24 Ağustos 2012 Cuma

Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi

İlk kitabının başarısıyla aklıma yazdığım, sonra bu kitabı çıktığında almayı çok istediğim... "Okumak konusunda" kurak olduğum bir evreye denk geldiği için elimin bir türlü kitapçı raflarına uzanmadığı süreçte dahi hep aklımda olan Ayfer Tunç'un Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi adlı kitabı oldukça ilginç.

Kitap geniş bir yelpazedeki, sayısal olarak epey çok, renkli, şaşırtıcı karakterlerinin yanı sıra, bu karakterlerin ilişkileri üzerine başarılı detaylar veren, mizahı  lezzetli  bir aksiyona sahip.

İlk andan itibaren özellikle kullandığı kıvrak dil ve hayatı iyi bildiği her kelimesinden anlaşılacağı üzere insanımızı tanıma yeteneği, süreçler üzerine bilgisi ve güçlü kalemi ile şahsen beni epey etkiledi yazar.

Kalınlığına baktığımda okuma konusunda ısınma turları atan bana bir acaba çektirmişti aslında kitap. Ama akıp gitti.

Günlük hayatımızın farklı alanlarındaki, farklı mesleklere sahip insanlar üzerinden kurulmuş bir roman bu. Bunca karakteri ve eşyayı bu kadar yan hikayeyle ve üstelik kafa karıştırmadan ve üstelik bu kadar akıcı dille, ve bilgi ile destekleyerek yazmak, sonra tüm bu eşyaları ve kişileri birbirleriyle ilişkilendirebilmek, uzun ve kalabalık bir romanda mizahı  diri tutmak, nüansları böylesine fark ettirmek gerçekten büyük başarı.

Güzel bir yaz akşamında ağustos böceklerinin sesi eşliğinde ve ayışığında okumanın pek de lezzetli olduğu kitabın "bira çağıran bir kitap"  olduğunu da söylemek mümkün.

Tüm bu övgülere rağmen  iyi ve iz bırakacak, ya da bugüne kadar okuduğun romanlar içinde kendine sıralama açısından iyi bir yer edinebilecek bir kitap mı bu diye sorulursa; benim algımdaki "roman" çerçevesinden baktığımda değil der, hatta bunun hemen öncesinde okuduğum ve üzerine yazdığım bir önceki romanın derinliğinin yanından bile geçemez diye eklerim.

Ancak, hızla akıp giden, güldüren, yormayan, merak ettiren, tasvirleri mükemmel, yazlık sinemalarda izlenen, ya da evin sıcak köşesinde iyi bir anlatıcı tarafından nakledilen başarılı Türk Filmlerinin tadını duyumsatan, rahatlıkla çekirdek çitletilip gazoz içilebilecek, iki ciddi kitap arasında tadım öncesi su işlevini görecek, bunda da epey başarılı olacak bir kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta tavsiye ederim.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Bulvar Sadece Bir AVM Değildir; Bir Zihniyettir!

Şehirleşmeyi ve büyümeyi inşaat yapmak sananlara, bir kenti geçmişten geleceğe taşıyanların eski ve hikayeleri olan binalar olduğunu bilmeyenlere, eski binaları yok edip yerine tümüyle sokaklardan kopmuş görkemli ve ruhsuz betonlar dikmeyi maharet sananlara, Belediye Başkanlığının birikmiş anılar, beslenmiş bir kültür, estetik bir kaygı, partisindeki hakim zihniyete karşı dik bir duruş ve değerlere sahip çıkmak gibi bir vizyon gerektirdiğini bilmeyenlere verdiği cevap için.











Samsun uzunca bir dönem kenti yöneten (farklı partilerden) iki belediye başkanı sayesinde çehresi değişen, iki değerli insan Muzaffer Önder(CHP) ve Yusuf Ziya Yılmaz'ın(AKP) üstün nitelikleri dolayısıyla ülkenin en parlak kentlerinden biri olmayı başaran, aynı zamanda ekonomisini de büyüten bir şehir oldu.

Eski Sigara Fabrikası olan bu binalar; tüm dayatmalara, peşkeş çekme gayretlerine rağmen renk dahil herşeyiyle eskisi gibi restore edilmek koşuluyla bir firmaya 39 yıllığına kiralanan, ünlü pek çok markanın yeraldığı, mülkiyeti kente ait örneklerden sadece bir tanesidir.

Fotoğraflar Nikon L23 ile çekilmiştir.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Kapı (Magda Szabo) Üzerine Mektup Notları

Yine yazarını tanımadan, kapağına bakarak ama yazarın adından da etkilenerek seçtiğim kitaplardan birine başladım.

Elbette kitabın adı da önemli bir etkendi onu seçmemde...

Ve bir kitap daha beni yanıltmadı.

Ve sanırım Erno Nemeçek'ten sonra adını aklımda ve hatta gönlümde taşıyacağım bir kahramanım daha olacak.

Şu kitabı elimden bir bırakabilsem neler yazacağım da, ama ne yazık ki bırakamıyorum.

Yani bir kitap bu kadar mı insan kokar ve bir insan bir kitabı bu kadar mı güzel çevirir.(Çeviren:Hilmi Ortaç)

Artık çevirmenlerin önemi fark ettirilmiş biri olarak bu konuda çok hassasım.

Öyle bir keyifle okuyorum ki kitabı, öyle bir okuma aşkı yarattı ki bende...

Çocukluktaki ilk kitaplarımın, Mercan Adası, Define Adası gibi bilumum ada ve başta Pal Sokağı Çocukları olmak üzere bir sürü insan, arkadaşlık, dostluk, emek ve yürek anlatan kitapların akıcı ve son derece lezzetli tadını alıyorum.

Büyük ihtimalle bu kitabın bırakacağı okuma tadı sayesinde Ulysses'i okumak artık lay lay lom benim için.

Şimdilik, kahramanını özel bir karakter olması dolayısıyla -adını- aklıma kazıdığım ve anlatım dilini çok sevdiğim kitabımı alıp odama çıkıyorum.

Kitabı her sayfada biraz daha çok seviyorum.

Şu yakın tarihte hayatıma girmiş ikinci şey bu kitap, ve şu yakın tarihte hayatıma girecek hiç bir şeyin birinci olma şansı yok, ne yazık ki.

O yüzden bu ikinciliğe o gözle bakılsın lütfen.


İLETİŞİM İÇİN

laparagas@gmail.com

KATKIDA BULUNANLAR

Blogdaki yazıların tüm hakları La Paragas yazarlarına aittir.
Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP