karşılıyor mekânda bizi, elinde şık bir dosya ile. Rezervasyon doğal olarak yaptıranın adına. Bundan zevk alıyorum nedense. Masamız bahçeye bakan camın kenarında, dört kişilik bir masa, bu da ferah kılıyor ortamı, daha baş başa bırakıyor bizi.

Ne tesadüf ki bir kez daha garsonumuzun adı Mustafa. Bir başka güzellik şu ki bu Mustafa da çok iyi. Yemek sonrası kritiğimiz esnasında bunun üzerine epey konuşuyoruz zaten. Tasarladıklarımıza uygun düşen içecekse rakı, kanımızca bu mekân başka bir içkiyi getirmiyor akla. Keçi peyniri bankomuz. Söylüyoruz. Şu meşhur atomu hiç bir kez denemek istememiştim, bu kez istiyorum. Üzeri karamelize soğanlı fava mutlaktı zaten. Hibeş konusunda tereddütlüydüm açıkçası. Mustafa önerince ve rakıya yakıştığının altını çizince kırmıyoruz onu. Bunlarla başlayıp sonra akışa göre ilaveler yapacağımızı belirtip teşekkür ediyoruz garsonumuza. Hizmet kusursuz. Mustafa mezelerin içerikleriyle ilgili bilgi veriyor, duruşu tam olması gerektiği gibi. Sıkmadığı gibi itici de gelmiyor tavırlar. İçten ve samimi.


O halde yarasın! Keçi peynirine bayılıyoruz. Hazırlanan tabaklar seyirlik. Daha yeni humus cennetinden dönmüş damaklarımız, üzeri karamelize soğanlı, elbette onun yağı ile tatlanmış favaya şapka çıkarıyor. Atom daha önce hiç denememiş bende kahır yaratıyor. Kesinlikle muhteşem bir eşlikçi rakıya. Onunla içmeye bayıldığım kadın atom konusunda deneyimli, beni destekliyor. Hibeşi de beğeniyoruz. Bir nüans var damaklarımızda ki o da diğer mezelerle tonunu tutturamamış olmamız.


O ara karides güvecimiz geliyor. Dondurulmuş ve her yerde neredeyse aynı ve mini minicik karideslerden bıkmış gözlerimiz parlıyor. Damaklarımız onaylıyor. Az sonra da kalamar mücver... Olağanüstü buluyoruz. Keyfimiz katmerlenerek devam ediyor. Aslında iş yemekleri için uygun olduğunu düşünüyoruz lokantanın, dolayısı ile iş yemeği esnasındaki rakı - şaraba uygun. Baş başa bir akşam yemeği için değil de, karnımızı doyururken bir tek de içelim ortamı gibi geliyor bize. Orta masalardan birinde olsak, çok da keyif alacağımızı düşünmüyoruz. Hatta bilerek çiftlere bu masaları verdikleri fikrindeyiz ki akıllıca ve müşteriyi anlayan bir davranış. Çok tatlı bir akşam ben için, masa arkadaşım çok tatlı çünkü. Onunla içmek de.

Tatlıya geçme vakti geldi, aslında mevsimi olsa oğlak kesindi. Ne yazık ki mevsimi değil. Antalya'da tatlı denince akla ilk ne gelir?


Kıvamında pişmiş bir kabak, baymayan bir tat, tahin, dondurma ve ceviz parçacıkları... güzel bir final, tatlı yedik, şahane sohbet ettik, gözlerimizde kaybolduk ve dünyadayız. Daha ne olsun.

Mustafa elinde kahvelerle sigara içilen bölümün kapısında. Şahane bir bölüm yapmışlar kesinlikle; içmeyen ben içenlerin yanında hiç bir şey fark etmiyorum. O ara televizyon yemek programı ünlüleri de laflıyor hemen yanımızda.

7 Mehmet'de -ne tesadüf ki- 7 lezzet ve bir 35'lik rakı için 260 TL civarı ödüyoruz. Eski güzel lokantaları, -balık lokantaları dışında- yeni kuşakları nedeniyle yitmiş şehrimizdeki fiyat kalite oranına göre hiç de pahallı gelmiyor. Bir de bahşiş hak edilmeli bence. Mustafa fazlası ile hak edenlerden. Gecemizi akışkan ve güzel kılan temel ögelerden birisiydi kendisi.

Kapıdaki taksiye biniyoruz, hayatın tadını çıkarmayı bilen insanların ruh haliyle.

"Müze Durağına lütfen."

Ankara'daki bir arsasını satıp gelmiş yıllar önce Antalya'ya abi. Klasik "buralar dutluktu şimdi ne oldu" muhabbeti. Kendi arsası için de geçerli doğal olarak bu durum. İki Angaralı ve kısmen Antalyalı'nın sohbeti güzel. Benim de kafam. Öbür taksi aşağı göbeğe kadar gidip döndüğü için bunun yolu doğal olarak daha kısa ve 10 TL tutuyor.

Yazının tamamı ise burada

 

 

16 yorum:

  1. Aah o taksilerin 10 lira, 7 Mehmet'in rakıyla birlikte 260 lira tuttuğu demler, ah o demler :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir rüyaydı geldi geçti diyoruz biz öğretmenim, aynı zamanda bunlar da geçer diyerek umudu da diri tutuyoruz. .:))

      Sil
    2. umutsuz yaşanmıyor ki:)

      Sil
    3. Özellikle bu ülkede:)

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Öyle, iyi ki yazmışım. Bugünler içime doğmuş sanki:))

      Sil
  3. Blog yazmanın güzelliği işte budur. Tarihe birinci elden tanıklık etmek ve tatlı tatlı kayıt altına almak.
    Bugünkü durumun değişmesi gerektiğini bilen biri olarak sizin de dediğiniz gibi umudu diri tutuyorum. Kara gün elbette kararıp kalmayacak, sevgiyle... 🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E sonuçta yanmaya alışmış bir kitleyiz. Ne demiştik, sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa... Az kaldı, aydınlık çok uzak değil. Hatta birisi kendi çıkarları için birilerini yüz üstü bırakıp bir makamı bana verin, hesap sormayın siz ne isterseniz ben emrinizdeyim derse de hiç şaşırmam, şaşırmayalım:)) Sevgiyle...

      Sil
  4. Makamdan çok ne var; mesela nesli tükenen politikacıların portre tozlarını alma makamı neden olmasın :)Ağzınızdan bal damlıyor, e hadi görelim artık :) 🌺🙏

    YanıtlaSil
  5. Göreceğiz, hiç endişen olmasın; O da nitelikli, eğlenmeyi bilen, cebindeki üç kuruşla ev yapımı su katınca beyazlananla ve iki arkadaşı ile çilingiri kurup memleketi kurtaran, sohbeti güzel insanları gördükçe etrafındakiler için; bunların arasında benim ne işim var diyordur, sıkılmıştır. :) Biraz daha sabır, şimdilik o güzel geleceğin fragmanları ile idare edelim:)

    YanıtlaSil
  6. Ne zaman sizin paylaştığınız yazıyı okusam, özellikle yemekli, yeni bir yemek çeşidi öğreniyorum. Hibeş nasıl bir mezedir diye Google'a sordum şimdi. :)
    Atomu annem salata niyetine çok yapardı. Tadı enfestir. :)
    O ödediğiniz fiyat, efsaneler arasına girmiştir sanırım. Söz uçar, yazı kalır. Yazmak, hem hafızayı tazeler hem de arşiv niteliğinde kanıt sunar. Buyrun size 7 yıl önceki kanıt. :)
    Afiyet olsun size. Hem bilgi hem de kıymetli paylaşımınıza teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok teşekkür ederim. Fiyatları bu derece şaşırtıcı hale getirmek bugüne kadar ülkeyi yöneten kimseye nasip olmamıştı, hatırladığım kadarıyla Nazlı hanım. Bu tarihe geçecek bir başarı! Üstelik bir yerde sabitlenseler sanırım hepimiz razıyız. Tünelin sonunda görünen bir ışık da yok.:) Annelerin mutfağı başkadır ki sonucu tahmin edebiliyorum.

      Sil

İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP