21 Ekim 2024 Pazartesi

Unutulmayanların -Bence- En Güzeli

Kenarlarına ülke rezaletleri bulaşsa da...

***

70'lerin sonu 80'lerin hemen öncesi, uzunçaların arka kapağından...



Unutulmayanlar adı altında çıkan bu uzunçalarda ve bu dizide çıkan diğer plaklârda, kronolojik bir tasnif yoluna gidilmemiştir.

Ayrıca gene bu dizinin plâklarında, tıpkı bu uzunçalarda olduğu gibi, romantik şarkılar, caz kökenli vokaller, ya da Rock'n Roll türü müzik arasında da bir ayrım yapılmamıştır. Geçmiş devirlerin unutulmaz melodileri, hangi tür müzik olursa olsun, aynı uzunçalarda yer almıştır. Çünkü bu dizinin amacı, kronolojik, müziksel, milli kategoriler yapmak, sanatsal değerlendirmelerde bulunmak değil, belli yılların hâlâ unutulmayan melodilerini, gençliklerini o yıllarda geçirenlere ve doğal olarak bu hafif müzik klasiklerinden hangi yaşta olursa olsun, daima hoşlanacak müzikseverlere sunmaktır.

Bu dizinin diğer plâklarında olduğu gibi, bu uzunçalarda yer alan melodiler, devirlerinin liste başları, milyon üstü satan, olaylar yaratan plâklarından seçilmiştir.



Buraneros şaşkın değil, ama öfkeli. Pek şaşırmasa da bu kadarı da fazla diyor. Yeni doğmuş bebelerin, üstelik bazı doktorlar ve sağlık çalışanlarının şirket haline getirdiği kurumlara ve skandal ötesi durumlara çok şaşırmamış olsa da aynı durum Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde olsa cumhurbaşkanından başlayıp tüm ülkenin bakanları ve hükümeti istifa ederdi, diye de düşünmüyor... Çünkü onların etmek zorunda kalacağını biliyor!

Bizim şimdikilerde tık yok,

buna şaşırıyor muyuz?!


Ülkeyi sanki 22 yıldır onlar yönetmiyorlar ve her kötülük muhalefet tarafından yaşatılıyor. Oysa geçmişe şöyle bir göz attığımızda görüyoruz ki bu ülkede ölüm nedeniyle eksilen meclis aritmetiğini tamamlamak adına yapılan ara seçimlerde -sadece oyları bir miktar- düştüğü için, önlerinde iktidar yılları olmasına rağmen ve zorunluluk olmadığı halde, halktan yeniden onay almak adına erken seçim kararı alıp sandığa giden, ve o ara seçimde oyları eski oylarının gerisindeyse, asıl patronu, yani halkı sandığa davet edip istifa eden hükümetler ve başbakanlar da görmüştü bu ülke.

Elbette başarı ile depolitize edilmiş, önlerine başka oyuncaklar koyulmuş, 2000'li yıllarda doğmuş ve günahsız gençler bunları bilmeyeceklerdir ama biz özgür seçimlerin yapıldığı, başarısız olunduğunda koltuğunu bırakıp gidebilenlerin olduğu, muhalif olsak da kariyerlerine saygı duyulması gereken siyasetçilerin yaşadığı ülkeyi de gördük. Üstelik o adamlar hiç bir zaman, taşkınlıklar yapılmadığı, etrafa zarar verilmediği sürece polisi; miting bir haktır düsturu ile izin verilmiş  kalabalıkların içine sokup dağıttırmayı ve eylemleri durdurmayı düşünmediler! Haklarında yapılmış eleştirilere, onları yazanlara ayar vermediler. Enn absürt karikatürlerine gülüp geçtiler. Oysa şimdiki?!

Elbette yaşam devam ediyor, edecek, bu günler de geçecek. Umutları kaybetmeye hiç de gerek yok. Bu ülke güzel, insanı da güzel. Rabbim geçmişin kıymetini bilemediğimiz için bizi sınıyor da olabilir! Ama damarlarında asil bir kan dolaşan farklı etnik kimliklerden insanların kardeşleşebildiği bu milletin 2000'li yıllara denk gelen insanları ve apolitize nüfusu da biraz daha okuyarak, merak ederek, farklı görüşleri mukayese ederek geçmişe şöyle bir göz atarsa, inancım tamdır ki her şey çok daha güzel olacak!

Kayda Geçsin adlı programda zevkle izlediğim ve Youtube'da yayınlanan Tımarhanede Bu Hafta adlı kısa kayıtlarına bayıldığım Şule Aydın'ın program sonundaki bitiriş cümlesini bu yazı vesilesiyle ve küçük harf değişiklikleriyle tekrar ediyor ve hepimizin, aklımızı kafatasımızda tutabileceğimiz bir hafta diliyorum.

O halde Müzik!

Eski yıllardan ve serinin en sevdiğim uzunçalarından seçtiğim şarkılarla güncelden kısa süreliğini de olsa kopalım, ruhumuzu serinletelim, çayımızı kahvemizi alalım ve müziğin, geçmişin ve nahif yılların gölgesine bir anlığına da olsa sığınalım,

aklımıza iyi geleceği kesindir!














12 yorum:

  1. Albümün arkasındaki yazı ne kadar zarif. Ve yazının sonuna eklediğiniz şarkılar insanın ruhunu ne kadar güzel okşuyor. Buradan da şuna geliyorum; son dönemlerde yaşanan olaylar berbat evet. Ama bunca yıldır beni en çok yoran şey, toplumda kullanılan iletişim dilinin sivriliği, kabalığı... Siyasetçilerin birbirlerine hakaret etmeleri. Bu kadar kötü olayın patır patır olmasında bu dilin de çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Belki sizin de söylediğiniz gibi her ne kadar dünya görüşlerimiz uyuşmasa da eski politikacıların ve geçmişte yaşadığımız güzel şeylerin değerini bilmediğimiz için ülkemiz sınanıyor...
    Başka ülkelerde 30 senede olmayacak kadar olay o kadar art arda yaşanıyor ki, artık ülkemizde güzel bir şey yapmak, güzel şeylerden söz etmek, mesela muhalif bir politikacının bir konsere gitmesi bile suç olmaya başladı.
    Bu durumda evet o zaman müzik dinleyelim biraz... Ve evet bloglarımızı daha çok sevelim.
    Sevgiler🌺🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ülke bütünlüğüne bakınca çoğunluk değiller, şu 12 Eylülün %10 barajı perişan etti ülkeyi ve bu fırsatı yularlarını tutan güç sayesinde çok iyi değerlendirdiler ki muhtemelen fetö kankalığının, o zekanın, elbette ABD desteği ile örgütlenmenin etkisi var bu işte. Vitrine ilk dönemde öyle insanlar koydular ki bir kısım insanımızı güzel etkilediler, sonra da fırsatı sürekli ve güzel kullandılar. Kuklacılar da bu işe çok sevindiler ve coğrafyayı dizayn etmek konusunda da başarılarına İsrail eliyle, bizi yöneten zeka küpümüz sayesinde, ordunun üst kademesini tasviye ederek, yerlerine hüdaparla birlikte el kaldıranları getirerek her alanda etkisizleştirerek devam ediyorlar. E kendini bir şey sanan ve kitlesine hakim biri de var ellerine, evanesi de bal tutan parmağını yalar pozisyonunda... Valla biz de keyfimize bakalım diyorum ben, siyaseti meslek edinmiş olanlar çözsünler bu işi, güzel eylerlerse peşlerinden gideriz, akıl isterlerse biz blogcular hazırız:))

      Sil
  2. Çok zor zamanlardan geçiyoruz. Küçük, bireysel mutlulukları yaşarken bile insan utanıyor kendinden ki zaten onları da yaşamakta zorlanıyoruz, ruh halimize iyi gelecek şeyleri bulup çıkarmak için didiniyoruz resmen!
    Ne güzel bir seçki olmuş, bir bir dinleyeyim şimdi, elime çayımı alıp...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ben utanmıyorum Şule, bebeliğimizden beri neredeyse ülkemiz için mücadele verdik, hem eylem yapıyor hem de eğleniyorduk, cuntacılara rağmen yine de bugünle kıyaslanmayacak kadar güzel yıllardı, bir şey yapıyorduk çünkü ve okuyorduk boyumuzdan büyük kitapları, düşman bellediklerimiz bile kültürlü ve eğitimliydi, faşisti de vardı ama sol tandanslı abilerde; hem de silahlı iki teşkilatta da... Ülkemize bir saldırı gelse biraraya kolayca gelebileceğimizi de biliyorduk, çünkü fikren ayrışsak da karşı durduklarımız da zeki, gerektiğinde tek vücut olmayı bilecek insanlardı. Ve iyimser ben, bu ekonomist yönetimindeki ekonomi, ülkeyi ilk seçimde yine kıpkırmızı yapar diyorum :)

      Sil
  3. Şule Aydın' ı severek izleyenlerdenim. Ülkedeki kabul edilemez iğrençliklere karşın 4 pırıl pırıl genç gazeteciyi izlemek biraz yüreğimi ferahlatıyor ama genelde gündemi pas geçmeye çalışıyorum artık ruh sağlığım için.
    Müzikleri tek tek tıkladım ve bir zaman tünelinden geçtim yine. Akşamın şu saati öyle iyi geldi ki, yayınına sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, fakat devletimiz bizi sansürlemiş yine, yasak gelmiş blogspot'a, neyseki eski blogcular olarak tecrübemiz var, vpn'ler sağolsun:)

      Buraneros

      Sil
    2. Sabah kalkınca ilk işim interneti açmak oldu, bilgisayardan bloglara da, başka her yere de rahatça girdim, sorun yok ama cep telefonunda girmeme izin vermiyor, aynı wifi oysa... çok ilginç ya

      Sil
    3. Ben vpn olmadan bloglara giremiyorum hâlâ

      Sil
  4. İlk yayınlandığı günden beri birkaç kez uğradığım, okuduğum, dinlediğim, ruhsal dinlenme anlamında göklerin maviliklerinde, yeryüzünün gizemli bahçelerinde gezindiğim muhteşem bir paylaşım. Yorum yazamayışım zamanın koşturmacasındandır Buraneros.
    Ancak söylemek-pardon, yazmak isterim ki; O zamanlar da her şey dört dörtlük değildi, o çağların gençliği ne zor günler yaşadı, yuvalar yıkıldı, kitaplar yakıldı...
    Her şeye rağmen; şiirlerin en güzelleri o dönemlerde yazıldı, şarkıların, müziklerin en kalitelileri o yıllarda dillere destan oldu, paylaşıldı. Hüzün tavan yapsa da kimi zaman; coşku, heyecan, birlik- beraberlik, kardeşlik, dostluk da yapmacıksız-abartısız doruklarda yaşandı.
    Ben bu sayfayı arada sırada ziyaret ederim mutlaka.
    Teşekkürler Buraneros.
    "En güzel paylaşım" konusunda karar vermekte acele etmişim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Makbule öğretmenim. Çok haklısınız o zamanlar her şey dört dörtlük değildi ama zamanın şöyle bir güzelliği vardı, toplum okuyordu, her yaştan insan hem de... Eğitimin kalitesi tavandı ve sadece okuldan değil hayatın akışından ve içeriğinden de besleniyorduk. Üstelik şimdiki olanakların çoğuna sahip değilken... O nedenle bir kıyas yaptığımda şu günün tadını bile en iyi biz çıkarıyoruz diyebilirim rahatlıkla. Bir kere cesuruz, geçmiş bizi yüreklendirmekle kalmadı şahane de eğitti; hem mücadele ve direnme anlamında hem de hayatın farkına varma ve tadını çıkarma anlamında. Ne demişti büyük şair, "En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız." Paylaşacak daha çok şeyimiz var... O nedenle hayatla sağlam bir bağ kurmamızı sağlayan çocukluk ve gençlik yıllarına ve o dönemin eğitmenlerine minnet duyarım ben...

      Sil
  5. Aklımı kafatasımda tutmam çok zorlaştı sayın Buraneros. Her felaketin ardından acaba yeni felaketle gündemi nasıl değiştirecekler diye de bekler oldum. Artık ne yapılırsa yapılsın şaşırmıyorum da.
    Eskiden vicdan vardı. Dürüst insan daha fazlaydı. Yok muydu kötülük, vardı tabii, ama bu kadar çok gözü dönmüş kötülüğü duymazdık.
    Eskiyi anımsatan derlediğiniz müzik parçaları, benim de sürekli dinlediğim favori listemdedirler. Hiç olmazsa müzikle aklımızı yerinde tutuyoruz yoksa tüyüp kaçacak.
    Aklınız dert görmesin. Çok teşekkür ediyorum değerli paylaşımınıza.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında sanıldıkları kadar çok değiller ama hep altını çizdiğim üzere 12 Eylül dayatması seçim sisteminden, kendi yaptıkları eklemelerle birlikte gayet güzel yararlanıyorlar. Şimdiki çözümleri de, değişiklik yapıp, %40 ile cumhurbaşkanı seçtirmek, çünkü seçilemeyeceğinin farkındalar. Oysa sokaklar başka bir şey söylüyor, onlar da dinliyorlar ne denildiğini ve o nedenle seçim kazanabilmek için akla gelmedik yollara başvuruyorlar. Bayram arifesi, tören provalarını izledim; katılımcıların, izleyicilerin, törendeki öğrencilerin en küçüğünden en büyüğüne kadar güzergah boyunca attıkları slogan Musatafa Kemal'in askerleriyiz' di. Aynı şey bayram günü de , gecesi de devam etti. Sonuçta ekonominin geldiği bir yer var ve her kesimi etkiliyor bu.

      Ben de çok teşekkür ederim, aklımız yerinde en azından bloggerler olarak. Ülke de kurtulacak birilerinden, az kaldı:)

      Sil