Captaiin için;)
Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin;
savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa,
ve silahlarımız elden ele geçecekse
ve başkaları mitralyöz sesleriyle,
ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaksa;
ölüm hoş geldi, safa geldi!...
Filmi izlerken sürekli kendi algımdaki Che üzerine de düşünmüştüm!.. Bütün bir militan serüveni anlamlı kılan adamdı Che... İdeolojinin ağır, o tıfıllıktaki bir çocuk için zor litaratürünü kolaylaştıran adamdı... Hayata katmerlenmiş bir duruşun, ruha dokunmayı öğrenmiş bir kalbin, hayatı koklamayı bilen bir bedenin mihengiydi...
Eğer ideolojinin katı, ortodoks ve klişe tavrına başkaldırabildiyse anarşist aklım; bunun önderi Che'nin romantizmidir, ateşi sönmek bilmez latin ruhudur.
Kuramsal gerçekliklerin coğrafyalar aradığının, her coğrafyanın kendi özgün pratiği olması gerektiğinin öğretmenidir Che. Neden Che hâl var, neden Fidel bir başka adam, neden ötekiler yokun cevabıdır da... Neden Deniz hâlâ varken bir televizyon dizisinde, ve yeniden, ve onu hiç görmemiş nesiller bağrına basarken gözyaşı olup, ötekiler yok?!..
Che romantiktir, Che doğruyu söylemekten çekinmez bir dosttur, Che bizim Ernesto'dur. Che durmaz! Süreklidir. Hala her mücadelenin sloganında bin selam gönderilendir o... Savaş anıları dünyanın en güzel kitaplarından biridir; devrimi kitapların sert, totaliter, soğuk havasından çıkarıp romantizmin, hümanizmin harmanında büyütür...
Filmi bir kez daha oğlumla onun olduğu yaşta izlerken, dağlarındaydım(!) hayatımın; ve o günden bakarak dedim ki: Keşke her devrimin bir Che'si olsaydı, çünkü Che (şimdiki zamanın pazarlama mantığından bakarsak!) halkla ilişkiler ''ikonudur'' aynı zamanda... Eğer Ernesto'ların sayısı çok olsaydı ya da iktidar arzuları onların yolunun engelleri olmasaydı, bugün dünya bir başka olurdu. Gülen, birbirlerinin şarkılarını söyleyip coşan insanların dünyası...
Film benim Ernesto' mu anlatmaya yeterli miydi?
Her ne kadar tıpkı tişörtlertdeki Che gibi, sırtını onun adına dayamış ticari kaygıları ön planda bir özgürlük ve serüven pazarlaması olsa da; en azından tişört üzerinde bir resim olmaktan çıkarıp merakları tetikleyip öğrenmek için bir şeyler karıştırmanın yolunu açabilir... açar. Ve gelecek olan Benicio Del Toro'lu filme iyi bir giriş olabilir; az bilenler ya da hiç bilmeyenler için...
Filmi tekrar izlerken farkettim ki bir kez daha: Romantizm ve hümanizm olmadan, özlem(in) bile tadı yok... Güzel günlerdi... Her ne kadar benim Ernesto'mu anlatmakta biraz geri de dursa film. Güzel...izlenesi yani.
Mavi sakal
1 saat önce