***
Son oyunlar oynanıyor, coşku gökyüzünü inletiyor ve konvoyu oluşturup eğlencenin dibine vurulup son ve gerçek imzaların atılacağı tören alanına gitmenin hazırlıkları yapılıyor. O halde arabalara. Bense tereddüt içindeyim, üç gündür fena halde bir gripal durumun etkisi altındayım. Mücadelem kanlı bıçaklı. Gitmekle gitmemek arasındayım ama başladığım işi bırakmak da istemiyorum.
Son karardan bir önceki karar olarak da kardeşe devam etmesini, benim durumun iyi olmadığını ve gelemeyeceğimi söylüyorum.
Gençler coşkulu, neşeler alkış kıyamet, sokak sokak olalı görmemişti böyle bir felâket. Elbette daha coşkulu düğünler olmuştu, üstelik bu sokak ve yollar oluşmamış, koskocaman ve yekpare bahçemizin ve sıra sıra meyva ağaçlarımızın altına masalar kurup, ışıklarla donatıp kalabalık sünnet düğünleri yapmıştık el ele verip... Coğrafyanın o hali bozulmasa bu düğün bambaşka masallara konu olup bugün magazin basınında çarşaf çarşaf yayınlanıyor olurdu, kesin.
Kayınvalideler ve kayınpederler kısmı ve artık atılacak imzalarla akraba olacak iki tarafın aile büyükleri kulübe doğru yola çıkmak üzere araçlara geçiyorlar. Ve konvoy gelin evinden ayrılıyor. Ben kararsız... Grip fena, ama bir yandan da bu düğün için İstanbul'dan kalkıp, tam takım gelen kuzenleri, eşlerini düşünüyorum.
Üstelik de tehdit devam ediyor. İkiliyi pusuda görüyorum. Ve sürekli istihbaratla ilişki halindeyim. Uzaylı dostlarla işbirliği devam ediyor ve kimsenin elinde kim oldukları, hangi gezegenden oldukları konusunda somut bir bilgi yok. Üstelik kendilerinden emin halleri beni çaresiz bırakmanın yanında ürkütüyor da... O bakışlar ve doğrudan ve manalı bir şekilde gözüme bakan gülüşler çok kendinden emin ve pek de hayra alamet değiller.
Gelin arabası gelinin arabası, sürücüsü ise abi. Sade ve çok hoş süslendi ve bence de şahane oldu.
Ve konvoy davullar eşliğinde binadan ayrılıyor.
O sırada son kararımı veriyorum. Kıyamıyorum ve işimi yarım bırakmayıp tamamlamak istiyorum; kardeşi arıyorum, ve geliyorum diyorum. O ana yolda, Tırtıl'la ve beni bekliyor, bir de ilk kez gördüğüm bir genç kız var arabada. Üç harfliye kuruluyorum. Kurulmamla birlikte kaptan uçuş moduna geçiyor.
Artık Yelken Kulüp'deyiz.
İki genç ve güzel hanımefendi.
İki arkadaş mı yoksa anne kızlar mı?
Fotoğraflarını çekiyorum.
Ve onlardan birini bu yazıya yerleştiriyorum.
Okurları çok merak ettirmeyerek de hemen yanıtı veriyorum. Evet anne ve kızı. Gelinimiz demeyi sevmiyorum, o da bizim kızımız ve biricik Teo'muzun pek tatlı, pek güzel annesi.
Ve bir anneanne, genç ve hoş.
Ve tören başlıyor, şahitler yerlerini alıyorlar.
Gençlerin arkadaşları...
İmzalar atılıyor, hemen girişteki iki yaylı ve yan flütten gelen enfes müzikler şırıl şırıl akıyor, yer deniz gök bakır oluyor, coşku tavandayken ayaklar yere basıyor ve artık evli çiftimiz ilk danslarını yapıyorlar. Bu satırların yazarı ise ayağa ilk kimin bastığını bilmiyor, bu tür şeyleri de merak etmiyor, çünkü henüz ilişki resmiyet kazanmamışken damadın kendisinden çok çekindiğini biliyor... du!
Ve bu uzaylı, sonrasında birden yok oldu ortalıktan, bir duman bulutu kapladı ortalığı önce, yok olunca da sonrasında duman; geride hiç bir iz kalmadı. Ancak hâlâ tetikteyiz. Kimlerdendir, uzayın hangi bölgesindendirler meraktayız. Silahlarını yanına almamış sanıyorum.
Endişeliyiz!
Deniz yolunu kullanmadıkları ise kesin...
Son karardan bir önceki karar olarak da kardeşe devam etmesini, benim durumun iyi olmadığını ve gelemeyeceğimi söylüyorum.
Gençler coşkulu, neşeler alkış kıyamet, sokak sokak olalı görmemişti böyle bir felâket. Elbette daha coşkulu düğünler olmuştu, üstelik bu sokak ve yollar oluşmamış, koskocaman ve yekpare bahçemizin ve sıra sıra meyva ağaçlarımızın altına masalar kurup, ışıklarla donatıp kalabalık sünnet düğünleri yapmıştık el ele verip... Coğrafyanın o hali bozulmasa bu düğün bambaşka masallara konu olup bugün magazin basınında çarşaf çarşaf yayınlanıyor olurdu, kesin.
Kayınvalideler ve kayınpederler kısmı ve artık atılacak imzalarla akraba olacak iki tarafın aile büyükleri kulübe doğru yola çıkmak üzere araçlara geçiyorlar. Ve konvoy gelin evinden ayrılıyor. Ben kararsız... Grip fena, ama bir yandan da bu düğün için İstanbul'dan kalkıp, tam takım gelen kuzenleri, eşlerini düşünüyorum.
Üstelik de tehdit devam ediyor. İkiliyi pusuda görüyorum. Ve sürekli istihbaratla ilişki halindeyim. Uzaylı dostlarla işbirliği devam ediyor ve kimsenin elinde kim oldukları, hangi gezegenden oldukları konusunda somut bir bilgi yok. Üstelik kendilerinden emin halleri beni çaresiz bırakmanın yanında ürkütüyor da... O bakışlar ve doğrudan ve manalı bir şekilde gözüme bakan gülüşler çok kendinden emin ve pek de hayra alamet değiller.
Gelin arabası gelinin arabası, sürücüsü ise abi. Sade ve çok hoş süslendi ve bence de şahane oldu.
Ve konvoy davullar eşliğinde binadan ayrılıyor.
O sırada son kararımı veriyorum. Kıyamıyorum ve işimi yarım bırakmayıp tamamlamak istiyorum; kardeşi arıyorum, ve geliyorum diyorum. O ana yolda, Tırtıl'la ve beni bekliyor, bir de ilk kez gördüğüm bir genç kız var arabada. Üç harfliye kuruluyorum. Kurulmamla birlikte kaptan uçuş moduna geçiyor.
Artık Yelken Kulüp'deyiz.
İki genç ve güzel hanımefendi.
İki arkadaş mı yoksa anne kızlar mı?
Fotoğraflarını çekiyorum.
Ve onlardan birini bu yazıya yerleştiriyorum.
Okurları çok merak ettirmeyerek de hemen yanıtı veriyorum. Evet anne ve kızı. Gelinimiz demeyi sevmiyorum, o da bizim kızımız ve biricik Teo'muzun pek tatlı, pek güzel annesi.
Ve bir anneanne, genç ve hoş.
Ve tören başlıyor, şahitler yerlerini alıyorlar.
Gençlerin arkadaşları...
İmzalar atılıyor, hemen girişteki iki yaylı ve yan flütten gelen enfes müzikler şırıl şırıl akıyor, yer deniz gök bakır oluyor, coşku tavandayken ayaklar yere basıyor ve artık evli çiftimiz ilk danslarını yapıyorlar. Bu satırların yazarı ise ayağa ilk kimin bastığını bilmiyor, bu tür şeyleri de merak etmiyor, çünkü henüz ilişki resmiyet kazanmamışken damadın kendisinden çok çekindiğini biliyor... du!
Ve bu uzaylı, sonrasında birden yok oldu ortalıktan, bir duman bulutu kapladı ortalığı önce, yok olunca da sonrasında duman; geride hiç bir iz kalmadı. Ancak hâlâ tetikteyiz. Kimlerdendir, uzayın hangi bölgesindendirler meraktayız. Silahlarını yanına almamış sanıyorum.
Endişeliyiz!
Deniz yolunu kullanmadıkları ise kesin...
Müzikle sallana sallana okumak pek keyifliydi :)
YanıtlaSil"Uzaylılar" arabanın önünü kesmeye yeltenmediler mi yahu? O zaman hiç korkma onlardan bence :)))))
Ne güzel:))
SilBu uzaylıların hesabı başkaydı sanırım, önce pek anlayamadım ama düşündükçe anlayabiliyorum da artık. Onlar sadece bana göründüklerine göre hesap başka diye düşünmeye başladım sonra. Muhtemelen tesadüfen buradan geçiyorlardı ve bu dünyalılar neler yapıyorlar böyle diye merakla takıldılar biraz. Dönüşlerinde uğrarlar ve sohbet ederiz diye düşünüyorum ve işin aslını o zaman çözeriz muhtemelen:))
Uzaylı küçümene bayıldım, pek yakışıklı maşallah! :)
YanıtlaSilBir itiraf:
Türk tangolarına epey aşina olduğumu sanıyorum, değilmişim, düğün tangosunu sanki ilk duydum. :))
Çok yakışlı değil sadece, yerinde pek duramayan, çok zeki bir ateş parçası kendisi. :)
SilYoutube'da Ada Müzik'in bu seride yayınlanmış bir kolekesiyonu var Sevgili Okul Arkadaşım, bir göz atmanızı öneririm:)
Allah mesut etsin çiftimizi.
YanıtlaSilÇok teşekkürler, Özlem.
SilNe güzel ne mutlu. :)
YanıtlaSilUzaylıya uzaktan şöyle bir sarıldım, pek afacan bakıyor, pek tatlı.
Bizim nişan da pastalı yüzüklü bol fotoğraflı tamamlandı dün şükür. Darısı isteyenlerin başına. :)
Çok teşekkürler:) Sizin çifte de mutluluklar , yeri gelmişken şu klasik cümleyi de kurayım o halde: Rabbim tamamına erdirsin:) Afacan aynı zamanda zekâ küpüdür. Çok şükür ki aynı operasyon ekibindeniz, hem de komutan benim:))
YanıtlaSilBir an gitmeyecek misin acaba diye endişelensem de bizim bildiğimiz Sevgili Buraneros o güzel geceyi ıskalamaz, ne yapar eder kalkıp gider diyerek okudum yazıyı :) Yanılmadığıma sevinerek de bitirdim :) İlk dansın fotosu müthiş! Tango için ayrıca teşekkürler, Evrim'le birlikte keyifle dinledik :)
YanıtlaSilRica ederim, tango candır.:) Evrim'le birlikte bence Ada Müzik'in koleksiyonundaki tüm tangoları dinleyen siz. Tereddüt halindeyken ben, bünye yine olaya el koydu, fotoğraf çekimleri ile meşgul olunca da unuttum ben gribi:)
Silfinal gibi final olmuş canım buraneros! mutluluklar diliyorum
YanıtlaSilÇok teşekkürler sevgili Elisabeth:)
YanıtlaSilUzaylı zekiye diye bir dizi vardı bu arkadaş da uzaylı zeki sanki cin gibi bakıyor maaşallah. Allah mesut etsin çiftimizi. Hülya
YanıtlaSilFelaket bir cin. Silahlarımız çeşit çeşit, operasyon üzerine operasyon yapıyoruz biraraya gelince. Ankara'da yaşıyorlar, yoksa halim dumandı. Nerede biraraya gelirsek doğrudan silah başı yapıyoruz mecburen, çünkü gelirken onları da getiriyor :)) Çok teşekkürler, çiftimiz de dileklere çok teşekkür ediyorlar.
SilAa ikili burada da çıktı ortaya. Bir vukuat olmadığına göre öylesine eğlenceye takılan olabilir gibi geldi bana. İzmir'in eski sokak düğünleri meşhurdur. Gençken sahiplerini tanımadığım düğünlere, uzaktan da olsa seyretmek için ben de gitmişimdir. :)
YanıtlaSilGrip, bir geldi mi kolay kolay bırakmıyor insanı. Kapıdan kovsanız pencereden giriyor. Geçmiş olsun size. Tam da ağırlaşmanın zamanında iyi idare etmişsiniz. Sevdiklerimizin özel günü söz konusu olunca hastalık ne ki, alimallah uçarak gideriz. :)
Fotoğraf çekimleri şahane ötesi olmuş. Keza anlatım daha da şahane...Eminim, hem karelerle hem de anlatımla gençlere unutulmaz anı olarak sayfalarda yerini almıştır. Mutlulukla yürüsünler hayat yolunda. :)
Emeğiniz dert görmesin. Kıymetli paylaşımınıza teşekkür ediyorum.
O ufaklık muhteşemdir, ikimiz biraraya geldik mi ortalık toz duman:) Çok teşekkür ederim, bünyem sağolsun en zor zamanlarda bile eksik kalmim diye elinden geleni yapıyor:) Fotoğraf fikrini daha önce yazdığım üzere National Geographic'in belgeseli vermişti. Ben de sevdim çektiğim fotoğrafları, bir düğün sanırım bir amatör tarafından ancak bu kadar canlandırlabilirdi:) Dilekleriniz için de ayrıca teşekkürler:)
SilMaşallah uzaylı hem zeki hem afacan, tavrından belli. Çifte mutluluklar... Onca fotoğraflı romanımsı sanıyorum onlara en güzel düğün hediyesi olmuştur. Müzik de pek güzel. Dinleyeyim geri kalanını.
YanıtlaSilÇok teşekkürler, ufaklık can, biraz da sussa:)) Çift de kendi adlarına herkese çok teşekkür etmemi tembihlemişti bana, üzerimde kalmasın...
Sil